~21.Bölüm~

17.6K 1.1K 320
                                    

Ağaçlar, evler, insanlar, dükkanlar hızlı hızlı önümden geçerken dünyaya dışarıdan bihaber bakıyor gibiydim.

Sanırım hâlâ şoktaydım. Ya da hâlâ rüyada olup olmadığımı ayırt etmeye çalışıyordum.

İkimizden de çıt çıkmıyordu dakikalardır arabada. Umut direksiyona odaklanmış durumdaydı. Kaşları çatıktı. Aynı zamanda derin düşüncelere dalmış gibiydi sanki. Benim de ondan farklı kalır bir yanım yoktu. Hâlâ olanlara inanamıyordum.

Umut son cümlesi ile hepimizin beynini yakıp yıkarken elimden tuttuğu gibi dışarı çıkarmıştı. Giderken beni en çok endişelendiren şey Güney'in yüz ifadesi olmuştu. Öylece donmuş gibiydi en son gördüğümde. O benden hatta hepimizinden daha çok şaşırmıştı. En çok yıkılan da oydu şüphesiz. Sonra da Umut beni arabaya bindirmiş ve eve doğru yol almaya başlamıştık.

İçten içe hâlâ Güney için endişelenirken benliğimi kavuran bir sürü soruyla savaşıyordum. O sorular ise ısrarla Umut'a sorulmayı bekliyordu fakat bir türlü ağzımı açmaya cesaret edemiyordum. Ne yapmalıydım?

Tamam! Konuşacağım! Şimdi yapacağım! Yapıyorum... Yapıyorum...

"Ne yapıyorsun sen!"

"Ne? Nasıl yani?"

Umut bana tuhaf bir bakış atıp "Bilmem. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıp duruyorsun."dedi.

"Ben mi? Yok şey... Aslında ben sana bir- Ayyy!!! Umut yavaş!"

Az daha kırmızı ışıkta geçip yaşlı teyzeyi dümdüz edecektik. Rabb'im korudu. Elhamdülillah! Yüreğim ağzımdan çıkacaktı neredeyse.

"Umut aklın nerede senin Allah aşkına! Allah korusun, az daha çok kötü bir kaza yaşanabilirdi!"

Umut arabayı durdurup oflayarak başını arkasındaki koltuğa yasladı.

"Sen iyi misin?"diye sordum elimi uzatmaya cesaret etmeksizin. Aslında en çok ona bir şey olacak diye korkmuştum.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Ne zamandan beri tanışıyorsunuz?"dedi sorumu es geçerek.

"Kiminle?"

"Güney'le!"

"Şey... Neden sordun?"

"Mucize! Cevap!"deyip sertçe bana döndü. Korkudan yutkunduğumu hissettim. Niye birdenbire sinirlenmişti ki?

"Şey... Geçen seneden beri."dedim bakışlarımı kaçırarak. Başını arkaya yaslayıp bana böyle derin bakarken gözlerine bakacak cesareti bulamadım. Çok güzel bakıyordu. Doğrusu bugün hiçbir şeye cesaretim yoktu aslında.

"Şu hale bak ya! Yanında durmasak kapıp götürecek kızı!"diye kendi kendine söylendiğini duydum.

Hâlâ korkuyordum ama sormayı çok istiyordum ancak Umut epey sinirli görünüyordu. Ya bana patlarsa?

Hadi Mucize, sor! Bunu yapabilirsin! Hadi kızım!

"Umut?"diye yine kedi miyavlaması gibi çıktı sesim.

"Efendim?"dedi o da sakince. Biraz olsun sakinleşmesine sevinmiştim.

"Şey... Sana bir şey sorsam... Acaba, yani eğer kızmazsan?"

"Sor Mucize."

"Neden yaptın bunu?"

"Neyi?"

"Yani hani dedin ya eş, balo, karım falan diye?"

"Ha o mu?"

"Hı hı..."

Aniden dibimde belirmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.

ADI MUCİZE OLSUNWhere stories live. Discover now