22🐧Bir Takım Kedi Mevzuları

1.4K 123 5
                                    

22| Bir Takım Kedi Mevzuları

Elimdeki büyük poşeti çöp konteynırına bırakıp evin kapısına yürüdüm koşar adım. Hava bu akşam çok soğuktu ve ben üzerime bir şey almadan çöp bırakmaya çıkmıştım. Binadan içeri girip hızlı hızlı üst kata çıktım. Güney'in kapısı merdivenlerin tam bitişindeydi, benimkisi ise onun kapısının tam karşısında.

Birkaç saniye ayakkabılığında gözümü gezdirdikten sonra evimin kapısına yöneldim.

Kapıyı açık unutmuştum. Kapattığımı sanıyordum.

Hızlıca içeri girip salona doğru seslendim. "Puding?" Etrafta kedimi göremeyince diğer odalara hatta her zaman kapısını kapalı tuttuğum tuvalete bile bakındım. Kedinin girmiş olabileceği bütün yerleri tek tek aradım. Sürekli adını seslenip, çağırdım. Ses yoktu.

Mama kabını sallayıp belki yemeğe gelir umuduyla bekledim, ama gelmedi.

Çıngıraklı oyuncaklarını salladım, kedi yoktu.

Dolu dolu olan gözlerimi umursamadan evden geri çıktım. Hızlıca üst katlara çıkıp apartmanı aramaya başladım. "Puding? Kızım neredesin?"

Giriş kata, hatta bodrum kata bile baktım. Kedim apartmanda da değildi.

Gözlerimden yaşlar akarken binadan dışarı çıktım. Mahalle çok büyüktü, üstelik çok fazla köpek vardı. Eğer Puding dışarıdaysa, bir saat bile barınamazdı. Doğduğundan beri evde büyüyen hayvan bu soğuk havada dışarıda nasıl kalabilirdi?

"Puding..." Ellerimi saçlarımın arasından geçirip kaldırımdan aşağı bir adım atmıştım ki kapüşonumdan geriye çekilmemle kalakaldım.

Şok içinde arkama döndüğümde endişeli görünen Güney'le karşılaşmayı beklemiyordum. "Lodos? İyi misin sen? Neden ağlıyorsun?"

Sanırım tanıdığım birini görmemden dolayı daha fazla kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Ellerimin altında duran sweatini sıkıp "Puding yok." dedim.

Birkaç saniye idrak etmeye çalıştı. Ardından bir kolunu belime dolayıp bedenimi kendi bedenine yasladı. Diğer eliyle yüzümdeki yaşları siliyordu. "Şişştt, tamam güzelim ağlama buluruz."

Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. "A-ama çok fazla köpek var." Şu an kekeliyor olmam bile umurumda değildi, bir an önce kedimi görmek istiyordum. "Köpekler ona bir şey yapar Güney."

Çaresiz çıkan sesimle beraber kaşlarının çatıldığını gördüm. Bakışlarının yumuşaklığının aksine yüzü oldukça kızgın bir ifadeye sahipti. "Hiçbir şey olmayacak. Beraber arayıp bulacağız tamam mı?"

Burnumu çekip başımı salladım. "Tamam."

Yavaşça saçımı okşayıp "Ne zaman evden kaçtı biliyor musun?" dedi.

Biraz düşünüp "10 dakika falan olmuştur en fazla." dedim.

"Güzel..." dedi ve gülümsedi "...bak daha çok olmamış bile. İkiye ayrılıp arayalım, olur mu?"

"O-olur."

Saçlarımdaki elini yanağıma indirip iki eliyle yanaklarımı sıktı. "Şimdi kedini tarif et bana."

Ellerimi refleks olarak yanaklarımdaki ellerinin üstüne koyup "Tekir, 3 yaşında ama kilolu değil, bir de tüyleri sarı-kahve." dedim.

Gülümseyip "Sen bakkalın oraya doğru bak, bende aşağılara ineyim. Eğer bulamazsak bir 10 dakika sonra burada buluşalım." dedi.

Elimin altındaki elini sıkıp "Bulamazsak ne olacak?" dedim.

"Bana bırak."

Güney'e güvenip dediği gibi bakkalın olduğu tarafları aramaya başladım. Kapı önlerine, arabaların altlarına, çöp konteynırlarına bakarak yukarı mahallelere kadar gezdim.

Sokaklar bomboş olduğu için kimseye kediyi görüp görmediğini de soramadım.

Telefonumu evde bıraktığım için ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum ama daha fazla uzaklaşmadan geri evin oraya yürümeye başladım. Puding hiçbir yerde yoktu. Onu kaybetmek istemiyordum, o benim en yakın arkadaşımdı.

Binanın kapısının önünde oturan Güney'i görmemle adımlarımı hızlandırdım. Sırtı bana dönüktü.

"Güney?"

Sesimi duyup arkasına döndü kucağında sevdiği Puding'le beraber.

"Puding?" Küçük bebeğimi görmemle Güney'e doğru koştum kısa mesafeyi. Kedimi kucağıma alıp sımsıkı sarıldım. Uzun kuyruğunu bacaklarıma sürtmesi bile o kadar tatlıydı ki. Hafif hafif gözümden akan yaşları umursamadan burnumu çekip başını öptüm bebeğimin.

Tam Güney'le konuşmak için başımı kaldıracağım sırada, bedenimin yerden havalandığını hissettim. Refleksle ufak bir çığlık atıp beni kucağına alan Güney'in yüzüne baktım korku dolu ifademle. Şu yaşıma gelmiştim, ilk defa birinin kucağındaydım.

"Ne-na-ne yapıyorsun Güney?" dedim şok içinde.

Sinirli görünüyordu. Kaşlarıyla ayaklarımı işaret edip "Evden çıplak ayakla mı çıktın sen?" dedi.

Söyledikleriyle başımı ayağıma indirdiğimde fark ettim haklı olduğunu. Bu zamana kadar ayakkabı giymediğimi hissetmemiştim bile telaştan. "Evde Puding'i bulamayınca aceleyle çıkmıştım, fark etmemişim."

Dudaklarını ıslatıp binadan içeri girdi. "Ah Lodos ah."

Gecenin geri kalanı Güney'in benimle ve ayağımın altındaki hafif yaralarla bebekmişim gibi ilgilenmesiyle geçmişti. İlgi görmek düşünmediğim kadar güzel bir histi.

Özellikle Güney tarafından ilgi görmek, tarif edemeyeceğim kadar güzeldi.

.

dünyanın en hızlı ve anlamsız bölümü niye yazdın derseniz hiçbir fikrim yok birinin lodosu kucağına alması lazımdı gahasg

Destroya | bxbWhere stories live. Discover now