27.Bölüm: Yalan Aşk

19 3 1
                                    

"Ve bazen biz ne kadar istemesek de mutsuz son bizi bulur."

Bitmiyordu! Lanet olası dosyalar bir türlü bitmiyordu ve bu beni deli ediyordu. Sadece iki gün yoktum şirkette ve buna rağmen bir sürü dosya birikmişti.

Elimi hissetmiyordum ve hala imzalanacak bir sürü dosya vardı. Yeni ortaklık teklifleri gelmişti ama bu tekliflere bakacak zamanı bile bulamamıştım.

Aralarından sadece birine bakabilmiştim. Teklifi iyi bir şirketin patronu yapmıştı. Teyzemi daha önceden tanımış ve teyzemle ortaklık yapmak istemişti. Fakat teyzem bu ortaklığı kabul etmemiş.

Neden kabul etmemişti acaba?

Dün gece Ekin'den bir şekilde kaçmayı başarmıştım ama Ekin'in en kısa zamanda benden bunun hıncını çıkaracağına emindim.

Okuyup bu dosyayı da imzaladıktan sonra arkama yaslanıp kendime bir viski doldurdum. Kadehi dudaklarıma götürüp bir yudum aldım.

Başım fazlasıyla ağırmaya başlamıştı.

Allah bu şirketi kahretsin!

Sinirle ayağa kalkıp kapının önüne gittiğimde kapı çalınıp açıldı. Birkaç adım geri çekildim ve içeri giren kişiye baktım.

Giydiği siyah takım elbise ile odama girdiğinde Cem'e bakıyordum. "Selam Azra." dedi ve içeri girip kapıyı kapattı.

"Selam Cem." dedim.

"İki gün yoktun, merak ettim seni. Neredeydin?" diye sordu.

"Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı, diyebilirim. Bu yüzden Ekin ile şehirden biraz uzakta takıldık iki gün." diyerek kısa bir açıklama yaptım.

"Güzel, tabi yoruluyorsun sende koskoca bir şirket ile ilgilenmek zor olsa gerek." Başımı olumlu bir şekilde salladım. Beni bu şirket fazlasıyla yoruyordu ama ben Azra Sancakzade'yim bu yüzden o kadar kolay yıkılmam.

"E ben yokken neler oldu şirkette?" diye sordum ve ona koltuğu gösterek oturmasını istedim. Başını sallayıp koltuğa doğru yöneldiğinde bende onun karşısındaki koltuğa geçtim.

İkimizde karşı karşıya koltuklarda ki yerimizi aldığımızda Cem konuşmaya başladı.

"Amcan fazlasıyla gergindi dün, şirkete girer girmez emirler yağdırmaya başladı. Ondan sonra da ani bir toplantı yapmak istedi." dediğinde kaşlarımı çatmıştım.

"Toplantıya girdin mi?" diye sorduğumda başını salladı.

"Neydi toplantının içeriği?" diye sorduğumda anlatmak ve anlatmamak arasında kalmış gibi gözüküyordu.

"Konunun içeriğini senden duyduğumu kimse öğrenmeyecek." diyerek ona güven verdiğimde gülümseyerek anlatmaya başladı.

"Şirketin kötü bir yere gittiğini ve önümüzdeki dönemlerde bize gelen ortaklık tekliflerini senin bakmana izin vermeden geri göndermemizi biz görevlilerden istedi. Ona bunun olması için senin onayının olması gerektiğini söylememe rağmen beni dinlemedi ve üstüne üstlük imza gerekirse senin imzamı taklit etmem gerektiğini söyledim." Pekâlâ, bu adam yine neyin peşindeydi?

Cem'e bakmayı sürdürürken, düşünceli bir sesle, "Senin dışında başka itiraz eden oldu mu?" diye sordum.

"Benden başka kimsenin itiraz etmesine izin vermedi ve senin bu toplantıdan haberin olursa sana söyleyen kişiyi bulup onu işinden edeceğini söyledi ve birkaç tehdit daha savurup gitti." Amacın ne, Cihan?

"Sen merak etme, ben varken kimse bu şirketten ayrılmayacak." dediğimde başını salladı ve, "Ben bir şekilde devam ederim ama bu şirkete çok zorluklar ile gelen kişiler var Azra, ailesi bu şirketten aldığı paralar ile geçinen çalışanlar var. Umarım, amcanın bu sebebi belli olmayan öfkesi hiç alakası olmayan çalışanları yakmaz." dediğinde amcama olan sinirim daha fazla artıyordu.

AVIM SENSİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin