35. Bölüm

45.7K 3K 245
                                    

Havaalanında her şeyden kopmuş bir hâlde Kuzey'le sarılıyorduk. Tekrar göz göze geldiğimizde öyle içten gülümsedi ki ona tekrar sarılmak istedim ve sarıldım. Arkamızda Vildan teyzenin "Oğlum" diyen sesiyle mecburen birbirimizden ayrılmıştık ama Kuzey eliyle belimi tutup beni bırakmamıştı. Vildan teyze ve Erdal bey, koşar adımlarla gelip Kuzey'e birlikte sarıldılar. Onların gelmesiyle birkaç adım geri giderek mutlulukla onlara bakmıştım.

Kafamı çevirip, ileride tek başına bekleyen Aysu'yu gördüm. Öğrendiğim kadarıyla temize çıktıktan sonra yüklü bir tazminat alarak görevine geri başlayacaktı ve tayinini istemişti. Ailesinin yaşadığı yere tayinini vermişlerdi. Buraya da eşyalarını almak ve sanırım benimle de yüzleşmek için gelmişti. Tim arkadaşlarım da benimle aynı yöne yani Aysu'ya bakıyorlardı. Aysu'nun gözlerinde kırgın ve yorgun bakışlar vardı.

Kuzey ve ailesi hasret giderirken, hızlı bir şekilde yürüyüp Aysu'nun tam karşısında durdum. Esmer teni ve siyaha yakın kahve gözleri dolu doluydu. Kendimi ona karşı çok mahçup hissediyordum.

"Yaşadığın her şey için çok üzgünüm" dedim ve duraksadım. "Çok büyük bir ihanete uğradık. Biliyorum bu bir bahane değil ama sana ve bize karşı çok büyük oynamışlardı, her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayarak. Bana karşı ne dersen kabulüm, yaşadıkların için çok özür dilerim" dedim büyük bir içtenlik ve hüzünle. Cümlelerimden sonra Aysu'nun gözleri daha da doldu ve bakışlarını kaçırmadan konuşmaya başladı.

"Bir yıl 4 ay, 18 gündür, çok sevdiğim ve canımı feda edeceğim vatanıma ihanetten yargılandım ben Gökçen komutan. Bunun ne demek olduğunu kimse anlayamaz. Benden özür dileme, sen görevini yaptın. Sana hem çok kızgınım hem de hak veriyorum. O belgeleri sen değil de ben ele geçirseydim, ben de komutanıma teslim ederdim tabii ki. Senin bir suçun yok" dedi ve bakışlarını kaçırdı.

"Hakkını helal et Aysu" Dedim.

"Sana aslında teşekkür etmeliyim değil mi?" Dedi elleriyle saçlarını karıştırarak ve hafif tebessümle devam etti. "Hain olmadığımı yine ortaya çıkartan, dolaylı olarak senmişsin. Hakkım helal olsun Gökçen. Sadece içimde atamadığım kırgınlık ve kızgınlık var. Ama bu sana karşı değil, sanırım kadere karşı. Seni kurban seçip tüm sinirimi sana yansıtmayacağım. Sonuçta sen de doğru bildiğin şeyi yaptın öyle değil mi?" Diyen Aysu'yla derin bir nefes verdim ve bir anda ona sarıldım. Bu yaptığıma ben de, o da şaşırmıştık. Arkamda timimin varlığını hissediyordum. Aysu'dan ayrılıp bakışlarımı arkama çevirdim. Ece, Anıl ve Selman arkamdaydı. Göz ucuyla Kuzey'e baktığımda, onun da timiyle konuştuğunu ama bakışlarının arada bana kaydığını fark ettim.

"Çok geçmiş olsun Aysu, olanlar için çok üzgünüz" diye mırıldandı Selman.

"Görkem'in yaptıklarını öğrendim. Sizi az çok tanıdığım kadarıyla aile gibiydiniz. Ben de sizin adınıza üzgünüm, keşke böyle olmasaydı ama bazı şeyler için isyan edemeyiz değil mi?" Dedi Aysu.

Bunun üzerine bir sessizlik oluşmuştu.

"Kalacak yerin var mı? Benim evim müsait, tek yaşıyorum" diyen Ece ile Aysu anında reddetti.

"Kalmayacağım teşekkür ederim. Buradaki evraklarımı ve kalan eşyalarımı alıp akşama tekrar uçağa bineceğim." Diye cevap verdi Aysu.

"Tamam arabam burada nereye istersen bırakalım seni" dedi eliyle çenesini kaşıyarak Anıl.

Aysu sıkıntılı bir nefes verdi. Kabul etmek istemiyordu.

"Aysu biliyorum bunları söylemek için çok geç belki ama burada, bu şehirde her zaman senin bir mesajınla bile koşacak insanlar var artık. Senin için bir şeyler yapmamıza izin ver" dedim samimi bir ses tonuyla.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now