[14]

735 99 30
                                    

O'nu gördüm. Bizi gördüm. Kahkahalarımızı duydum. Dokunuşunu hissettim, tekrar. Çok yakındı ama ben bir adım bile atamıyordum. Kollarım bağlıymış gibiydi, dokunamıyordum O'na.

Ağladım ama hissetmedi. Gülüyordu.
Hayal gibiydi. Belki de zaten hayaldi? Biliyordum gerçek olmadığını. Eskisi gibi olamayacağımızı da biliyordum.

İzledim, yok olmamasını diliyerek. Yok olacak gibi oldu, bağırdım. Tekrar güldü. Gülemedim, ağladım.

Kayboldu bir anda. Ağlamam şiddetlendi. O kadar şiddetlendi ki, gitmemesi için bağıramadım bile.

Gözlerimi açtığımda tepemde dikilen bir Vernon beklemiyordum. Güldü, gülüşü ile gözlerimi kırpıştırıp, dikleştirdim kendimi.

"Bir an uyanmayacaksın sandım."

Arkadan sesini duydum.

"Bir şey olmaz ona."

Tabii ya, olmazdı bana bir şey.

Vernon, Jeonghan'a dönüp kötü bakışlar attı.

"Çocuk ölüyordu. Ne diyorsun sen?"

Jeonghan umursamazca omuzlarını silkti.

Ben ise güldüm. Ancak mutluluktan uzaktı bu gülüş. Belki de gerçek değildi.

Gözlerimi ovuşturduktan sonra odaya tekrar baktım. Soonyoung ve Jihoon yoktu.

"Soon ve Jihoon nerede?"

Vernon elini, "önemli değil." dercesine salladı.

"Aşağıdalar. Kafeterya'da."

Kalkmaya çalıştım. Vernon hemen yanıma koşup, beni engelledi.

"Aşağıya ineceğim."

"Koluna bak! Cidden bu borular ile gidebileceğini düşünüyor musun?"

Hafifçe homurdandım ve kendimi yatağa bıraktım.

Vernon uykusuz kalmıştı. Cidden, ne kadardır buradaydım?

"Ben ne zamandır buradayım?"

Vernon'dan ses gelmeyince, sorumu Jeonghan cevapladı.

"Dün akşamdan beri."

Sadece bayılmıştım. Neden burada bu kadar fazla kalmıştım? Normalde bu sabah taburcu olmam gerekiyordu.

"Ne zaman çıkarım peki?"

Jeonghan gözlerini kıstı, düşünüyordu.

"Bu gece olması lazım."

Yaklaşık on beş dakika bekledikten sonra gözlerim Vernon'a gitti.

Uyuyor gibi gözükmüyordu. Sadece yatma pozisyonundaydı.

"Vernon." Sesim kısıktı. Vernon'nın uykusu hafif olduğu için, onu uyandırmaya yeterliydi.

Ancak ses gelmedi. Diğer koltukta uyuklayan Jeonghan uyandı, bana baktı.

"Ne oluyor?"

"Vernon... O, kalkmıyor." Endişem gittikçe artıyordu.

Jeonghan, Vernon'a baktı.

"Uyuyordur."

Jeonghan'a dönerek "Ciddi misin?" bakışları attım. 

"Hayır, uyumuyor. Kalk, bir şeyler yap."

Jeonghan koluma baktı. Ardından da söylenerek yerinden kalktı ve Vernon'nın yanına gitti.

Vernon'ı oldukça sert sarstı. Kalkmayınca bana baktı, göz göze geldik.

"Vernon, kalk! Komik değil."

Vernon yine kalkmadı.

Sonra ne olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Birkaç bağırış çağırış içinde doktorlar gelip, Vernon'ı aldılar.

Bir insan, tansiyonuna sahip çıkamaz mı?
İşte, Vernon sahip çıkamamış.

 nothing | jeongcheol ✔Where stories live. Discover now