12

4 1 0
                                    

Yol boyunca ikimizden de çıt çıkmıyordu. Bir şeyler söylemek istiyorduk sanki ama söyleyemiyorduk. O gün otele girerken ne de çok utanarak girmiştim. Yine de o anki kalp atışlarıma rağmen teşekkür edebilmeyi unutmamıştım:

-Her şey için teşekkür ederim Rüzgar.

-Ben de teşekkür ederim Irmak. Bu arada ben senden özür-

-Özür dilemen gereken bir şey yok. Lütfen kendini suçlu hissetme.

-Peki iyi geceler o zaman.

-İyi geceler.

Arabadan inip hızlı adımlarla yukarı çıktım. Kendimi yatağa attım ve hayallere daldım. Rüzgar o günden sonra bana o derece çekici ve iyi biri olarak geliyordu ki. Düşüncelerimi durdurmak bir kenara asla sahip çıkamıyordum. Sanki "gel" dese boynuna atlayacaktım. Bugün sanki tüm dünya benim için unutulmuştu. Ne aklıma babam geliyordu ne de başka bir şey. O gece dört döndüm adeta. Sabah uyandığımda otelin hayli sessiz olduğunu fark ettim. Pijamalarımla odadan çıktım ve koridorda Rüzgar ile karşılaştım:

-Günaydın Irmak.

-Günaydın Rüzgar... Niye bu kadar sessiz her yer?

-Restorasyon çalışması var da ondan bu kadar sessizdir. 

İkimizde sırıtmıştık. 

-Ben dün gece kod çalışmalarına başladım. İstersen sana bir kahvaltı söyleyeyim de beraber inceleyelim. 

-Süper olur ama önce üstümü giymeliyim. Sen restorana in ben on dakikaya geliyorum.

-Tamamdır.

Hızlıca üzerime bir şey giyip çıkacaktım ama hiç bir şey o gün gözüme güzel gelmiyordu. Ona kendimi beğendirmek istiyordum içten içe.  Hazırlanmam on dakikadan fazla sürse de çaktırmadan masasına oturdum.  Sipariş verdikten sonra konuşmaya başladık:

-Bak ben kodlu ve şifreli kartlar hazırlatacağım. Hepsinin yazılımı için de bunları kullandım. Her oda için değil ama bir kaç kral dairesinden geçişli olacak. Kapılar bu kod yardımıyla gizli bir şekilde olacak ve açılacak. 

-Bir dolap, kitaplık bunlar dikkat çekebilecek şeyler. Daha farklı olursa sence de daha iyi olmaz mı?

-Orasını da düşündüm. Buzdolabından geçişli olacak. Dışarıdan normal bir buzluk gibi görünse de tamamen şifreli ve kapılı olacak. 

-Kesinlikle böyle olması daha doğru olacak. Kodlarda sorun yok gibi. Sadece uygulama kısmında ufak tefek kısımlar var. Onlar da en son iş zaten.

-Evet şu gizli kapılar ayarlanırsa ben de uygulama kısmını hallederim. Irmak sen gerçekten çok zeki birisin. Sana hayran kalıyorum çoğu zaman. 

-Bunu kabullendiysen sorun yok. 

-Biz hep gülmeye başladık bu sıra ya seninle. Keşke hep gülsen çünkü gülünce ayrı bir güzelsin. 

-Teşekkür ederim. 

Gözlerimiz bir şeyler anlatır gibiydi. O da bana karşı bir şeyler hissettiğini belli ediyordu.  Ufak ufak birbirimize yürümeye başlamıştık. Restorasyon çalışmalarının devam ettiği her Allah'ın günü biz bir yerlere gidiyorduk. Genelde hep deniz kenarı oluyordu. Bazen yükseklerden bazen de en dibinden izliyorduk dalgaları. Birbirimizi tanıdıkça zevklerimizin ne kadar aynı olduğunu da anlamıştık. Hatta artık ortak bir şarkımız da vardı "Sezen Aksu-Unuttun Mu Beni" . İkimizde tam bir Sezen hayranıydık. Bu şarkı da sözleriyle yüreklerimizin engin denizlerinde yüzüyordu.  Sanki geleceğimizi bu şarkıyla manifestlemiştik. Gel zaman git zaman kod işlerini ayarlama zamanına geldi. İkimiz de bilgisayar başında kartlara yüklemeler yapmaya başladık. Mithat Abi de ikimizin arasında bir kıvılcımın olduğunu hissediyordu. Uzaktan ikimize bakıp gülmeye başlıyordu.  

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now