~28.Bölüm~

15.3K 1K 117
                                    

"Allah kahretsin! Ne *** yaptığını zannediyorsun sen Mucize! Yaptığını beğendin mi!"diye bağırdı.

"Umut ben özür dilerim. İstemeden oldu."

"Dileme! O lanet özrü dileme! Sen özür dileyince geri gelecek mi bunca emek taşıyan proje ha!"dedi ve benim yüzümden kahveye boyanan projesini sinirle toplayıp elinde top haline getirdi ve önüme attı.

"Sırf sen aptalca davrandığın için emeğim çöp oldu. Mutlu musun!"dedi ve top yumağı haline gelmiş kağıdı gösterdi. "Şımarık bir kız çocuğu gibi davranmaktan vazgeç tamam mı! Hayal dünyasından çık! Gerçekten bazen tahammül edemiyorum sana! Allah kahretsin!"dedi ve oradaki bir sehpayı sinirle tekmeleyip ardına bakmadan gitti. Kapıyı da çarpınca yerimden sıçradım.

Beni arkasında bırakıp öylece gitti...

Hiç olmadığı kadar kötü hissetmiş, korkmuş ve utanmıştım hatta yerin dibine girip bir daha hiç çıkmamayı dilemiştim ama en önemlisi, hiç bu kadar kalbim kırılmamıştı. Kalbimi hissetmiyordum. Bu kadar mı kırılmıştı? O yüzden mi elim bu kadar titriyordu? Hiç bu kadar incindiğimi hatırlamıyordum...

O ise beni ardında paramparça bırakıp gitti sadece...

***

Sen olmadan karşımda, kuru laflar edemem.
Aşka sevda koymadan, tek başıma gidemem.
Acıyan yüreğinle, taşan gönül istemem.
Birkaç damla gözyaşı, sessiz döker giderim...

Sevda güneşi aşkı, doğdu senin gözüne.
Ruhumdaki alevi, vurdu tenin özüne.
Bağladın sen biliyom, yârin gitmiş izine.
Birkaç damla gözyaşı, sessiz döker giderim...

Saatlerdir ağlıyordum. Hem de hiç durmadan... Tıpkı şairin dediği gibi. Tam beni anlatıyordu sanki. Kim derdi ki aşk acısından ve kalp kırıklığından şiir ezberleyeceğimi?

Öylesine bir hale girmiştim ki gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Bırak gözyaşını, hıçkırıklarım bile bir türlü durmuyordu.

Bilerek, isteyerek yapmamıştım. Yanlışlıkla olmuştu. Haftalardır üzerinde çalıştığını bilmeme rağmen projesini mahveder miydim hiç? Sadece konuşmak ve dinlenilmek istemiştim. O kadar...

Umut'u hiç bu kadar sinirli ve kırıcı bir halde görmemiştim. Sanki bir yabancıya bakar gibi davranmıştı bana. Buydu ya en çok canımı yakan... Gözyaşlarımı dindirmeyen...

Sözleri, bağırışı ve en önemlisi gözlerindeki o öfke tomurcukları kalbimi hiç olmadığı kadar darmadağın etmişti.

Eskiden olsa daha yeni yeni tanıştığımız için tartışsak da sadece ağlar geçerdim ama şimdi onu bu kadar severken bana böyle davranması canımı çok yakmıştı. Tamam, belki hak etmiştim. Onca emeği benim yüzümden heba olmuştu ama isteyerek olmamıştı. Kötü bir niyetim yoktu.

Kafamdan aşağı kayan yorganımı el yordamıyla yatak başlığına kadar çektim. Zira saatlerdir buğulu duran gözümden dolayı hiçbir yeri göremiyordum. Öyle ki yastığım sırılsıklam olmuştu. Yanaklarımı belli aralıklarla silsem de yine ıslanıyordu.

O gittikten sonra gözyaşları içinde etrafı toparlamış, öyle odama geçmiştim. Projesi olan kağıdı ise kuruması için boş olan bir odaya, kaloriferin altına sermiştim. Gerçi kurusa ne işe yarayacaktı? Kahve lekesiydi bu. Çamaşırlarda bile zor çıkan bir leke kağıttan çıkar mıydı?

Hıçkırık seslerimden başka hiçbir ses olmayan evde merdivenlerden yukarı çıkan ayak seslerini duyunca dikkat kesildim. Zira biliyordum, Umut'un ayak sesleriydi bunlar. Elimle ağzımı kapatıp sessiz olmaya çalıştım. Ben sessiz olmaya çalıştıkça ayak sesleri artıyordu.

ADI MUCİZE OLSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin