Bölüm 21 - Zelzele, Kuş ve Karabasan

78 11 69
                                    

Okurken güzel anlar geçirmeniz dileğiyle^-^/

ww

Bitmek üzere olan şubat ayının soğuğu, beraberinde durgun bir havayı getirmişti. Rüzgâr yoktu. Bulutlar yağış yağdırmasa da berrak gökyüzünü insanların ellerinden almıştı. Donmuş ağaçlar kımıldamıyor, tuzlanmış yollar buz tutmuyordu. Ortamda tuhaf bir sükûnet kol geziyordu. Bir ubır ile bir insan yan yana yürürken gizlice onları izleyen Cahit, sükûnetin sebep olduğu rahatsızlığı yarıp yanlarına yaklaşamıyordu. Onun adımlarını işiten Aram ise herhangi bir şey yapmamakta karar kıldı. Yalnızca birlikte yürüdüğü kadınla geçirdiği her anın tadını çıkarmayı arzuluyor, onun duru kokusunun dâhilinde kalmaktan başka bir şey dilemiyordu. İçinden tekrar seni seviyorum, demeye çalıştı ancak yüreğini titreten gücü kendinde bulamadı. Bunun yerine çok zayıf olduğunu itiraf etti.
Dakikalardır bir ubırla yan yana yürümekten neden çekinmediğini düşünen Narin ise düşüncelerini silkeledi. Cevapsız bir soruyla ömür tüketemezdi. Kendine, bir cevap bulamayan aklına kızdı. Yersiz durgunluğa son vermek adına harekete geçti.

“Az önce dönüşümden bahsetmiştin. Ne demek istedin?”

Nihayet konuşabileceği için memnun olan Aram ilkin etrafta kimsenin olmadığından emin oldu. Bir otobüs, yanlarından geçti. Cahit onları duyabilecek mesafede değildi. Hoş, ondan çekindiği de yoktu! Özellikle avcılara dair bir iz aradı. Keskin gözleri çevreyi taradı, kulaklarıyla doğadaki sesleri dinledi. Artık konuşmaya hazırdı.

“Ubırlar, insan soyundan farklı olarak kendilerine has bir güce sahiptir. İnsanken ölürler ve mezarlarında ubıra dönüştükleri zaman bir hayvan şeklini alırlar. Bu dönüşüm, Yar-Sub’un efsunlu varlığı yüzünden kanımıza yansır. Kanımız, yeterli miktara ulaştığında mezarımızda çürüyen gücü tekrar açığa çıkarır.”

“O zaman sen bir kuş olmalısın.” Narin merak içindeydi. Onun ne tür bir kuş olduğunu tahmin etmek istedi. Aram ne olduğunu söylemek üzereyken onu susturdu. “Dur, ben tahmin edeyim! Ama önce kendinle ilgili bir ipucu vermelisin.”

“İşitme duyum diğer ubırlara göre daha iyidir.”

“Güvercin mi? Çok iyi işittiklerini duymuştum.”

Aram gıpta ederek tebessüm etti. “Keşke güvercinler kadar barışçıl olabilsem!” Bu oyun, hoşuna gitmişti. Ne kadar zaman olmuştu böyle eğlenmeyeli? O olaydan beri miydi? Evet, tam da öyleydi! “Bir ipucu daha vermemi ister misin?”

“Çok iyi olur.”

“Görüşüm de pekâlâ iyidir.”

“Baykuş? Tıpkı senin gibi hassas kulakları var ve gece kuşudur. İyi görürler.”

“Baykuşlar, asimetrik yerleştirilmiş kulaklarına rağmen çok iyi işitirler. Aylar önce olsa, keşke ben de onlar gibi olumsuz bir özelliğimi mükemmelleştirebilseydim derdim.”

“Şimdi demiyor musun?”

“İnsan ve ubır hayatımı düşünürsek, ilk kez bu denli yoğun hislerim oldu. Keşkelerle uğraşmıyorum.”

Aram'ın çehresindeki mutmain ifade, ona tanık olan herkesi kıskandıracak derecede gerçekçi ve kesindi. Kim olsa, böylesinin güçlü hissin kaynağı olmak isterdi. Tıpkı bunu kendine dahi itiraf edemeyen Narin gibi! “Peki, değişen şey ne?”

Ubırın aynı hissî ifadesi sürüyordu. “Onu buldum.” dedi kalbindekini dile dökerek.

Kimi, diye soramadı Narin. Soracak kadar cesurca bir hamle yapamadı. Yarım kalmış bir kabullenişin ürünü olmamalıydı böyle bir soru. “Karga.” dedi kara kuşların, görünüşlerinin aksine sevdiklerine olan bağlılıklarını anımsayarak ve bir şiir uydurdu canıgönülden.

SAKLI SOYLAR ¤ Yar-Sub ÇatlıyorTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang