23.Bölüm: Ölüm Haberi

22 6 3
                                    

"Hayat, acılar ile doluydu."

Zaman çok hızlı geçiyordu. Günlerdir, yaralarımın iyileşmesini beklerken, zamanın nasıl hızlı geçtiğini görmemiştim. Ve bir hafta geçmişti. Yatağımdan kalkıp kendime güzel bir kıyafet seçmek için kıyafetlerimin bulunduğu dolaba doğru ilerledim.

Yaralarımı acıtmayacak bir elbise seçtim. Kırmızı ve diz kapaklarımın üstünde biten bir elbise giyip odamdan çantamı alıp çıktım.

Aşağı indiğimde Tuğkan'ın beni beklediğini gördüm. Yanına gittiğinde, "Ekin nerede ?" diye sordum.

"Sevgilinin acil bir toplantısı çıktı, bu yüzden erken çıktı. Sana söyleyecekti ama uyuyordun." dediğinde başımı salladım. "Onun şirketini hala görmedim." deyip yürümeye başladım. "Görmek de istemezsin. Herkes onu görünce korkudan nefes almayı unutuyor, ha bir de çok disiplinli bir şirket yönettiği için çok sıkıcı." dediğinde kıkırdadım.

"Bence güzel bir şirketi vardır."

"Güzellik bakımından, güzel kizlar olduğu doğru ama sıkıcı olması güzel kızları yoruyor." dediğinde burnumu kırıştırdım. "Güzel bir şirketi vardır derken, kızlardan bahsetmemiştim."

"Tabiki kızlardan bahsetmeyeceksin. Erkek olan benim." dedi ve bana baktı. "Lezbiyen değilsen tabi."

"Yok artık," deyip ilerlemeye devam ettim. "Homofobik misin?" dedi o da peşimden gelirken.

"Ne alakası var amına koyayım? Herkesin kendi kararı." dedim. Düşüncelerim bu şekildeydi.

"Zaten sevgilin var senin." deyip somurttu. "Ama ben sapım!" dediğinde güldüm. "Sevgili yapıp ne yapacaksın?"

"Ne mi yapacağım? Bir kere onu çok güzel severim, sonra üzülmesine asla izin vermem. Onu öperim, sarılırım. Eğleniriz birlikte. Oh mis. Harika! Neyse ki yakışıklıyım." deyip parmaklarını saçlarından geçirdi. "Yani bir kızı etkilemem beş dakikamı almaz."

"Diyorsun?" dedim ona kaşlarımı havaya kaldırıp bakarken. "Diyorum." dedi ama daha sonra kaşlarını çatıp bana baktı. "Yakışıklı olduğumun sende farkındasın bence."

"Hıhı," deyip geçiştirdim onu. "Ne, hıhı?"

Arabamın önüne geldiğimde ona döndüm. "Bence sen bir kızı değil de, bir kız seni daha çok etkiler." deyip arabama bindim. Onun da bir küfür savurup arabasına doğru ilerlediğini gördüm.

Ben arabamı çalıştırdıktan sonra Tuğkan da arkamdan geliyordu. Artık asistanım olduğu için birlikte gidiyorduk. Zaten Ekin beni tek bırakmazdı, kaçırılma olayından sonra.

Yaklaşık kırk beş dakika sonra şirketin önüne gelmiştik. Ekin'in evi gerçekten şirkete çok uzaktı. Arabadan inip gözlüğümü taktım. Hava güneşliydi.

Tuğkan da arabadan inerken yanıma geldi. Birlikte şirkete doğru ilerlemeye başladık. "Vay, iyiymiş." dedi Tuğkan etrafı incelerken.

"Biliyorum, çünkü teyzemin şirketi." dediğimde bana çevirdi başını. "Teyzen öldüğüne göre senin şirketin."

"Hiçbir zaman teyzem ölsün de mirası bana kalsın diye düşünmedim. Hatta, hiç teyzemin öleceğini düşünmemiştim." dedi ve güldüm. "Gerçekten hiç aklıma gelmemişti. Sanki ölümsüzdü teyzem. Ve bir gece aniden gitti hayatımdan. Herkese göre mirası bana kaldı." dedim ve derin bir nefes alıp devam ettim. "Evet, teyzem mirasının çoğunu bana bırakmış ama şu an benim sahip olduğum her şey teyzemin."

"İyi yeğen," dedi Tuğkan. Ben gülerken ona etrafı incelemeye devam etmişti. "Bir açıklama yayınlaman gerekiyor." Başımı salladım. "Biliyorum, benim bugün şirkete geldiğini öğrenirlerse, bir sürü magazinci şirketin önünde toplanır."

AVIM SENSİN Where stories live. Discover now