8

14 1 0
                                    

-Irmak...

-Rüzgar Bey iyi misiniz?

-Doktor Irmak nasıl?

-Irmak hanım gayet iyi. Endişelenecek bir şey yok.

Bütün bunları bilincimin kapalı olduğu bir anda söylemiş olmalıydım ki ikinci kere sormuşum.  Benim yere düşüp bayılmamın üzerinden epey bir saat geçmiş, bu sürede Irmak'ın durumu iyiye giderken oğlumuz da ayağa kalkabilmişti. Kendime geldiğim gibi ayağa kalkıp Irmak'ın yanına gittim. Onun bir an önce uyanması için çok dua ettim. 

-Irmağım, ben geldim, Rüzgar. Seninle olan yıllarımızı yeteri kadar çalmadılar mı be güzelim. Hadi kalk bütün o sensiz geçen yedi seneyi telafi edeyim. Senden nefret ettiğimi  söylesem de seni çok sevdim hep. O hep dinlediğimiz şarkıdan başka şarkı dinlemedim.  Senden başka hiçbir kadına dokunmadım.  Gözlerim gözlerinden başka bir kahveye tutulmadı. Bizim hayat şarkımızı başa sarmanın zamanı gelmedi mi Irmak? Oğlumuz sen ben bir aile olalım istiyorum.

-Rüzgar...

-Irmak güzelim uyandın mı? Doktor, doktor yok mu? Irmak uyandı!

Doktorların kontrolleri yaptıktan sonra her şeyin iyiye gittiğini söylediler.  O anki gülümsememi Demokritos bile kıskanırdı.  Irmak'ın kaza haberini alan merkezdekiler de buraya gelmişti. Tarık denen herif sürekli sorup duruyordu Irmak'ı . Onun burada olması bile içimi karartmıştı.  O oralarda gezerken ben de oğlumun yanına gittim.

-Poyraz, nasıl oldun?

-Daha iyiyim. Annem iyi değil mi?

-Evet annen çok iyi. O çok güçlü bir kadın bunun da üstesinden gelecek. 

-Ben onu yolda kızdırdım bana kızmaz değil mi uyanınca? Beni bırakıp gitmez değil mi?

-O nasıl söz Poyraz? İnsan evladını bile isteye bırakıp gitmez ki? Hem ne olursa olsun anne babalar bırakmazlar. Hataları ne olursa olsun.

-Ama sen bırakmışsın beni. Anneme senin benim babam olup olmadığını sordum cevap vermedi. Tarık ağabey bana senin benim babam olduğunu söyledi. Sen benim babam mısın?

"Tarık ağabey bana senin benim babam olduğunu söyledi" Bu cümle kafamda dönüp duruyordu.  Tarık yüzünden kaza yapmışlardı. Peki ya Tarık gerçeği nereden biliyordu.? Elime geçirdiğimde onu gebertmek istiyordum. Ama hem Irmak hem de Poyraz için sakin kalmayı öğrenmeliydim. İçimdeki öfkeyi orada tutarak sakince Poyraz'a cevap verdim:

-Poyraz, evet ben senin babanım. Seninle çok eksik kaldık birbirimize biliyorum. Ama bunların hepsini telefi edeceğiz. Biraz daha büyüyünce her şeyin farkına varacağına şüphem yok çünkü sen çok akıllısın. Sadece tek bir şey isteyeceğim senden. Bize, annen ve bana, biraz zaman ver. Tamam mı?

-Tamam.

-Ben aslan oğlum!

Oğlumu öpüp içime çektim. Onun artık bu olaylardan en az etkilenmesi gerekiyordu. Hayatımızda her şey normalmişçesine şimdi artık bir tane  daha önemli bir konumuz vardı: "TARIK"

-Geçmiş olsun Rüzgar bey, sizi burada görmek şaşırttı. Irmak amirimin sizin gibi biriyle ne işi olur bilemiyorum.

-Orası da sizi ilgilendirmez. Hasta ziyaretinin kısası makbul derler hem sizin işiniz gücünü var. Maazallah bir yerde birileri yanlış yapar canınızı sıkar falan.

-Görevimizi senden daha çok düşünüyoruz. Bence sen karşında bir polis amiri olduğunu unutmadan konuş önce. 

-Polis olman benim hayatımda bir şeyi değiştirmez. Irmak'ın da.

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now