Bölüm 5

878 129 385
                                    

TAMPON BÖLGE 1. GÜN
Tampon bölgedeki birçok gözetim binasından sınıra yakın olana yerleştirildiler. Gri bölgedeki biri için bu tampon bölge ulaşabileceği en üst yer iken Beyaz’dan gelen biri için güzel bir rüyanın sonuydu. Zeynep odaya geçer geçmez uyudu. Meryem ise uyuyan kardeşini izlerken ne ara uykuya teslim olduğunu anlayamadı. Gözlerini ilk açan Zeynep oldu. Biraz odanın içinde amaçsızca dolaştı. 2 hafta boyunca kalacağı bu oda onu şimdiden boğmaya başlamıştı. Pencereden dışarı baktığında sınırı görebiliyordu. Duvarlar bir deniz gibi sonsuza kadar uzanıyormuş hissi veriyordu. Etrafındaki binalar Beyaz’dakinin aksine daha yüksektiler.

Tampon bölgenin de içinde küçük bir yerleşke vardı ve buradaki halk artık duvarlarının içine sığamıyordu. Binaların yanından geçen üç küçük yol bir ana yola bağlanıyordu. Yol dün onlara odalarına kadar eşlik eden kadının anlattığına göre ana meydana çıkıyor olmalıydı. Dün akşam ki kadın çok heyecanlıydı. Heyecanı Zeynep’in o anki ruh haline rağmen fark edebileceği düzeydeydi. Bölgeyle ilgili birçok bilgiyi anlattığı kişi ablasıydı ama daha çok faydalanan kişi Zeynep olmuştu. Ablası kadının anlattığı her şeyi zaten biliyor gibiydi. Kadın en son ablasının kendi isteğiyle geçiş yaptığı için odadan ayrılabileceğini Zeynep’in ise çıkamayacağını ve aslında bu binada kalabildiği için çok şanslı olduğunu belirtti. Kolundaki ağrı aynı zamanda kalbini de sızlatırken kadının hatırladığı sözleri yüzünden alayla dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Evet, gerçekten de çok şanslıydı.

"Bu yüz ifadesini hiç beğenmedim ama gülümseme gülümsemedir değil mi?" Meryem’in sesi hala uykuluydu.

Zeynep ablasına dönüp bu sefer gerçek bir gülümsemeyle ona baktı. "Günaydın."

"Günaydın, hayatımın anlamı. Bir şeyler yedin mi?"

"Hayır, senin uyanmanı bekledim."

"İstersen benimle birlikte ortak alana gelip ye. Oda dediler ama binadan çıkmaman yeterli olacaktır."

"Sınırları zorlamak istemiyorum. Ara ara odadan çıkman ve bazı insanlarla görüşmeler yapman gerektiğini biliyorum. Merak etme sen odada yokken iyi olacağım."

"Bu geçişi aynı zamanda görevlerimle birleştirmek zorundaydım. Beyaz’dan tampona geçişi başka bir şekilde ayarlayamazdım." Duraksadı. Cevabından korktuğu soruyu daha fazla erteleyemeyeceğini biliyordu. "Kolun nasıl?"

"Aynı."

"Gel, göreyim."

Zeynep ablasının yanına gidip kolunu sıyırdı. Morluk renk değiştirmiş yeşil ve sarı arası bir renge doğru evriliyordu.
"Görüntüsü korkutucu değil. Önemli olan şey acısı."

Artık kolu dokunulmadan da acımasına rağmen Zeynep hayatında ilk kez yalan söyledi. "Acısı da aynı." Korkmasına rağmen en azından birkaç gün daha ablasıyla normal bir şekilde günlerini geçirmek istiyordu. Doğru onların günlerini diken üstünde geçirmelerinden başka bir şey vermeyecekti. Hiçbir şeyi değiştiremezlerdi.

"Güzel, hala her şeyi yoluna koyabiliriz. İki haftanın sonunda da aynı olursa eski düzenimiz için önümüzde hiçbir sorun kalmaz." Meryem konuşurken sesi umutluydu. Bir yandan kardeşine sarılmak için yataktan kalkarken aynı zamanda saçlarını eliyle düzeltiyordu. Zeynep’e tıpkı çocukluklarında yaptığı gibi elinden geldiği kadar sımsıkı sarıldı.

"Abla, boğuluyorum."

"Evet, sevgime gömülüyorsun."
İkisi gülüşürken kapı çaldı. Dün akşamki kadın bir istekleri olup olmadığını sordu. Meryem kardeşiyle birlikte odasında kahvaltı yapacağını söyledi. Gözetim altındakilerin ihtiyaçları belirli saatlerde karşılanırken Meryem’in odadaki varlığı istisna yaratıyordu.

BEYAZWhere stories live. Discover now