~6.Bölüm~

18.9K 1K 60
                                    

Bu o, Savaş'ın baka baka bitiremediği aynı zaman da Umut'un dibinden ayrılmayan kızdı.

"Buyurun?"

"Sen kimsin ya! Umut nerede?"

"Yoksa geçen gün arayan siz miydiniz?"

"Sana ne be! Hem senin Umut'un evinde ne işin var? Umut iyice aşırıya kaçtı. Bu sefer de seni mi attı eve?"deyip beni küçümseyerek süzdü.

Duyduklarıma inanamıyordum! Bu kız neler diyordu böyle?

"Ne diyorsunuz hanımefendi? Ben onun-" Tam "karısıyım"diye tamamlayacakken eve gelen Umut'u fark ettim. Beni yok sayıp direkt kızın kolunu tuttu.

"Ece? Senin ne işin var burada?"

"Sonunda Umut! Asıl bu kızın ne işi var burada? Kim bu?"dedi sanki insandan değilmişim gibi. 

Umut bana yandan bakarak "O mu? O... O benim... O benim kuzenim. Beni ziyarete geldi."deyip beni şoka uğrattı. Ne! Kuzen mi? İkisini şaşkınlıkla izliyordum.

"Oh! Kuzenin demek? Ben de sandım ki..."

"Ne sandın Ece? Böyle bir kız benim tipim olabilir mi sence?"diye fısıldadı ona ama ben duydum.

"Doğru söylüyorsun. Her neyse..."diye konuşa konuşa yanımdan uzaklaşmaya başladılar. Kapıyı kapatıp istemsizce yere çömeldim ve ağlamaya başladım. Bu kadarı çok fazlaydı.

Kapı tekrar çalınca gözyaşlarımı silip açtım hemen. Umut'tu gelen.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun! Eğer yetişmeseydim ona evli olduğumuzu mu söyleyecektin ha?"deyip üstüme yürümeye başladı. Sırtım soğuk bir duvara çarpınca durmak zorunda kaldım.

"Neden bu kadar korkuyorsun? Neden evli olduğumuzu herkesten gizliyorsun?"

"Sana ne ha sana ne!"deyip bağırdı. "Seninle dün ne konuştuk biz?"

Bağırmasına dayanamayıp yüzümü yana eğdim.

"Konuşurken yüzüme bak!"deyip tek eliyle çenemi kaldırdı ve sinirli suratını daha da yaklaştırdı.

"Bir şeyi bir kere söyleyince anlamak senin için çok mu zor?"

Ağladığımı görünce yumuşadı sanki. Elini çenemden çekip uzaklaştı ama işaret parmağını yüzüme doğrultmayı ihmal etmemişti.

"Eğer bu bir daha tekrarlanırsa seni pişman ederim! Beni anladın mı? Ayrıca evlendik diye seni eşim olarak kabul ettiğimi düşünme!" Hayatımda hiç bu kadar soğuk bir ses duymamıştım. Tam gidecekti ki arkasından bağırdım.

"O zaman neden o masada evet dedin ha neden? Sözlerini tutmaktan bu kadar mı acizsin?"

Arkasına dönmedi. Öylece durup yumruğunu sıktı. Bir süre öyle durduktan sonra kapıyı büyük bir gürültüyle çarpıp gitti.

Yine olduğum yere çömelip ağlamaya başladım. Ellerimi semaya kaldırıp dua etmekle acımı dindirmeye çalıştım.

"Allah'ım... Yalvarırım bana verdiğin imtihanlar ölçüsünde güç ver. Ne olur bunlarla başa çıkmam için bana yardım et. Sen kimseye taşıdığından fazla yük vermezsin. Ne olur merhametinle muamele et. Amin."

Sonraki günler okula gitmeyip evde takıldım. Umut da hiç gelmedi. Dersler üstü kapalı işleniyormuş kızlardan haber aldığım kadarıyla. Umut sağ olsun moral, motivasyon hiçbir şey bırakmamıştı. Derse gidecek keyfim yoktu hiç. Haftaya eksiksiz giderdim artık. Yalnız huyum gereği yüzüm çabuk gülerdi. Bu huyumu severdim.

ADI MUCİZE OLSUNWhere stories live. Discover now