Bölüm 11

754 83 403
                                    


Haru'nun adımları adeta tüy gibiydi. Sanki nefes alıp verirken bile ses çıkarmıyordu. Meryem onun bu kadar sessiz olabilmesine şaşırmanın yanı sıra yolu ezberlemeye çalışıyordu.

Meydandan ara sokaklara girdiklerinde Meryem yolların daha ne kadar darlaşabileceğini düşündü. Akşam karanlığı üstlerini tül gibi örtmüştü. Sokaklarda ve yanlarından geçtikleri evlerde yaşam belirtileri vardı. Ancak Meryem huzursuzdu. Evlerden ve sokaklardan huzursuzluk akıyordu. Duvarlara işlemiş olan mutsuzluk üzerine doğru geliyordu. Önce sağ 200 adım sonra sol penceresi kırık olan evin yanından yine sol... Neden ara sokaklarda bu kadar kayboluyorlardı? Meydandan limandan en önemlisi tampon bölgeye gönderilen tutukluların olduğu üç binadan çok uzaklaşmışlardı. Sessizliği bozmak istemedi, Haru sessiz olmasını istemişti. Ama bu bilinmezliğe daha ne kadar yürüyebilirdi?

Durdu. Durduktan iki adım sonra da Haru durdu. Başını çevirerek Meryem' baktı. Sabırsızdı. Kendini tehlikeye atıyordu. Sadece dudaklarını hareket ettirerek "Az kaldı." dedi. Yeniden yürümeye başladılar.

Sokaklardaki yaşam belirtileri bitmişti. Haru taş evlerden birinin önünde durdu. Giydiği ceketin iç bölmesinden bir anahtar çıkardı. İçeri girdiğinde Meryem'in onu takip etmediğini fark etti. Döndüğünde artık sinirliydi. "Hadi." dercesine baktı. Meryem anlık duraksamasının ardından Haru'nun peşi sıra eve girdi. Gözlerinin karanlığa alışmasını beklerken kapı çoktan kilitlenmişti. Haru'nun hiç vakit kaybeden şömineye yöneldiğini fark etti. Şöminenin yan duvarını ittirip gizli bir kapı açtığından artık şaşırmıyordu. Girmelerinin ardından Haru kapıyı kapatıp meşaleleri yaktı. Birini Meryem'e uzatırken konuştu.

" Artık konuşabiliriz. Büyük suçluların tutulduğu binaya giden birçok gizli geçit var. Benim bulabildiğim bu. Ne yazık ki buraya kadar yürüdüğümüz yolu yeniden yürümeliyiz. Gece yarısı vardiya değişimine yetişeceğiz."
Meryem'in aksine soluk soluğa kalmamıştı.

Geçitler ara sokaklardan daha genişti. Üç insan yan yana rahatça yürüyebilirdi. Havasızlığı tahammül edilebilir seviyedeydi. Geçtikleri yollardan korkmadığını fark etti. Korktuğu yolculuk sonundaydı. Asker korktuğu cevapları verirse ne yapacaktı?
Düşüncelerinin onu ele geçirmesine izin vermedi. Yolu ezberlemeye devam etti. Kafası karışmak üzereydi. Uzun yolculuklarının sonunda çıkıntı yapmış bir duvarın önünde durdular.
"Bu duvarı ittiğimde bir koridor göreceğiz. Dümdüz ilerle ve sakın konuşma. Ne görürsen ya da duyarsan duy tepki verme. Seninle konuşmak isteyen olursa o yokmuş gibi davran. Askere tahmin edebileceğinden çok daha yakınız. Geçmemiz gereken tek bir güvenlik var. Diğerlerini satın almayı başardık. Ama yine de çok rahat davranma."

Haru, Meryem'in daha önce görmediği bir gerginliğe sahipti. Alışık olduğu rahat ve alaycı havasında değildi. Yola çıktıklarından beri kaşları çatıktı. Meşalelerini bırakıp binaya geçiş yaptılar.

Meryem'in dikkatini ilk çeken şey kasvetin ve rutubetin hükmettiği koridorun İzgü ile gittikleri yeraltı ile benzerliği oldu. Duvarlar aynı taş dokuya sahipti, çok pürüzsüzdü. Aralarında harç yoktu, iç içe geçmiş gibilerdi. Haru'nun kapattığı gizli kapı ise duvarla bütünleşmişti. İlk şaşkınlığı atmasının hemen ardından Haru'yu takip etmeye devam etti.

Duyduğu çığlıkla yerinden sıçradı. Anlıktı devamı olmadı. Haru onu beklemeyip devam ediyordu. Acele etti. Merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Mahzen yer yer meşalelerle aydınlatılmıştı. Merdivenin sonuna ulaşmaları ile Haru'nun bileğini tutup kenara çekmesi ve diğer eliyle ağzını kapatması aynı anda oldu. Eldivenin dokusu yüzünü acıttı. İki asker saklandıkları duvarın karşıt tarafından yürüyordu. Ayak sesleri uzaklaşmasına rağmen Haru onu bırakmadı. Ne zaman ki askerlerin gittiği yönden kesintisiz çığlıklar gelmeye başladı o zaman devam ettiler. Askerin nöbet değişimini bekleyecekleri yere geldiler. Koridorun karanlık köşesinde nefes almaktan korkar şekilde beklediler. Çığlıklar hiç kesilmedi. Bir gölge oturduğu masadan kalktı. Gölgenin uzaklaşması karşı duvarlarına an an yansıdı. Gölge tamamen kaybolunca Haru bu sefer beklemeden Meryem'in bileğinden tutup zindanlara koştu.

BEYAZWhere stories live. Discover now