17.Bölüm: Hayatın Önemi

22 9 2
                                    

Bir hafta sonra...

Bir hafta boyunca, hayatımın en sakin günlerini geçirmiştim. Teyzemin ölümünden sonra fazlasıyla yorulmuştum ve bu bir hafta bana gerçekten iyi gelmişti.

Rüya, hastaneden çıkmış, ne kadar benim evime gelmesi için ısrar etsem de o kendi evine gideceğini söylemişti.

Rüya, kendi evindeyken Eva da onun yanında kalıyordu. Bende her gün onu görmeye gidiyordum ve bazı geceler onda kalıyordum.

Salih, bir hafta izin almıştı ve o da Rüya için birçok şey yapmıştı. Her gün onu görmeye gidiyordu. Rüya'ya olan hisleri tek taraflı değildi. Rüya'nın da ondan hoşlandığına emindim.

Emre de amcam ile olan son tartışmasından sonra ben ne kadar onun hala korumam olmasını istesem de o artık burada çalışmak istemediğini söylemişti. Artık bu evde gerçekten tektim.

Deniz, fizik tedaviye devam ediyordu, az da olsa bir gelişme vardı fakat bu gelişme Deniz'in yürümeye başlaması için çok az bir gelişmeydi.

Ekin, arada onun evine gidip orada kalmıştım. Beni kafam dağılsın diye sinemaya götürmüştü ve gerçekten de ise yaramıştı. Bu bir hafta hem çok yorucu hem de çok dinlendirici geçmişti. Son üç gün hep onunlaydım ve gerçekten de dinlenmiştim.

O beni yormuyordu, dinlendiriyordu.

Ve hala ona söylemesem de, geceleri uykumu mahveden saçma kabuslar azalmıştı. Onun sayesinde mi bilmiyorum ama kabussuz bir uyku çekmek gerçekten de güzelmiş.

Yıllardır her uykum kabus dolu olduğundan dolayı, rahat bir uyku uzak olduğum bir kavramdı.

Bugün, siyah bir İspanyol paça pantolon ve aynı renkte bir tişört üstüne de siyah bir hırka giymiştim.

Katilin herkesten gizlediği bir yeri bulmuştu Salih.

Bugün oraya saldırı düzenleyecektik..

Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra, siyah spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım ve odamdan çıktım.

Aşağı indiğimde Rüya dışında bütün ekip dışarda beni bekliyordu.

Ekibe doğru ilerledim ve onların yanına geldiğimde Ekin'in yanına geçtim. Ekin elini belime koyup şakaklarıma bir öpücük bıraktı.

"Rüya nasıl?" diye sordum Eva'ya. "İlk günlere göre daha iyi. O da gelmek istedi ama yarası hala iyileşmedi. Zor da olsa ikna ettik." Başımı salladım.

"Gidelim mi?" diye sordu Salih. "Gidelim," dedi Emre ve Salih, Emre ve Eva bir arabaya geçti. Ben ve Ekin de bir başka arabaya.

Kendi arabalarımıza binmemiştik.

"Sende ayrılma zaten şunun dibinden," dedi Emre. Ona dil çıkarıp arabaya bindim. Ekin başını iki tarafa sallayıp yolcu koltuğuna oturdu.

Yola çıktığımızda, yaklaşık on dakika hiç konuşmadık. Bu kadar sessiz olmam Ekin'i rahatsız etmiş olacak ki nefesini sıkıntı ile verdi.

Konuşmayı başlatan Ekin oldu. "Neden böylesin?" diye sordu. "Nasılım?" dedim ona hala bakmazken. "Böyle işte." Yola bakmayı iki saniye kesip bana dönmüştü.

Tekrar önüne döndüğünde, "Normalim." dedim ona yalan söyleyerek. "Yalancı," dediğinde gülümsedim.

Daha sonra devam etti. "Bir haftadır kendi haline dön diye bir sürü şey yaptım Azra. Ama sen hâlâ ruh gibisin." Evet, onunla gezmek iyi gelmişti ama vicdanım bir türlü beni rahat bırakmıyordu.

AVIM SENSİN Where stories live. Discover now