55. Bölüm

32.8K 1.9K 624
                                    

Kına Günü

Çok Çok heyecanlıydım.

Bu akşam Kına, yarın saat 16.00'da nikahımız ardından düğünümüz vardı.

Olaylardan sonra ertelenmek zorunda kalınan nikah günümüz, albayın araya girmesiyle yaklaşık 1 ay sonraya yani 21 Haziran tarihine ertelenmişti. İmam nikahımızı da dün kıydırmıştık.

En uzun gün...

Ben aslında en başta sade bir nikah yeterli diye düşünüyordum. Kuzey'in babası Erdal baba, son sözü söyleyip 'Gül gibi kız alıyoruz elbette düğün dernek olacak' dediğinde, Kuzey bana bakıp fikrimi merak etmişti. Gülümseyerek kafamı salladığımda, Kuzey'de gülümsememiş 'sen ne istersen o orman kokulum' diye kulağıma fısıldamıştı. Annemin de pek hevesli olmasından düğün işine daha sıcak bakmıştım. Tabii Vildan anne ve annem el ele vererek her şeyin altından kalkmışlardı. Annem ve Gül, sürekli bana renk ve model gösterdiklerinde bazı anlar delirip onlara 'yeter' diye bağırdığım olmuştu tabii. Bu arada artık Poyraz abimlerde kalmaya başlamıştık ve benim kız evinden çıkışım da burada olacaktı.

Abdullah babam, döndüğünden beri çok durgundu. Bu düğün alışverişlerinde Şükran hanım da sık sık bize gelmiş ve annemlere yardım etmişti. Abdullah babamla her karşılaştıklarında ortamın ısısını gerginlikleriyle epey düşürmüşlerdi. Şükran hanım, babam konusunda sonuna kadar haklıydı. Kadın yaşadığı o olayda, Yavuz iti tarafından tecavüze uğramış ama hâlâ bunu bilmiyordu çünkü olay sırasında baygındı. Üstüne bebeğini babasız büyütmek zorunda kalmıştı, ona inanmamıştı ama gerçekler 35 sene sonra gün yüzüne çıkmış Abdullah babam da altında ezilmişti. Kısaca her şey Sare'nin başının altından çıkmış, babam ise Sare'ye inanıp hamile sevgilisini yarı yolda bırakmıştı.

"Annem, kaynananlar kına yerine geçmiş ben yedek kıyafetlerini arabaya koydum. Hazır mıs..?" Diyerek odama dalan anneme baktım. Tuba, Ece, Aslı, Gül ve Büşra ile birlikte odadaydık. Büşra izin alıp İzmir'den gelmişti.

Kuaföre gitmek istememiştim bu yüzden kızlar hazırlanmada yardım etmek için odamdaydılar. Bu akşam kına için kafe tarzı bir mekanı kapatmıştık. Erkekler ise mekanın karşısındaki başka bir mekanda olacaklardı. Bindallıyı kına yakılırken giyecektim. Şu an üzerimde yeşil tonlarında, saten ve derin yırtmaçlı başka bir elbise vardı.

"İnanamıyorum güneşim çok güzel olmuşsun" diye bana şaşkınlıkla bakan anneme gülümseyerek baktım. Annem ağlamaya başlamıştı tabii sulu göz. Yanıma hızlıca gelip bana sarıldı.

"Ağlama bak makyajın akacak anne" diyerek sırtını sıvazladım ve ondan ayrılıp yüzüne bakararak göz yaşlarını sildim.

"Kızım mutluluktan valla. Bu günleri de görecek miydim ben?"

"Daha torun seveceksin Özgü sultan ağlama bak" diyen Ece'yle, annem hem gülüp hem ağlamaya başladı.

"Aa hadi ama kına yakılırken ağlarsınız, çıkalım artık geç kalacağız" diyerek ayağa kalkan Büşra ile kızlar da kapıya yöneldi. Hepsi çok güzel olmuştu.

"Valla bu gece oturmak yok. Bütün gece oynayacağız" diyen Gül, annemin koluna girerek birlikte arkamızdan gelmeye başladı. Tuba, siyah uzun çok şık bir elbise tercih etmişti. Büşra, lacivert mini bir elbise, Gül ise pembe süper mini bir elbiseyle fıstık gibi olmuştu.

Evden çıkıp Tuba'nın arabasına geçtik. Tuba şoför koltuğuna, annem yan koltuğuna, Gül ve ben arka tarafa geçtik. Büşra ve Ece ise nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Alparslan'ın arabasını almışlardı ve onunla peşimizden geliyorlardı. Vildan annelerle direkt mekanda buluşacaktık.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu