Bölüm 1

1.4K 211 1K
                                    


Zaman yanlış akıyor, bölgelerse birbirine karışıyordu. Tek bildiği buydu. Meryem, zakkum ağacının altında oturmuş uzaktaki sınırı izliyordu. Birden kardeşini görünce korktu. Ayağa kalkarken söylendi.

"Nasıl bir mucize seni buraya getirmeyi başardı?" Zeynep elindeki beyaz karanfilleri ablasına uzattı.

"Küçük bir hediye." Meryem uzun aradan sonra gülümsedi.

"Seni hem mabedinden çıkardım hem de kıymetlilerinden birini aldım. Bilsem daha önce uzaklaşırdım." derken saksıdaki karanfilleri aldı.

Tabi ki saksıdaydılar. Kim bir bitkiye zarar verme günahıyla uğraşırdı ki. Saksıyı bedeniyle sol kolu arasına kilitleyip kardeşinin elini tuttu. Derslerine hızlı hızlı yürürken daha fazla konuşmak istemedi. Sadece eğitimini bitirip topluma faydalı olmalıydı. Sınırın ötesindekiler onu ilgilendirmezdi. Beyaz bölgede güvendeydiler. Burada babasına söz verdiği gibi kardeşini koruyacak ve hiçbir soruna sebep olmayacaktı. Böyle olmasını çok isterdi. Ama yerleşkeye yaklaşıp insanları gördükçe başaramamaktan daha çok korktu. Onlardan farklıydı. Kötülükten uzak düzenlerini kurmayı başaran bu halk çok güzeldi. Büyünün hedeflediği gibi iyi kalan güzel de kalırdı.

Zeynep konuşmaya başlayınca irkildi. "Hangi sınıfta olursak olalım her yıl aynı dersi almamızdan gerçekten sıkıldım. Öğretmenimizin konuşurken nefes aldığı yerleri bile ezberledim." duraksadı. "Bugün çok ürkeksin." Meryem derin bir nefes aldı.

"Sense çok konuşkan. Önceki nesil geçmişin unutulmasını istemiyor. Büyünün amacının da öyle. Kötülüğe bulaşırsan senin ve ailenin başına neler gelebileceğini unutturmuyorlar. Güzel ve huzurlu bir yaşamın aslında nasıl da kolay olduğunu..." Okulla aralarında yaklaşık 50 adımlık mesafe vardı. İnsanlar okulun etrafında kümelenmiş sohbet ediyordu. Kimilerinin sıkkın yüzlerinden Zeynep'le aynı düşüncede olduğu kolayca anlaşılabilirdi. Eski bina diğer yeni eklentileri arasında heybetiyle sırıtıyordu. Ama herkesin gelebileceği ortak derslerin verildiği yer burasıydı. Durup kardeşine döndü.

"Zeynep biliyorsun ki ileride bu dersleri verenlerden biri olacağım. Bu yüzden bir daha böyle konuşmamaya dikkat et. Kanımızın getirdiği sorumluluklara uymalıyız. Sen iyi bir şifacı olacaksın bense mahkeme görevlisi. Tamam mı?"

"Evet, abla biliyorum ve böylece asla sınır dışı edilemiycez."

Başını kaldırıp kardeşinin gözlerinin içine baktı. Bu kadar kalabalık bir ortamdayken yapabileceği başka bir şey yoktu. Kardeşini çekiştirip bugüne kadar görmüş oldukları en büyük bina olan okullarına yürüdü. Yanlarından geçen atlı arabalarsa en yüksek bina olan mahkemeye gitti. Bugün Meryem'in en sevmediği gündü. Mahkeme günü. Sınıflarına girip en öndeki yerlerine oturdular. Her yaştan insanın bir arada olduğu adeta masal anlatılan ders başlamak üzereydi.
.
.
.
"... Anne, kanla büyüyü mühürledi. Böylece kötülük yapanları hemen tanıyabilecektik. Yalan söylersen dilin yanar, birini öldürdüğünde çürürsün, hırsızlık yaparsan ellerini kaybedersin. Her ne yaparsan yap bedeninde yansımasını görürsün. Yaptıklarının nesiller boyu yansıması olacaktır. İyiler hep güzel kalacak, sağlıklarını koruyacak ve güzelleşmeye devam edecektir. Birinin sesinden, görünüşünden hatta kokusundan bile ondan size zarar gelip gelmeyeceğini anlayabilirsiniz."

Nefes alıp sınıfa göz gezdirdi. Söylediklerinin etkisini her zaman kontrol ederdi. Göz ucuyla dersle ilgisi olmayan elindeki çiçeğe ilgisini vermiş Zeynep'e baktı. Meryem yaşlı öğretmeninin kardeşine olan bakışlarından her zaman nefret etti. Ama o kadar çok göz önündeydiler ki hiçbir zaman bir şey yapamadı. Tek çaresi güçlenmekti.

"Elbette büyü ilk yapıldığında her şey çok karışıktı. Ama Yüce Atalarımız sınırları oluşturdular ve düzeni kurdular. Beyaz'da hepiniz güvendesiniz sevgili dostlarım. Burada kötülük yoktur. Ama olur da kötülüğe yakalanırsanız griye düşersiniz. Beyaz'dan düşmeyi kötü buluyorsanız bir de griden düşmeye bakmalısınız. Zira siyahta sizi canavarlar bekliyor olacak. Bölgeler arası tampon yerlerde iseniz umudunuzu kaybetmeyin bu hala yükselmek için şansınız olduğu anlamına gelir. Ancak yüzyıllardır aşağıdan yukarıya haberci güvercinlerinden başka geçebilen olmamıştır. Sizler..."

BEYAZWhere stories live. Discover now