11

6 1 0
                                    

-Mithat bey ben ben çok özür dilerim amacım kötü değil lütfen beni bir dakika dinleyin.

-Amacını bilmiyorum ama bana annenin kızı olduğunu ispatlıyorsun.

-Mithat bey bakın gerçekten üzgünüm böyle olsun istemezdim.

-Gidip istediğin yere şikayet edebilirsin istediğini yap serbestsin.

-Benim öyle bir niyetim yoktu gerçekten ben sadece...

Gözümden yaşlar boşalıyordu.  Yorulmuş harap olmuş bir bedeni taşımakla yükümlüymüşçesine hissediyordum. Elimle gözümdeki yaşları silmeye alışıyordum ama yetmiyordu. Bana odadaki bir şifonyerin üzerinden peçete alıp verdi.  "Teşekkür ederim" bile diyemeyecek kadar yorgundum.  Kendimi biraz toparlamaya çalışıp tam konuşmaya başlayacakken arkadan bir ses geldi:

-Baba! Ne oluyor burada? 

-Rüzgar şu an sırası değil.

-Bunun  burada ne işi var sen ne hakla ne sıfatla buraya girdin ya manyak?

Benim tepemin tasını attıran cümle de bu olmuştu. Ayağa ağır hareketlerle kalktım. Önce Mithat beye bir bakış attım ve sonra da Rüzgar'a doğru döndüm. Onun üzerine doğru gözlerinin içine içine bakarak adım atmaya başladım. Onu bakışlarımla alt ediyordum. Ben geldikçe o kendini geriye doğru attı.

-Ne yapıyorsun  sen?

-Eksiklerini kapatıyorum Rüzgar bey.

-Ne?

-Diyorum ki buraya verdiğiniz şifreli kağıtlarmış şifreymiş bunlar herkesin anlayacağı şeyler. O kadar acemice yapıyorsunuz ki bu işi. En başta yaptığınız hata buranın normal bir oda olmadığını müşterilerinizin gözünüzün içine şifreyle girerek sokuyorsunuz. Bu odanın da diğerlerinden farkı olmamalı. Asıl sistem içeride başlamalı.  İçeride şu koyduğunuz uyduruk kırmızı perdeniz ile mi polisi durduracaktınız acaba? İşte ben de Mithat beye tam olarak bunlardan bahsediyordum.

Kendi söylediklerime ben bile inanamıyordum. Bir yalanın içine düşmüşçesine çaresizdim ama o Rüzgar'a istediğini vermek istemiyordum.

-Baba doğru mu bu?

Mithat bey önce Rüzgar'a sonra da bana baktı. 

-Doğru Rüzgar. Dediklerinde çok haklı. Benden bu odayı göstermemi yoksa şikayet edeceğini isteyince ben de ilk senin gibi korktum. Ama Irmak sandığımızdan daha da zeki bir kız. 

-Ya baba bu kız da polis olmayacak mı? Nasıl böyle bir riske girersin?

-Olmayacağım. Polis olmak bana göre değil, okulu bıraktım.

Bunları ben mi söylüyordum? Nasıl böyle bir işe hayallerimden vazgeçerek girebilmiştim ki? 

Rüzgar gözlerindeki öfkeyle odadan çıktı. Yine Mithat beyle yanız kalmıştık. 

-Dediklerini annen duyarsa-

-Annem hiç bir şey bilmeyecek. Ben size yadım edeceğim. Ben burada istesem de okuyamam. Okursam da size karşı artık aynı şekilde bakamam. Bir süreliğine sizin sistemlerinizi düzenlemek istiyorum. Yaptığım hatayı telafi amacıyla.  Sonra başka bir şehre taşınıp sizi de unutacağım.  Kabul eder misiniz?

-Emin ol sana her türlü desteği ne olursa olsun veririm. Burada artık daha fazla durmayalım. Sen de istersen çıkıp bir kendine gel. 

-Tamam. 

Tam kapıya yönelmişti ki arkasından seslendim:

-Mithat bey...

-Efendim?

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now