[7]

874 120 20
                                    

Merak ediyordum. Beni gördüğünde ne düşünüğünü, ne hissettiğini, benimle tanıştığı için hiç pişman olup olmadığını, neden değişmek istediğini, birileriyle takıldığı zaman mutlu olup olmadığını, benim için endişelenip endişelenmediğini, gökyüzüne baktığında, ağladığında, güldüğünde ne hissettiğini merak ediyordum. O'nu yıllarca tanımama rağmen, bunların hiçbirini öğrenememiştim.

Saatin kaç olduğunu ikimizde bilmiyor, sessiz salonda karşılıklı oturuyorduk. O'nu en son görüşümün üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, O'na hiçbir şey sormamıştım. Gözleri şişmiş, gözaltları morun en koyu tonu ile, saçlarından daha çok dikkat çekiyordu. Gözleri şişmişti fakat ağladığı için değildi. Biliyordum. Sadece, uykusuz kalmıştı.

Derin bir nefes aldım. Biraz yaklaşıp, bağdaş şeklindeki bacaklarımızın birbirine değmesini sağladım.

Ellerimi, saçlarımdan geçirip geriye attım.

"Bana neden hiçbir şey anlatmıyorsun?"

Gergindik. Cevap vermedi. Cevap verse, konuştuğu için ağlayacaktım. Öyle bir durumdaydım. Sesini özlemiştim.

"Neden umursamaz görünüp, cevap vermeyip, boğulmamı sağlıyorsun?"

Gözlerimin içine baktı. Saklıyordu kendini. Ancak bu sefer biraz zorlanıyordu.

"Neden günden güne yok olmamı engellemiyorsun?"

Gözlerini kapattı. Ağlıyordum ama bu sefer fiziksel değildi.

"Kahretsin... Neden böyle hissetmemi sağlıyorsun?"

Korkmadım, endişelenmedim, sadece söyledim. Gözlerini açtı, cevap verdi.

"Duygularının hep bu şekilde olduğunu biliyordum ama... Ben böyle olmasını istemedim."

Yalan söyledi. Hadi ama, belliydi işte...

"Yalan söylüyorsun."

Güldü, bu O'nun saklanış yoluydu.

"Uyumak istiyorum, tamam mı?"

Bu sefer ben güldüm.

"Tamam."

Odasına gitti, odama gittim. Uyumadı, uyumadım. Açtığı şarkının kısık sesi ile ağlama isteğimi bastırdım.

O'nun ne hissettiğini, anlayamadım...

-----

Şey...
Bölümler fazla mı kısa?

 nothing | jeongcheol ✔Where stories live. Discover now