I can plainly see.

252 14 2
                                    

''Hiçbir şey söylemedim çünkü nefret ediyorsan yalvarmazsın .''


11\VII\2016

Gökyüzü parıltılı lacivert çizgisinde gittikçe kararırken,belirmeye başlayan yıldızların varlığı huzur vericiydi.Gökyüzünü her yerde aynı görebilirdiniz ama bizim okulun manzarasının bu konuda oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim.Bazen tam da bu yüzden biz,son ders zili çalar çalmaz eve gitmek yerine okulun bahçesinde takılır,sonra bir yerlere dağılırdık.

Yine bir gün kendimizi koca bir yılı bitirmenin verdiği rahatlıkla  okulun bahçesinde buluştuk.Çünkü okul 2.ciliği demek iyi bir ortalama demekti.Bunun da yurt dışında okuma hayalim için kesinlikle iyi bir fırsat olduğunu söyleyebilirim..Herkes akıllı olabilirdi ama zeki olmak, tamamıyla Tanrı'nın size bahşettiği -müthiş bir- hediye niteliğindeydi.Ve ben de bu hediyeyi en iyi şekilde değerlendirecektim.Şu an kendimi tamamıyla Baekhyun'u santrançta 10-2 mağlup etmiş gibi hissediyorum.

Okulun kapısından çıkıp dışarıya göz attığım da her zaman ki yerimin boş olduğunu gördüm.Bulunduğum ve benimsediğim yerleri işaretlemek gibi garip bir alışkanlığım vardı.Orası işte tam olarak işaretlediğim yerdi.Sağa sola bakındıktan sonra tam gaz oraya doğru koşmaya başladım.Nedeniyse,en ufak bir eylemi bile adrenalinle süsleme ihtiyacımdan fazlası değildi.
Adrenalin, bana göre en az uyuşturucu kadar enteresan bir şeydi,bunu inkar etmeniz için çok basit bir hayatınızın olması gerekirdi ve ben de basit hayat denen bir şey yoktu.Bu yüzden adrenalini dünyanın anlamını sıfırlayacak kadar muazzam buluyordum.

Koştuğum yere yaklaşınca biraz yavaşladım.Bundan sonra ortalıkta bana mani olacak herhangi bir pürüz yoktu.Sırt çantamı çıkarıp tam oturacakken,Yun ve Jooyoung arkamdan koşarak geldikleri yetmiyormuş gibi,çantalarını ne ara çıkardıklarını anlayamadığım bir hışımla kafama fırlatıp basket sahasında onları bekleyen kalabalığa doğru koştular.Başta ne oluğunu anlamadım tabi,ben onların benden önce çıktıklarını düşünmüştüm.Ayrıca bu kesinlikle beklenmedikti.Jooyoung hadi neyse de, Baekhyun ıskasız bir şekilde kafama isabet ettirmişti.

Umarım kafamı kırmamıştır,ne taşıyor çantasının için de anlamıyorum ki.Bu ara da onlara çantaları için bekçilik yapacağımı söylememiştim. Soyulacak olurlarsa da umurumda değildi.

Hem basketbol benim de severek ve gayette iyi oynadığımı düşündüğüm bir oyundu, neden hiç teklif etmeden sanki vereceğim cevaptan korkuyorlarmış gibi fırlamışlardı? Bir yerden sonra artık bu benim için alışılmış bir durum haline gelmişti, hoş (!) ne zaman bu konuda ısrar etsem,kız olduğum için gerçek bir maç oynayamadıklarını söyleyerek geliştiriyorlardı.Pardon bunu söyleyen Baekhyun'du;çünkü sürekli onu blokladığım için sayı atamıyordu,bu yüzden oynamam taraftarı değildi.

Reddettiklerini ve bunu güzel bir dille açıklamaya çalıştıklarını gördüğüm o an hiçbir şey söylemedim, kendilerince haklı olabilirlerdi.Biz beraber başka bir zaman oynayabilirdik.18.5 yıldır her şeyi birlikte yapıyor olsak da hepimizin istekleri ve tercihleri farklıydı,saygı duymak zorundaydım.Bu yüzden çoğu zaman onlara katılmamayı tercih ediyordum;özellikle Baekhyun ısrar ettiğin de.Çünkü ona gıcığım,çünkü ona bozuğum,çünk- neyse...

O ara da onlar istedikleri kadar oyunlarını oynarlarken,ben gözlerimi kapatıp beyin fırtınası yaparak,batmak üzere olan güneşe eşlik ederken,dünyanın açık kalan bütün ışıklarını kapatıp kapısını kilitleyecektim. Soyutlanmaya ve kaybolmaya ihtiyacım vardı.Onların sandıklarının aksine içimde oldukça karanlık ve gittikçe uzayan koridorlar yüzüyordu .

monacrómachHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin