6

7 0 0
                                    

-Ben çıkıyorum.

-Tamam Irmak komiserim, iyi akşamlar!

-İyi akşamlar!

Çantamı elime silahımı belime oğlumu da yanıma alıp merkezin uzun koridorunda yürümeye başladık. Kapıdaki görevlilere de selam verdikten sonra merkezden çıktık. Köşeyi döner dönmez biri önüme dikildi. Karşımdaki kişi Rüzgar'dı. Poyraz da ben de irkilmiştik bir anda. Elimle sıkı sıkı oğlumu tuttum ve konuşmaya başladım:

-Ne yapıyorsun sen? Bizi kalpten götürmek mi hedefin?

-Yakışıklı, seni korkuttuysam üzgünüm. Ama senin olmayan bir kalbin durabilir mi bilemiyorum?

-Ne bu ergen ergen laf sokmalar ya? Düzgünce konuş yanımda oğlum var.

-Görüyorum onu zaten.

Yüzüme değişik bir ifadeyle bakıyordu. 

-Babam seninle konuşmam için ısrar etti. Hala ne istiyorsun bizden Irmak? Babamı hangi yalanlarınla kandırdın? Onun sözünün üstüne söz söyletmem o yüzden geldim.  Yoksa senin yüzünü bile görmek istemem.

-Anne bu abi kim?

-Bir dakika Poyraz. Evet ben  söyledim babana çünkü her şeyin tek suçlusu benmişim gibi davranmanı istemiyorum. Bak sana her şeyi en başından anlatacağım. Eminim ki anlatınca beni anlayacaksın.  Ama burada değil. 

-Rüzgar senin oyuncağın istediğin gibi her yere götürsün kullanırsın değil mi?

Ben tam ağızımı açıp konuşmaya başlayacaktım ki Poyraz araya girdi.

-Aa senin adın da mı Rüzgar? Benim de bir adım Rüzgar. Annem babamın ismini koymuş bana. Sen babamı tanıyor musun?

Oğlumun sanırım hayatında beni ilk kurtarışı oldu.  Nasıl söyleyeceğimi düşünürken oğlum beni bu dertten kurtarmıştı. Rüzgar eminim ki böyle bir şeyin olacağını asla hayal etmezdi. Yüzüme anlamsız bakışlarla bakmaya başlamıştı. Bunun doğru olmadığını düşünen gözlerle Poyraz'a doğru diz çöktü ve:

-Sen kaç yaşındasın yakışıklı?

-Seneye yedi olacağım.

 Bizim onunla ayrı kaldığımız seneler aklına gelince oracıkta kaldırıma oturdu. Yüzüme doğru döndü ve:

-Doğru şeyi mi düşünüyorum yoksa ben kafayı mı oynattım Irmak?

-Doğru şeyi düşünüyorsun Rüzgar. Eğer o olmasıydı seninle ölmeye razı olurdum. Ama ona bunu yapamazdım. Annem gibi bir anne olmak istemiyorum. Eğer "zorunda" olmasaydım hiçbir tehdit beni yıkamazdı. Hiç bir şey senden beni ayıramazdı.

-Bu zamana kadar niye bana söylemedin bunu?

-Söyletmediler ki. 

- Irmak ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu nasıl olabiliyor aklım almıyor. Bir insan nasıl ayrı kalabilir yıllarca evladında? Nasıl bile bile ayrı bıraktırırlar bizi? Kim yaptı bunu, baban mı?

-Evet. Tehditle. 

Bunu söylerken Poyraz'ı işaret ettim.

-Ya insan öz kızına, öz torununa bunu yapar mı?

-Yaparmış demek ki Rüzgar.

Asıl şimdi ne yapacağız?  

-Bilmiyorum Rüzgar. Ama lütfen artık beni suçlama.  Ben hiçbir şeyi mecbur olmazsam yapmazdım. Daha fazla sokakta kalmayalım Poyraz üşüdü.

Poyraz'ın yüzüne bakmaya başladı.  Gözleri dolmuştu ona bakarken. Elleriyle gözyaşlarını sildi.  

-Rüzgar ağabey sana sarılmamı ister misin?

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now