KARARSIZ~

8.4K 341 19
                                    

Gözlerimi etraftaki tıkırtılarla açtım. Serkan'ın elinde bir kahvaltı tepsisiyle döke saça yanıma gelmeye çalışıyordu. Serkan benim uyandığımı görünce hemen yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. "Günaydın müstakbel eşim." dedi. Sadece gülümsedim. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyordum. Ona sevgilim , aşkım , kocam... Diyemezdim. Çünkü ona tam aşık değildim. Kalbim ona karşı atmıyordu. "Şey...Sana kahvaltı hazırlamıştım. Belki yorgunsundur diye yanına getirmek istedim." dedi. Ben sanki bir dilsiz gibi bişey demiyordum sadece etrada boş boş bakışlar atıyordum. Serkan yavaşca yatağımın yanına oturdu. Bana biraz daha yaklaştı. "Biliyorum... Belki beni sevmiyorsun. Belki benden nefret ediyorsun. Ama ben... Sanırım değiştim. Beni sen değiştirdin. Sen bir başkasın benim inatçı keçim. Belki beni beni istemiyorsun ama lütfen benle konuş. İstersen seninle muhattap olmam. Ama bana duygularını söyle..." dedi gözlerimin içine bakarak. Önce derin bir nefes aldım. Çünkü susmaktan bende sıkılmıştım. "Bak...Serkan. Ben yapamam. Seninle bu oyunu belki sürderebilirim. Ama biz günün birinde 'karı-koca' olamaz. Yani seni üzmek istemem ama... Bşz diye birşey asla olamaz...'' dedim. Adeta sesimdeki ciddiliği ve soğukkanlılığı hissetmiştim. Serkan bu tavrıma o kadar çok sinirlenmiştiki hızlıca ayağa kalktı. Yumruğunu sıktı ve kapıyı sertçe çarparak odadan çıktı. Ne yapacağımı gerçekten de bilmiyordum... Yalan dolu bir oyun mu... Sır dolu bir gerçek mi? Sanki bütün soru işaretlerinin cevabı bu evlilikti. O kadar umursamazdım ki hemen Serkan'ın getirdiği kahvaltıyı yedim. Çünkü açız. Tamam acı çekiyoruz ama kerizde değiliz :D Bütün bu saçma düşüncelerim ciddi duruşumu bozmuştu. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Serkan'ın bahsettiği kıyafet odasını bulmak için teker teker odalara bakmaya başladım. Bir odanın kapısını açtığımda resmen şok olmuştum. Serkan'ın muhteşem kasları ve fiziği ağzımın açık kalmasına sebep olmuştu. Serkan "Bakıyorumda gözlerin bayram etti arkadaşım." dedi hızlıca gömleğini ilikleyerek. "B-Bayram mı? Sen ne saçmalıyorsun? Kıyafet odası mıdır nedir? Yarım saattir onu arıyorum!" dedim bıkkınlıkla. "Senin odanın hemen yanındaki oda zeki kız." dedi. "Bana zeki kız deme!" dedim. ''Ne diyeyim seksi kız mı?" dedi sırıtarak. "Allahım ya? Resmen bir sapıkla evlenmişim." dedikten sonra bir den durgunlaştı. 5 dakika önceki an aklıma geldi. Ağzımdan kaçırdım upss :D "Şey.. Teşekkür ederim. Hani odayı söyledin ya. Neyse... Çok konuştum.'' dedim. Tam çıkarken arkamı döndüm ve "Ha bu arada arkadaşım demeyi unuttum." dedim imalı imalı. Ezgi 2-1 Serkan :D Hemen odaya gidip kıyafetlerimi gittim. Bugün Serkan'ı kıskandırma gününü ilan ediyoruz!! :D Yırtık dar kot pantolan, siyah deri ceket ve göbeği açık beyaz t-shirtimi giydim. Saçlarımı açık bıraktım. Makyajımı da bitirince telefondan Melih'i aradım.
-"Alo..Naber canım." dedi.
-"İyiyim. Sen nasılsın?" dedim.
-"İyiyim. Duyduğuma göre...Evlenmişsin" dedi.
-"Evet tamda bu yüzden arıyorum. Lafı dolaştırmadan sorucağım. Bir yerde buluşalım mı?" dedim.
-"Peki olur ben adresi sana atarım." dedi.
-"Öyleyse süper hemen geliyorum." dedim sevinerek.
Serkan'ı kıskandırmada A planı. Olamaz çok kötüyüm :D Tam evden çıkarken Serkan kolumdan tuttu. "Sen nereye gidiyorsun öyle!?" dedi. Kolumu çekip Serkan'ı ittim. "Sanane arkadaşım!?" dedim. "Bana ne demek ha?'' dedi. Kapıyı açtı ve sinirle ''S*ktir git o zaman!" dedi. Evden uzaklaşmak için hızlıca koştum. Taksi çağırıp Melih'in attığı adrese gittim. Kafenin yakınlarında indim ve biraz yürüdüm. Ve farkettim ki... Arkamda beni takip eden biri vardı. Durduğumda duruyor , yürüdüğümde yürüyordu... Acayip korkmuştum. Tam arkama döndüğümde hiç kimsenin olmadığını fark ettim. Ya ben öyle sanmıştım ya da o kişi bir yere saklanmıştı. Hemen mekana girip masalarda Melih'i aramaya başladım. Bulduğumda... Melih'in o şirin gülümsemesiyle karşılaştım. Melih bana sarıldı ve "Seni ne kadar özledim bilemezsin." dedi. Where are you diong :D "Şey... Bende seni özledim. Muhabbetini filan.." dedim. Melih önce iki kahve sipariş etti. "Sen... Nasıl evlendin? Ne ara evlendin?.." diye saymaya başladı. Başımdan geçen herşeyi anlattım. Oyunu , eski sevgilimi , dedemin vasiyetini... Melih meraklı gözlerle beni dinliyordu. "Vay be Ezgi!" dedi gülerek. "Senin hayatın aynı filmlerdeki gibi olmuş desene." dedi. Onun böyle demesi komiğime gitmişti. Sadece gülümsedim. ''Peki sen gerçekten Serkan'a karşı birşey hissediyor musun?'' dedi. Biraz düşündüm ve kararlı bir şekilde "Asla...Hiçbirşey hissetmiyorum" dedim. Çok mu büyük konuştum? Melih ani bir hareketle ellerimi tuttu. Ve konuşmaya başladı. "Bak Ezgi... Sen beni her ne kadar arkadaş olarak görsende ben... Ben seni çok seviyorum. Tıpki bir. Tıpki bir sevgili gibi.." dediği an ellerimi ellerinden çektim. Birisi yanımıza geldi ve Melih'e yumruk attı. Bu kişi...Bu kişi Serkan'dı. Melih'de ayağı kalktı ve bir yumrukda Serkan'a attı. Ben sadece korkuyordum ve ağlıyordum. Serkan'la Melih ise fena kavga ediyorlardı. Etraftakiler onları zar zor ayırmaya çalıştı. Serkan kolumdan tuttu ve beni dışarıya getirdi. Ve arabaya bindirdi. "Ben sana kaç kere söyleyeceğim oyun ve ya gerçek sadece benimsin. Onu aptal , kalın, inatçı kafana sok! Bir daha dışarı çıkmakda yasak. Ben dururken başka erkeklerini tutmak da ne ha? Buraya gelene kadar seni takip ettim ve konuştuğunuz herşeyi duydum!" dedi bağırarak. Ben sadece ağlıyordum. Çünkü Serkan'a ne diyeceğimi bilmiyordum. Serkan hızlıca arabayı sürdü ve eve geldik. Serkan beni kolumdan tutup odama kitledi. Ve bense söyleyecek hiçbirşey bulamıyordum. Sadece ağlıyordum. Çünkü elimden gelen hiç birşey yok. İçimden tüm herşeye küfürler yağdırsamda... Olmuyordu. Yine aynı acı..

ZORUNLU EVLİLİKWhere stories live. Discover now