13|confessions in horton park

664 83 19
                                    

Gergin bir ruh haliyle birlikte banyodaki aynanın karşısına geçmişti. Kendisine fazla bakamadan ellerini kaldırdı ve saçlarını yukarıdan toplamaya koyuldu. Çok uzun zamandır saçlarını bu şekilde toplamamıştı. Annesi onu böyleyken çok beğendiği içindi belki de, bilmiyor.

Saçlarını toplayıp yüzünü tamamen meydana çıkardığında normalinden daha fazla çirkin hissetmekten kendini alıkoyamadı. Ama çirkin hissetmek, sanıyordu ki, terleten saçlarının yüzüne yapışmasından daha iyi olacaktı. Tokayı sıkıca takıp ellerini indirdiğinde çekinerek yüzüne baktı. Bu bakış çok kısa sürmüş olsa da çirkinliğini görmesini sağlayacak kadar yeterli olmuştu.

Yüzünü güzel bulduğunu söylememiş miydi? Belki bunu da beğenir, dedi Yumru'nun sessiz sesi. Çok derinlerden gelmiş ama Dove'u dehşete sokmayı başarmıştı. Şeytanın sesi olan iç sesi, nasıl olur da zalimlik akan cümleleri dışında bir şeyler söyler, nasıl Dove'u aşağılamaz ya da onunla alay etmezdi?

Zorlanarak aynadan gözlerinin içine baktı. Yumru, onun aynadan bakmasına nefret ederdi ve Dove bunu bildiği için ona meydan okumuştu. Hayır, Yumru konuşmuyordu. Yine.

Korkmuştu.

Aynadaki bakışlarını tekrar kaçırdığında elini kalbinin üzerine yerleştirdi. Oldukça sakin bir nabızla uyanmış olmasına rağmen şu an hissettiği korku çarpıntı yaşamasına neden oldu.

Neden korkuyorsun Dove? Seninle ölene dek beraber olacağız.

Onu tekrar hissettiğinde elini kalbinden indirdi ve musluğu açtı. Soğuk su ile yüzünü yıkarken sebepsiz bir berbat duyguda boğuldu. Her şey normalken bir anda kendi kendine bunu yapmasından nefret ediyordu.

Odasına geri dönüp altına gri eşofmanını ve üzerine tenini tam saran kalın, sıcak tutan siyah üstünü ve onun üzerine de yine sıcak tutacak spor hırkasını giydi. Ardından çoraplarını ayağına geçirdi ve spor ayakkabılarını giymeden önce fermuarlı cebine sadece kredi kartını, sigara paketini ve anahtarını alıp yerleştirdi. Yanına çanta almayacaktı.

Evden sözleştikleri saatte çıktığında Zayn onu aşağıda bekliyordu. Altına siyah, sporcuların giydiği türden bir eşofman giymişti. Üstünde ise siyah bir hırka vardı. Hırkanın kapüşonu ile saçlarının bir kısmını kapatmıştı. Elleri cebinde, öylece bekliyordu. Dove'un geldiğini görünce uykulu sayılabilecek ela gözleri yanına varana dek yüzünde dolanmıştı. Dove ise biraz utandığını hissetmişti.

"Günaydın." dedi sessizce.

"Günaydın... Saçların çok hoş olmuş. Daha sık böyle yapmalısın."

İstemsizce gülümsedi. Bunu samimi söylüyor muydu bilmiyor ama daha rahat hissetmesine neden olduğu için mutluydu.

"Teşekkür ederim" Yürümeye başladıklarında "Nereye gidiyoruz?" diye sordu. Nerede yürüyüş yapacaklarını konuşmamışlardı.

"Genelde Horton Parkı'nda takılırım. Oraya gideriz diye düşündüm."

"Olur."

Horton oldukça yakındı. Uzak bir yere gitmeyecekleri için memnun olan Dove, bir yandan da çok yürüyüş yapmamayı diliyordu. Tüm bunlar için zaten çok üşeniyordu ve katlanmasının tek sebebi Zayn'le vakit geçirmek istemesiydi.

Fazla konuşmadan -Zayn epey uykulu sayılırdı ve sanıyordu ki sebebi de buydu- kısa süre içerisinde Horton Parkı'na varmışlardı. Güzel bir yerdi. Sanki şehir bir anda kayboluyormuş hissi yaşatarak insanı doğanın içine bırakan harika bir parktı. Ve bu saatte kimse yoktu.

Dove bu parkı çocukluğundan beri bilse de neredeyse hiç gelmezdi. Fakat parka giriş yaptıkları anda bunun sebebini içinde sorguladı. Burası çok güzeldi ve hatta içinde küçük bir göl bile barındırıyordu. Çocukken o gölde yüzen ördeklerin anılarını bile hatırlıyordu. Orada hala ördekler var mıydı merak etmişti.

fading flower • zmحيث تعيش القصص. اكتشف الآن