~17.Bölüm~

17.2K 1K 248
                                    

Sabah namazından sonra bir türlü uyuyamamıştım. Uykum olduğu halde! Dün akşam o kadar maceradan sonra her şeyin içinden zihnimi sadece Umut meşgul ediyordu ve onu her düşündüğümde kalbimin hızlanmasını engelleyemiyordum.

Ben de biraz sükunet adına seccademin üstüne rahlemi açmış ve büyük boy Kur'an-ımı koyup İnşirah suresinden başlayarak karışık birkaç sure okumuştum. Okudukça rahatladım. Rahatladıkça zihnim huzur buldu.

Saat 06.30'u geçtiğinde kalkıp kahvaltı hazırlamaya koyuldum. En son çayın altını kapattığımda gidip Umut'u uyandırmayı planlıyordum ancak dış kapının açılıp kapanma sesiyle büyük hole çıktım.

"Umut?"

"Günaydın arkadaşım."dedi gülümseyerek.

"Hayırlı sabahlar. Ben seni uyuyor sanıyordum. Ne ara çıktın?"

"Aaa! Olur mu hiç öyle şey? Biz bugünden itibaren arkadaş olmuşuz. Uyur muyum hiç?"

La havle vela kuvvete! Taktı şu arkadaşlık meselesine!

"Hem poğaça, simit falan da aldım sıcak sıcak."

"İyi halt etmişsin! Seni hantal! Ben sanki hazırlamamıştım!"diye kendi kendime söylendim mutfağa geçerken.

"Seni duydum!"

***

Okula gitmek için arabama binip anahtarı yerine soktum. Tam çalıştıracaktım ki Umut arabanın kapısını açınca inip ne olduğunu sordum.

"Ne oldu?"

"Telefonunu ver."

"Ne?"

"Telefon Mucize!"

Telefonu verdikten sonra birkaç bir şeyle uğraşıp geri verdi.

"Bu benim telefon numaram arkadaşım bak?"

"En iyi arkadaşım." diye kaydetmişti kendini. La havle vela kuvvete!

"Ha bu arada seni ben bırakmak istiyorum."

"Af buyur?"

Okulda birlikte görünmeyelim diye bana onca eziyeti çektiren adam şimdi karşıma geçmiş, 'seni ben bırakacağım' diyor. Hani bana kalsa hiçbir sorun yok ama ya biri yanlış anlarsa? Eğer Umut izin verseydi ben söylerdim evli olduğumuzu ama istemiyordu, ne yapayım?

"İtiraz etmek yok. Hem ben senin ar-"

"Eğer bir daha arkadaşınım dersen yüzünü patlatırım!"

Dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini zor engelledi. Benimle resmen eğleniyordu bu ya!

***

Sonunda Umut'tan kurtulup kendimi amfiye atabilmiştim. Allah'ım o neydi öyle ya? Her hatırladığımda tepem atıyordu. Onun arabasıyla gittiğime bin pişman olmuştum.

"Arkadaşım eş, arkadaşım eş, arkadaşım eşeeek!!!"

Yol boyunca bu şarkıyı açıp eşlik etmişti. Ben ona sinir sinir baktığımda ise bir ara arabayı uygun bir yerde durdurup gülme krizine girmişti.

Evet. Gülüşü benim için çok hoştu, çok tatlıydı. Ona gülmek en yakıştırdığım ifadeydi ama o an çok sinirlenmiştim. Umut peşimi bırakmayacaktı bu arkadaşlık konusunda. Çok abartıyordu.

Yerime oturduğumda Güney'in bana ters ters baktığını anca fark ettim. Onunla göz göze gelmeme rağmen aynı şekilde bakmaya devam etti.

"Ne oldu Güney? Bir sorun mu var?"

ADI MUCİZE OLSUNWhere stories live. Discover now