Bölüm 25 - Son Dilek

75 11 36
                                    

Birkaç haftadır bölüm yayımlamıyordum. Hakkınızı helal edin, lütfen! Depremden sonra hayatımızın akışı değişti. Nasıl eski düzene devam edebilirdik ki? Rabbim ölenlere rahmet etsin, yaralılara şifa versin ve sağ kalanlara sabır ihsan etsin.

ww

Fulya “Tebrik ederim, birine kaba davranmakta üstüne yok!” diye payladı Narin'i.

“Yanlış bir şey mi söyledim? Sadece bilmiyordum, öğrenmek için sordum.”

“Sormanın da bir adabı var. Bu kadar iğneleyici olmak zorunda değildin.”
Narin geri adım atmayacaktı. Belki istemeden kırıcı davranmıştı ve bunun için üzgündü. Yine de ortada kabullenemediği bazı gerçekler vardı. “Biz yediğimiz yemekten utanıyor muyuz? Hayır! Ama o utanıyor. Demek ki yaptığının yanlış olduğunun farkında.”

Fulya güldü. “Bak şuna ya, nasıl da üste çıkıyor!” Ayaklarını altına aldı ve dirseğini koltuğun kenarına dayayarak kolundan destek aldı. “Birincisi Aram, Yertinç'e geldiğinden beri hiç insan öldürmediğini söyledi.”

Narin'in yüz ifadesi sertken birden yumuşamaya başladı. “Öyle mi? Nasıl oluyormuş bu?”

“Ölülerle besleniyor, canım.”

Banu Hatun’un da onun ölülerle beslendiğini söylediğini hatırladı. Bu bilgiyi unuttuğuna inanamıyordu. Artık daha çok meraklanmış, midesi de bir o kadar bulanmıştı. Ne var ki, saatlerdir tek lokma yemediği için kusma isteği olmadı. “Sağlıklı mı böyle yapmak?”

Fulya, onu şaşırtarak şuh bir kahkaha attı. Narin ondaki değişime her gün biraz daha şaşırıyordu.

“Ubırlardan bahsediyoruz. Rejenerasyonları hızlı olan soydan... Sağlıkları öyle kolay bozulmaz. Hem Aram yeni ölmüş, mezara dahi konmamış sahipsiz cesetleri alıyor. Kalkıp mezardan çürümüşleri çıkartmıyor.”

“Bilemiyorum.” Ne kadar düşünürse düşünsün böyle bir şeyin iyi tarafını göremiyordu. “Bana hâlâ çok yanlış geliyor.”

“İnsanlar bunu teklif etmiş olsalar bile mi?”

Narin neredeyse küçük dilini yutacaktı. Muhakkak yanlış duymuştu. Bir insan, kendi bedenini yiyecek olarak sunamazdı. Böyle bir şey mümkün olamazdı. “Ne demek istiyorsun?”

“Biraz düşün. Son yıllarda enflasyonun ne denli hızlı arttığını biliyorsun. Neredeyse her ay yiyecek ve içeceklere zam geliyor. İnsanlar bir yumurtaya bile bakarken gözlerinin önünden onu almak için harcadıkları para geçiyor. Herkes benim gibi zengin bir ailede doğmadı ya da kimsenin senin gibi yurt dışı bağlantıları yok. Sen paranı döviz olarak kazandığın için bir şekilde idare ediyorsun ama dışarısı aç, açıkta kalan insanlarla dolu. Kimi açlıktan ölüyor kimi hastalıktan. Terk edilmiş yaşlı bir kadın, kendisini gizlice görmeye gelen torununa hediye alabilmek için bedenini satıyor. Hasta adam hiç değilse karnı tok bir şekilde ölmek için Aram'la anlaşıyor. Sokakta yatan binlerce kişi var. Soğuktan, açlıktan, hastalıktan ölüyorlar. Öldükten sonra toprağa gömülmeyi ya da yenmeyi umursamayan insanlar bunlar. Hiç değilse yaşarken son dileklerini gerçekleştirmek istiyorlar. Onlara bu imkânı tanıyan tek kişi de Aram.”
Sessiz gözyaşları, Narin'in pamuk gibi yumuşak olan yanaklarını ıslattı. Yoksulları görmüştü. Yoksulluğun tanımını çok iyi bilirdi. Hatta insanların bir parça ekmek uğruna kendisinin tahayyül edemeyeceği şeyler yapacağını da düşünürdü. Ama bu kadarı, aklının ucundan bile geçmezdi. Yenmek! Kendini başka birine yemek olarak sunmak ne de akıl almaz bir olaydı!

Fulya, onun koltuğunun kenarına oturdu ve Narin'e sıkıca sarıldı. “İyi misin? Dahasını duyabilecek misin?”

Gözleri açıldı. “Dahası da mı var?”
“Korkma, demin söylediklerim kadar kötü değil!”

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin