20. Bölüm

63.7K 3.5K 489
                                    

KUZEY'DEN

Gözlerimi açtığımda bir süre nerede olduğumu anlayamadım. Etrafta çok ışık vardı ve gözlerimi kısmak zorunda kaldım. Kafamı soluma çevirdiğimde babamı gördüm. Hastanede olduğumu anladım. Aynı anda, görüntüler de zihnime akın etmişti.

Gökçen, o vurulmuştu...

Hemen kendimi yataktan kaldırdım. Her yerim ağrıyordu. Kolum, göğüsüm ve başım sargıdaydı.

Ben ayaklandığım an babamın sesini duydum.

"Çok şükür oğlum iyi misin? Kalkma, yatman gerek. Nereye?" Diye üst üste sorularını sıralamaya başladı.

"Baba Gökçen nasıl?"

"Yat oğlum kalkma, sen de iyi değilsin."

"Baba bana cevap ver! Gökçen yaşıyor mu?"

Vereceği cevaptan korkarak babama bakmaya başladım. Allah'ım ne olur ona bir şey olmamış olsun.

"Merak etme oğlum hayatta ancak hayati tehlikesi sürüyor. Ameliyatta şu an."

"Oraya gideceğim, görmem lazım." Diyerek hızlıca odadan çıktım. Babam biliyordu ki beni asla kimse durduramazdı. Topallaya topallaya koridorda ilerledim. Asansöre yönelip, ameliayathane katına bastım ve asansörün çıkmasını bekledim. Babamda arkamdan geliyordu ancak asansörün kapılarının kapanmasıyla görüş açımdan çıktı.

Asansör 4. Kata geldiğinde, hızlıca koridora çıktım ve ileride olan kalabalığa doğru ilerledim.

Kalabalığa yaklaştığımda kimseyi umursamadan, kimseye bakmadan ameliyathanenin kapısını açmaya çalıştım. Kapıya üst üste yumruklar attım. Biri gelip beni durdurmaya çalıştı, kim bilmiyordum ama umursamadan kapıya defalarca yumruk attım. O sırada annemin sesini duydum.

"Annecim yapma içeriye giremezsin. Gökçen ameliyatta böyle yapamazsın. Sen de yaralısın yatıp dinlenmen lazım haydi odana çıkalım lütfen."

"Anne durumu nasıl? Onu görmem lâzım. "

"Oğlum bak.."

"ANNE DURUMU NE?" Diye yüksek sesle bağırınca, bir kadın ağlaması işittim. Sanırım Gökçen'in annesiydi.

"Oğlum bilmiyorum. İnşallah ameliyat iyi geçerse ve önümüzdeki zor süreci de atlatırsa, yaşama tutunma ihtimali de artar. Ancak bir şey söylemek için çok erken. Çok kan kaybetmiş."

Annemin sözleriyle, sırtımı duvara yaslayıp, gözlerimi sıkıca yumdum.

"Oğlum odana çı.."

"Anne lütfen lütfen, ben iyiyim tamam mı burada kalacağım."

Bir süre daha boş boş yere bakmaya devam ettim. Sonra kafamı kaldırıp etrafta bekleyen insanlara baktım. Gökçen'in annesi perişan durumdaydı. Ayakta zor duruyordu. Albay Hüseyin de buradaydı ve annesine destek oluyordu.

Gökçen'in timi; her biri farklı köşelerde kötü bir hâlde bekliyorlardı.

Abdullah amcalar ve Kemal dedeler ise tüm aile buradaydılar. Abdullah amcanın, Poyraz'ın ve Kemal dedenin gözleri kızarmıştı. Göktuğ ise ağlıyordu. Sare hanımda onu teselli etmeye çalışıyordu.

Duvara yaslanmış, üst bedenim çıplak, bedenimin çoğu yeri sargılı, yere çökmüş, dizlerimi bükmüş ve kollarımı dizlerime dayamış şekilde oturuyordum. Ahh çoban kızı, bu beni ikinci kurtarışındı.

Yanımda bir hareketlilik hissettim. Kafamı çevirmedim bile. Poyraz'ın sesini duydum.

"Kardeşimle nereden tanışıyorsunuz bilmiyorum ama onun için güçlü durmalıyız dostum. Tanıdığım kadarıyla o çok güçlü bir kadın. Az önce albay açıklarken duydum. Meşhur Deli komutan Gökçen'miş. Sercan Açık denilen teröristi de o öldürmüş. Artık çok daha dikkatliolmalıyız. Nasıl oldu bilmiyorum ama Gökçen'in kimliği itler arasında öğrenilmiş"

 TOPRAK (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now