Bölüm 3

1K 176 766
                                    

GÖZETİM ALTINDA 1. GÜN

Öğleyi biraz geçe Meryem gözlerini açtı. Hemen yanında bütün gece teselli edip sarılarak uyuttuğu kardeşi vardı. Bir an için gerçekliği idrak etmekte zorlandı. Her şeyin kötü bir rüya olmasını dilese de çok geçti. Yataktan kardeşini uyandırmamaya çalışarak yavaşça kalktı. Pencereye doğru yürüyüp perdeyi araladı. Tahmin ettiği gibi hiçbir askeri öge yoktu. İzgü her şeyi kusursuzca halletmeyi başarmıştı. Gizli bir şekilde gözetim altındaydılar.  Giysi dolabının yanındaki küçük koltuğa oturup kardeşini izlemeye başladı. En son böyle bir durumu annelerini kaybettiklerinde yaşamışlardı. Tabi ki büyükannesi ve babasının ölümü de çok kötüydü. Doğruyu söylemek gerekirse Meryem babasının ölümünden daha çok etkilenmişti. Aklına yaşadıkları şeyler değil de yaşayabilecekleri güzel anılar daha çok geliyordu. Zeynep ise annelerinin ölümünden sonra tam anlamıyla içine kapanmıştı. Güçleri doğrultusunda şifacı olmaya karar verip insanlara yardım edince yavaşta olsa konuşmaya insanlarla verimli iletişimler kurmaya başlamıştı. Kardeşini yeniden nasıl toplayacağını hiç bilmiyordu. Ölümlerinden bu yana ilk kez ailesinin yanlarında olmasını istedi. Farkında olmadan alaycı bir şekilde sırıttı. O insanlara ihtiyaç duyacak kadar çaresiz bir durumdaydı.

Ayaklarını koltuğa koyup kollarıyla bacaklarına sarılıp başını pencereyi görecek şekilde dizlerine yasladı. Hayat ona biraz da olsa iyi davransa her şey çok daha farklı olabilirdi. Düşüncelerini durdurmaya çalıştı. Yapması gereken geçmişe dair kötü olayların yok olmasını dilemek ya da bunun için kendisine acıyıp zaman kaybetmek değildi.

Başlarına gelebilecek ihtimalleri düşünüp en az hasar alacakları şekilde plan yapmalıydı. Geçmişe takılmak ona hiçbir şey kazandırmayacaktı sadece ilerisini düşünerek geleceğe karşı hazırlıklı olabilirdi. Aslında Meryem kendini ne kadar büyümüş zannetse de hala hayatın ne kadar öngörülemez olduğunu öğrenememişti.

Karnının gurultusu ile düşünceleri bölündü. Yiyecek bir şeyler hazırlamalıydı. En son ne zaman bir şey yediklerini hatırlamıyordu bile. Kardeşi kıpırdayınca bedenini hareket ettirmeden sadece gözleriyle kardeşine baktı ve bu düşüncesinden vazgeçti. Zeynep uyandığında yanında olması daha iyi olacaktı. Sonrasında da bir şeyler yiyebilirlerdi.

Dünden beri sürekli zihninin karanlık yerlerine gönderdiği soru gün yüzüne çıkmak üzereydi. Meryem düşünceleri tarafından adeta esir alınmıştı. Çolpan bunu neden yapmıştı? Başarılı bir öğretmen ve bir zamanlar anlatıcılardan biriydi. Kızlara karşı hiçbir zaman olumlu bir tutumu olmamasına rağmen böyle bir olay yaşanmasına sebebiyet verecek kadar nefretini gösteren herhangi bir davranışı yoktu.

Beyaz’da böyle olaylar olmazdı. Eğitimi için grilerde olan birçok olay ve dava hakkında bilgisi vardı. Oralarda bile direk birine saldırmak çokta görülen bir şey değildi. Büyünün kendi vücutlarında aynı etkiyi bırakacağını bilen insanlar bundan korkar ve yapamazlardı. Ancak insanın gözünün dönmüş olması gerekiyordu. En son derste gördüğü Çolpan ise her zamanki gibiydi. Çeyrek günden biraz daha fazla olan bir sürüde ne olmuş olabilirdi ki?

Zeynep bir kez daha kıpırdadığında Meryem düşünceleri arasında zaman algısını kaybetmişti. Anlaşılan uyanmak üzereydi. Yerinden kalkıp Zeynep’in uyandığında onu görebileceği şekilde yatağın yanında yere oturdu. Koltukta otururken yaptığı gibi ayaklarını yere koyup bacaklarını kendine doğru çekip bu sefer çenesini dizlerine yaslayıp kardeşini izledi.

Zeynep uyandığında önce gözlerini açmak istemedi. Hayatının sonuna kadar bu şekilde kalabilirdi. Ablasının onu beklediğini bilerek gözlerini açtı. Tam düşündüğü gibi ablası karşısında onu bekliyordu. Göz göze geldiklerinde hemen gözlerini kaçırdı. Ablasının gözlerinin içine bakacak cesareti de yüzü de yoktu. O birini öldürmüştü. Nasıl olduğunun bir önemi yoktu. Omuzunda hissettiği elle gözlerini sımsıkı kapattı. Gelmekte olan yatıştırıcı sesi duymak istemiyordu.

BEYAZOn viuen les histories. Descobreix ara