26🐧Bir Takım Yemek Mevzuları

1.3K 97 16
                                    

normale göre uzun bi bölümle geldim yorum istiyorumm

26| Bir Takım Yemek Mevzuları

"Ee Lodos, sen ne işle uğraşıyorsun?" dedi Aslan kolasından bir yudum almadan önce.

Yutkunup "Sosyal medyayla ilgileniyorum, tabi meslek diyemeyiz buna." dedim "Daha çok hobi gibi. İşsizim yani."

Olcay höpürdeterek yediği makarnasından başını kaldırıp irileşmiş gözleriyle bana baktı. "E sen nasıl para kazanıyorsun?"

Aslan'ın olağan bir şeymiş gibi Olcay'ın ağzının etrafına bulaşan makarna sosunu temizlemesini izleyip "Birikmişim var, şimdilik onunla idare ediyorum." dedim. Yalan sayılmazdı rahmetli dedemden kalma büyük bir miras vardı. Ona hiç dokunmayıp bankada bekletiyor olsam da, onların bunu bilmesi gerekmiyordu.

Makarnayı bitiremeyeceğimi anlayınca başımı tabaktan kaldırıp kola dolu bardağıma uzandığım sırada yanımda oturan Güney'in bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kolamı içerken başımı ona çevirip gözlerimi gözlerine diktim. İçten bir gülümseme sunup tabağına döndü. Tatlıydı.

Şu an niye bunların yaşandığını anlayamıyordum. Evimde öylece oturmuş telefonumdan ne yemek sipariş etsem diye bakınıyorken kapımın çalmasıyla kendimi burada bulmuştum. Güney'in evinde, Aslan ve Olcay'la beraber yemek yerken.

Benim için gerici, onlar içinse oldukça olağan görünen bir durumun içindeydik yani.

"Siz ne iş yapıyorsunuz?" dedim Olcay ve Aslan'a hitaben.

Olcay'ın anlık bir duraksamayla Güney'e bakmış olması gözümden kaçmazken Aslan gayet sakin bir şekilde "Grafikeriz biz." dedi. "Üniversiteden beri ayrılmadık yani."
( yn: meslekleriyle ilgili daha önce bi açıklama yaptım mı hatırlamıyorum ama kararım grafiker olmaları yönünde)

Başımı sallayarak onu onayladıktan sonra işleriyle ilgili birkaç soru sordum gerçekten ilgimi çeken bir meslek olduğu için. Aslan bütün sorularımı samimiyetle yanıtlarken onunla çok ciddi bir karakteri olmasından da dolayı iyi anlaşabileceğimizi hissetmiştim. Güney ve Olcay'a göre çok daha olgun dominant bir yapısı vardı.

Konu konuyu açarken yavaştan Olcay'ın ağzını arama girişimlerine başlamıştım. "Hobi olarak neler yapıyorsun?" dedim.

Olcay dudaklarını büzüp düşünürken Aslan'ın Güney'e kaçamak bakışlar attığını gördüm. Bu beni keyiflendirdi, demek ki doğru yoldaydım. "Yüzme ve spor sanırım..." dedi hemen ardından da ekledi "...a bir de müzik var."

"Hmm, müzik diyorsun. Ne tarz dinliyorsun?"

Olcay henüz cevap veremeden Güney ayaklanıp "Sofrayı toplayayım, koltuğa geçeriz." dedi sırıtarak. Sanırım durup dururken de sırıtma gibi bir huyu vardı.

Ben ona yardım etmek için, diğerleri de koltuğa yerleşmek için ayaklanırken Güney'in hala dudaklarını ıslatıp güldüğünü görüyordum. Aldırış etmeden ve küçük yavşaklıklarına göz devirmemeye çalışarak sofrayı toplamasında yardım ettim. "Ellerimi yıkamaya gidiyorum." deyip onaylamasıyla yerini öğrendiğim tuvalete doğru ilerledim.

Tuvalette işim bittikten sonra geçen sefer de gördüğüm kapalı kapıyla bakıştım. Alt dudağımı ısırarak kapının koluna elimi attım. Ve evet yine kilitliydi. Koridoru kontrol edip kulağımı kapıya dayadım. Bir süre hiç ses gelmese de, küçük bir tıkırtı duymuştum. İçeride gerçekten biri vardı amına koyayım. Ve her kimse bu odanın içinde kilitli duruyordu.

Ya da sadece bana öyle geliyordu.

Kuruntu yapıyor olabilirdim.

Başımı iki yana sallayıp içeriye doğru adımladım. Güney odasında birini saklayacak kadar psikopat biri değildi.

Salondan içeri girdiğimde sadece koltukta uzanan Güney'i görmeyi beklemiyordum. "Olcay ve Aslan nerede?"

"Gittiler." dedi uzandığı yerden doğrulurken.

"Neden ki?" dedim ona doğru adımlayıp.

Saçlarını karıştırıp "Bilmem." dedi. Az önceye göre soğuk davranıyordu. Gözü sehpanın üzerindeki sigara paketine kaydı. "Sigara?"

Gözlerimi kırpıştırıp "Olur." dedim.

Beraber balkona geçip birer dal yaktığımızda fark ettim Güney'in bugün durgun olduğunu. Arkadaşlarının yanında belli etmemeye çalışsa da gerçekten keyifsiz gibiydi. Kalçamı balkonun mermerine yaslayıp ona baktım. Bakışları bile yorgun duruyordu sanki. "İyi misin Güney?"

Sessizliği bozmamla irkilip bana baktı. Dudakları kıvrılırken "Çok iyiyim canim, ya sen?" dedi.

Yavşamasına göz devirip "Gerçekten iyi olup olmadığını soruyorum." dedim.

Ciddi olduğumu anlamış olmalı ki sigarasından derin bir nefes çekip gökyüzüne baktı. "İyiyim aslında."

"Değil gibisin. Seni böyle görmek alışılmadık." diye mırıldandım. Hoşlandığım adamı böyle görmek istememiştim.

"Sebebini gerçekten bilmiyorum, durgunum sadece. Ama geçici olduğuna eminim." dedi tüm ciddiyetiyle. "Gerçi tamamen yok etmenin bir yolu var gibi."

"Ne yoluymuş?" dedim bitmek üzere olan sigaramı söndürüp.

Yüzünde hiçbir mimik oynatmadan bana yaklaşıp ellerini iki yanımdan mermere yerleştirdi. Hafifçe eğilip yüzlerimizi yakınlaştırdı. Fısıldar gibi bir ses tonuyla "Belki ilaç gibi bir öpücük beni kendime getirebilir." dedi.

Kıpırdayan ince dudaklarından gözlerimi ayırıp yutkunmaya çalıştım. "Bu hallerine geri döndüğüne göre gayet de kendine gelmişsin demektir."

Burnunun ucunu hafifçe yanağıma dokundurup "Emin olamayız." dedi.

Ve ben kendimden beklemeyeceğim o şeyi söyledim gözlerine bakarak. "Sadece bir öpücük mü?"

Önce şaşırmış yüz ifadesini belli etse de -hoşlanıyordum ne yapabilirim- beklemeden başını salladı. "Hmhm, bir öpücük."

Göz kapaklarımı kapatıp dudaklarımı tıpkı ilk seferki gibi onun dudaklarının kenarına bastırdım. Çok sürmeden bir tık geri çekildim ama hala dudaklarımın ucu hafifçe temas ediyordu ona. Yüzünü yakınlaştırmadan dudaklarını neredeyse hissedemeyeceğim kadar hafiflikte değdirdi dudaklarıma.

İkimizin dudakları da birbirine değerken kalp atışlarımız dışarıdan duyuluyordu.

Ömrüm boyunca hiç olmadığım kadar heyecanlı hissetmem normal miydi?

.

sırasıyla olcay güney ve aslan

sırasıyla olcay güney ve aslan

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

halis misiniz

Destroya | bxbWhere stories live. Discover now