[15]

748 90 43
                                    

Vernon'ın tansiyonun düşmesinden sonra, Seungkwan'ın yaşadığı küçük çaplı şok ile bir hafta içinden hastaneden çıkabilmiştik.

Vernon'a birkaç ilaç verilmişti. Ayrıca doktorlar asla aç bırakılmamamı sıkı sıkı tembihlemişlerdi.
Bu durum işime geliyordu açıkçası. Onları tehdit ediyordum. Bunun sonucunda ise birkaç şey mideme indirebiliyordum. Evet, "birkaç şey."
Bunun anlamını biliyorsunuzdur umarım.

Son günlerde, hastaneye kapandığımız zamanı bahane ederek aşırı sosyal olmuş, çok fazla kişiyle tanışmıştık. Hatta o kadar fazla ki, bir daha yüzlerini görsem tanıyamam.

Şimdi yaptığımız şey ise, okulumuzun en bilinen kişilerinin -Jeonghan da dahil- takıldığı yerde gece bilmem kaçta oturuyor olmamızdı. Ne klişe ama... Neyse, klişelere alıştım artık.

Gereksiz duygular içindeyim. Ağlamak, ağlarken gülmek, aç kalmak ve bayılmak istiyorum. Artı olaraj bayıldıktan sonra O'nu görmeyi diliyorum.

O'ndan bahsetmem gerekirse, mor saçları akmış, sarıya dönmüştü. Zayıflamıştı ancak hâlâ aynı mükemmelliğe sahipti.

Yüzünden gülücükler eksik olmuyordu. Tabii tanıştığımız kişilerin yanında da yine çok mutluydu.

Bu arada, artık arkadaşlarımın hepsi sap değil. Tahmin edin...

Evet, Soonyoung ve Jihoon. Sonunda aptal kavgalarını kesip, anlaşabildiler. Doğrusu, objektif bakmaktan artık yorulmuştum. Onları tanıdığım ilk günden beri böyle bir şey olacağını biliyordum.

Vernon aşırı hiperaktifti. Yan masalara sataşmasından dolayı, sandalyesine kulaklıklarımız ile bağlamıştık onu. Bu çözüm, bize kafamızı dinlemek için yarım saat kazandırmıştı.

Seungkwan iç çekerek konuşmuştu,

"İçimde 'kötü bir şey' olacakmış gibi bir his var."

Vernon hızlıca ona baktı.

"Ne diyorsun? Mükemmel olan moralimi bozma!"

Seungkwan, Vernon'nın hâline bakarak güldü.

"Cidden, bu hâlin ile mi moralin mükemmel?"

Vernon gözlerini ondan çekti ve daha yüksek çıkan sesi ile Seungkwan'a cevap verdi.

"Evet, gayet mutluyum ben!"

"Vernon!"

Vernon, Jeonghan'nın sesi ile bağlı olduğu sandalyede üç kere sağa sola sallanmıştı.

"Ne bağırıyorsun, hı?"

Jeonghan gülerek:

"Yan masadan seni kesiyorlar."

Vernon, yan masada oturan kızlara göz kırptı. Yan masadan birkaç kıkırtı yükseldi.

Seungkwan gözlerini devirerek:

"Seni değil de, kulaklıkları kesiyor olabilirler."

Vernon, Seungkwan'ı takmamıştı bile. Dikkatini yan masaya vermişti.

"Kızlar ilgi alanımda değil."

Yan masadan gerçek bile olmayan şaşırma sesleri yükseldi. Tabii o sırada Vernon'ın yüzünde kocaman bir gülümseme, Seungkwan'ın ise bilmesine rağmen bir şok ifadesine sahipti.

Bir süre burada bekledik. Seungkwan gergindi ama hissettirmemeye çalışıyordu. Vernon ve Jeonghan mutluydu. Sanırım, ben de mutluydum.

O gelene kadar. Geldiğini ilk Vernon farketmişti.

"Seungkwan, haklıymışsın sanırım. Seokmin geldi."

-------

Yazıyorum bir şeyler ama hadi bakalım...

 nothing | jeongcheol ✔Where stories live. Discover now