Gözlerini açtığı ilk an, zihninin en bulanık olduğu andı. Ancak bilincini kazandıkça gözleri panikle açıldı ve komodinin üzerinde şarja takılı olan telefonunu hızlıca eline aldı. Alarmla uyanmadığı için alarmı duymadığını düşünmüştü ama saati gördüğünde henüz alarmın çalmasına yaklaşık kırk dakika olduğunu fark etmişti. Rahat bir nefesle beraber telefonunu geri bırakan Dove, az önce yatakta fazla sarsıntı yaptığını sandı ama neyse ki Zayn kıpırtısız bir şekilde uyumaya devam ediyordu. Bir kolu hala Dove'un üzerindeyken...
Onun uyuyan yüzünden bakışlarını ayıramadan iyice ona sokulduğunda dudaklarında minik bir tebessüm oluşmuştu. Mutlu hissediyor. İnsanın uyandığında yanında sevdiği bir kişiyi görmesi düşündüğünden çok hoştu. Güzel duygular yaşattırıyor, günün güzel geçmesine dair olan inancı yüreğinde yeşeriyordu. Uzun zamandır bu duyguyu hissetmemişti.
Dün akşam Logan'ın attığı yumruklar yüzünden açılan kaşındaki yara kabuğu en sert halini almıştı. Alttaki elmacık kemiğinde ise belli belirsiz bir morluk vardı ve bu çürüğü yeni görüyordu. Parmak uçlarını kaldırıp nazikçe elmacık kemiğindeki çürüğe dokundu. Yüzü kendisininkine oldukça yakındı, hatta adeta sıcak nefesinin düzenli çarpışlarını teninde hissediyordu. Dudaklarına baktı. Onları dün öptüğü anlar bir rüya gibi geliyordu kendisine. Her ânı çok güzeldi. Her ânını hatırlıyor ve hatırladıkça içindeki tekrar öpme isteğini baskılamakta zorlanıyordu.
Boynundaki belirgin damara dokunarak nabzını kontrol etti. Kalbi fazlasıyla düzenli çarparken atış sayılarını da sayarak dakikada atması gereken sayıyı buldu ve tamamıyla rahatladı. Ardından parmak uçlarını yavaşça sert sakallarının arasında gezdirdi bu defa. Ancak onun kıpırdaşan kirpiklerini fark edince elini hemen geri çekerek nefesini tuttu. Sanki kötü bir şey yaparken yakalanmış hissine kapılırken Zayn'in dudaklarındaki belli belirsiz gülümsemeyi görmüştü.
"Günaydın." diye mırıldanmıştı gözlerini açmadan.
"Uyandırmak istemedim." diye fısıldadı.
Bedenini saran kolun gerildiğini hissettiği anda ona doğru çekildi. Zayn ona daha sıkı sarılmış ve yakın olan yüzünü daha yakına getirerek alnını Dove'un yanağına yaslamıştı. Derin bir nefes verirken sessizliğini korudu. Onun tekrar uykuya daldığını düşünmüştü. Zayn ona böylesine sıkı sarılmışken yanından nasıl kalkabileceğini bilmiyor. Doğrusu, kalkmayı da hiç istemiyordu.
Birkaç dakika daha orada kalıp onun derin ve düzenli nefeslerini dinledi, sarılışının verdiği huzurun keyfini çıkardı. Ama artık yataktan çıkması gerekiyordu. Dövmelerle dolu kolunu nazikçe tutup üzerinden kaldırmaya dair bir hamle yapmıştı ki "İşe gitme." dediğini işitti.
"Keşke." Kolunun altından sıyrılarak doğrulduğunda bacaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Arkasındaki Zayn'in ise yatakta hareketlendiğini hissetmişti.
"Hasta olduğunu söyleyemez misin?"
"Olmaz, gitmem gerekiyor."
"Kahvaltı yapacak mısın?"
Telefonunu tekrar eline alan Dove, hiçbir mesajın gelmediği bildirim paneline bakarken "Kahvaltı yapmadan asla çıkmam." diye bir bilgi vermiş ve panelindeki indirim bildirimlerine kısa bir göz atmıştı.
Zayn tekrar hareketlenmiş ama onun bir anda arkasında oturup boynuna bir öpücük konduracağını düşünememişti. Bu hareketi bir anlığına irkilmesine neden olsa da sonrasında dudaklarında çekingen bir tebessüm doğdu ve omzunun üzerinden ona baktı. Bir elini yatağa bastırarak oradan destek alıyor ve bir yandan da uykulu gözleriyle Dove'u izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fading flower • zm
Fanfiction"Seni seveceğim. Seni sevdiğimde sen de kendini sevmeyi öğrenmiş olacaksın." 18623