18

1 0 0
                                    

Dünyanın en güzel sabahına uyanma hissini bilir misiniz? İşte ben bugün öyle bir sabaha uyandım. Yanımda sevdiğim kadın yan odada biricik oğlum ve huzur dolu bir bahar sabahı... Bir insan daha ne ister ki? Yanımda tüm masumluğu ile uyuyan karıma baktım. Biz bunu çoktan hak etmiştik. Onu böyle düşünceler içinde izlerken aklıma babam geldi. Bütün gece nerede kalmıştı? Şu an neredeydi çok merak ediyorum. Aklıma telefonum geldi. Belki mesaj atmıştır diye telefonu elime aldım. Telefonumu elime aldığımda ondan mesaj geldiğini gördüm:

"Bir arkadaşımdayım bir kaç gün beni merak etme oğlum"

En azından mesaj atmak aklına gelmişti. İçim biraz da olsa rahatlamıştı. Tam bu anda mutfaktan bir ses geldiğini duydum. Yataktan kalkıp odadan dışarı çıktım. Mutfağa girdiğimde küçük bey ile karşılaştım.

-Poyraz oğlum ne yapıyorsun?

-Size kahvaltı hazırlayacaktım ama yapamadım.

-Aslan oğlum benim tamam o zaman anneye hazırlarız biz de beraber olur mu?  

-Olur.

-Evde ekmeğimiz yok gidip alalım fırından sonra gelir güzel sucuklu yumurta yaparız ne dersin?

-Tamam babacığım.

Poyraz'la anneye not bırakıp evden çıktık. Bu baba oğul olarak ilk tek kalışımızdı. Hemen karşıdaki fırından sıcak ekmek aldık ve yandaki marketten de eksiklerimizi tamamladık. Biz eve döndüğümüzde Irmak da kapı sesine uyanmıştı. Poyraz koşarak yatak odasına doğru ilerledi. Ben de elimdekileri bırakıp onun ardından gittim.

-Günaydın anneciğim!

-Günaydın benim aşkım!

-Anne biliyor musun biz babamla beraber markete gittik fırına gittik. Şimdi de sen hazırlan biz sana kahvaltı hazırlayacağız.

-Demek babayla fırına markete gittiniz peki o zaman ben giyinene kadar sizde kahvaltımızı hazırlayın baba oğul.  

Irmak gururlu gözlerle bakıyordu bana.

-Hadi oğlum gel. 

Poyraz'la beraber kahvaltımızı hazırlayıp Irmak'ı çağırdık. Ailecek çok güzel bir sabaha uyanmıştık. Bu mutlu tablo benim hayatımın en mutlu anına tanıklık ediyordu. 

Kahvaltıdan sonra Irmak yemek yaparken ben de Rüzgar'ın ödevine yardım ettim. Uzun zaman sonra ilk kez bir günüm böylesine sakin geçiyordu. Irmak'ın yüzündeki mutluluğu gözlerinden anlayabiliyordum. Evliliğimizin ilk haftası böyle geçmişken Irmak'ın da benim de artık işe dönmemiz gerekiyordu. 

-Rüzgar...

-Efendim hayatım.

-Ben çok geriliyorum. İnsanların ağzı torba değil ki büzesin. hele ki böyle bir olaydan sonra daha da göze batacağım. Nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyorum.

-Sevgilim artık hiç bir şeyin önemi var mı? Baban hapiste Tarık artık yok. Seni suçlamaları gereken bir durum yok. 

-Merkezdeki kimse yüzüme bakmıyor ki. 

-İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin.

-Yok gideceğim. Ben suçlu değilim.

-Değilsin hayatım. 

Onun kendini kötü hissetmesi beni çok üzüyordu. Her şeye rağmen güçlü duruşundan bir an olsun vazgeçmemesi ise beni ayrı bir etkiliyor. 

(Irmak)

Merkezin kapısına geldiğimde sanki ilk günümmüş gibi bir heyecan vardı içimde. Ne yapmam gerektiğini bilmediğim bir yabancı gibi hissettiğim o ilk günkü gibi... Artık beni tanımak isteyen yüzler yerine tanımıyormuş gibi davranan yüzlere şahit olacağımın gerçeği beni boğazlıyordu sanki. Ne olursa olsun sakin davranmam gerektiğini biliyordum. Bu bilinç ile beraber içeri girdim. Kimse yüzüme bakmıyordu. Hemen baş komiserin odasına doğru gittim. Kapıyı tıklayıp içeri girdim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now