7. Bölüm "PARTİ"

23.9K 997 22
                                    

Merdivenlerden aşağıya inerken bir anda tökezledim. Az daha yeri öpecektim. Birden karnımın acıktığını fark edince mutfağa yöneldim. Bu nasıl evdi ya böyle?? Yiyecek hiç bir şey yoktu. En azından benim yiyebileceğim. Üzüntüyle dolabı kapattım ve içeriye geçtim.
"Hazır mısın?"
Arkamı döndüğümde gereğinden fazla şık görünen patronumla karşılaştım.
"Evet."
Gözleri üzerimdeydi.
"Yakışmış."
Gülümseyerek karşılık verdim. Arabayla giderken yolun kenarındaki dükkana gözüm takıldı.
"DUR!"
Korkuyla yerinden zıplayan patronum anlamamış gibi gözlerime baktı.
"ARABAYI DURDUR!"
Aniden arabayı kenara çekti.
"Ne?!"
"Hemen geliyorum." dedim ve elbisemi toplayarak arabadan indim.

*

"Gerçekten bunun için miydi Çağla? Cidden mi?"
Mahçupça kafamı salladım. "Canım çekti."
Elimdeki diğer çikolata ve kahveyi Burak'a uzattım.
"Ben böyle şeyler yemem."
Israrla uzattım "Hadi ama buranın kahvesi mükemmeldir. Özel malzemelerle yapıyorlar çikolata da sütlü, eminim seveceksin."
Derin bir nefes aldı ve elimdekileri aldı. Tadına bakınca merakla tepkisini bekledim.
"Normalde hiç bir kuvvet bunları yediremezdi biliyorsun değil mi?"
Başımı sallayarak güldüm.
"Salon buraya yakın yürüyelim mi?"
Ayağımda ki topuklulara baktım. Gülerek baktığım yere baktı.
"Böyle bir tarzın yok değil mi?"
"Evet, spor ayakkabı tercih ederim."
Yüzüme baktı ve koluna girmem için dirseğini uzattı. Dudağımın kenarını dişleyerek narince koluna girdim. Sahil kenarında yürüyerek salona geldik. Herkes buradaydı, şık kıyafetlerle mükemmel bir ortam yaratıyorlardı. Masalara boydan boya alkol şişeleri, kadehler ve atıştırmalılar dizilmişti.
MAKARON MUYDU ONLAR?? Burak baktığım yere baktı. Kahkaha attım ve kolundan çıkıp masaya ilerledim. Renkli makaronlardan bir kaç tanesini mideme indirdim.
"Bayan obur da buradaymış."
Yüzümü kaldırdım Meltem ve bir kaç arkadaşım bana gülerek bakıyorlardı.
"Napayım dayanamadım. Tatlıya zaafım var."
diyerek güldüm.
"Çağla, yakıyorsun kızım."
"Ya teşekkür ederim. Sende çok güzelsin mavi seni açmış.."
Geceye kadar güldük eğlendik. Konuşma fasılına gelince Burak sahneye çıkıp uzun ve anlamlı bir konuşma yaptı. Cümlenin sonunda da beni ekledi.
"Patlayacağını düşündüğümüz sloganın yaratıcısı asistanım Çağlaya teşekkür ederiz. Çizimlerinde harika olduğun kadar yaratıcı fikirlerinin olması.. FABURA ailesinin bir üyesi olduğun için şanslıyız." diyerek insanlara adımı duyurmuştu. Utangaç bir gülümseme ile karşılık verdim.
Meltem boynuma atladı "İŞTE BENİM KIZIM BEE!"
Aras DJ'i kovup yerine geçti ve hareketli şeyler çalmaya başladı. Meltemle pistin tozunu attırdık. Öykünün de bakışlarını üzerimde hissediyordum.
Meltem'in kulağına eğilerek "Ben biraz yürüyüşe çıkıyorum." dedim.
"Tamam. Benim de gelmemi ister misin?"
"Gerek yok sen takıl."
Gülümseyerek başını salladı. Salondan dışarı çıktım. Karşıya geçerek sahile indim. Ayakkabılarımı elime aldım, çıplak ayaklarımla kuma bastım. Bir müddet kumda yürüdüm. Sonra yaşlı bir amca dikkatimi çekti. Yalnız oturuyordu. Yanına ilerledim. Tatlı bir sesle
"Oturabilir miyim?" dedim.
Eliyle karşısına oturmam için buyur etti.
Baştan ayağa beni süzdü. "Hangi rüzgarlar attı seni bu saatte buralara?"
"Anlamadım?"
"Biri kalbini mi kırdı yoksa?"
"Hayır?"
Üzerimdeki kıyafete bakınca yaşlı amcanın ne demek istediğini anlamıştım.
"Ha sen onu diyorsun.. Kalabalık ortamlar bana göre değil, bunaltıdan geldim." diyerek ellerimi salladım. "Peki ya sen ne yapıyorsun bu saatte yalnız başına burda?"
Derin bir nefes aldı ve uzaklara bakarak başını denize çevirdi. "Aşka inanır mısın kızım?"
Beklenmedik soru karşısında biraz düşündüm "Hayır."
Başını sallayarak bekledi. "Bende inanmazdım."
"Ama şu an inanıyorsun?"
"Aşk.. biri için yanıp kavrulmaktır, ateşin içine atlamaktır belki de kızım."
"Biri için neden kendinizi ateşe atasınız ki?"
"Sevgi... gerçek sevgi."
"Siz.."
"Evet evladım. Yıllarca bekledim, hâla da bekliyorum. İçimdeki ateş söner belki diye de denizde arıyorum çareyi.."
Bakışlarını bana çevirdi ve arkamda bir yere baktı. Gülümsedi "Yakındır." dedi.
"Ne yakındır?"
"Çare denizde değil kızım, çare seni ateşe sürükleyende unutma." dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Baktığı yere bakışlarımı çevirdim. Burak mıydı o? Elinde bir şeylerle buraya geliyordu hemde hızlı adımlarla.
"AL ŞUNU... ELİM YANDI HADİİ!"
"Bu ne?"
"Neye benziyor?? Sıcak çikolata."
Diğer elinde de makaron kutusu vardı.
"Benim için mi bunlar?"
"Borcumu ödemem gerektiğini düşündüm." dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.
"Borcun yok ki. Karşılığını gerektirecek bir durum yok."
"Mutlu olursun diye düşünmüştüm."
Makaronları tek tek mideme indirirken kısık bir sesle bana güldüğünü duydum.
"Yemelisin."
"Ben böyle..."
"Sen böyle şeyleri yemezsin."
"Aynen öyle."
Elimdeki makarona baktım. Hızla Burak'ın ağzına tıkıştırdım. Biraz direndikten sonra pes ederek yedi.
"Bu kadar disiplinli olmak zorunda değilsin."
"Başarı bunu gerektirir."
"Mutlu değilsin."
"Bunu bilemezsin."
"Hayır. Biliyorum. Mutlu değilsin Burak."
Sadece yüzüme bakıyordu. Elimdekileri yere bıraktım ve ayağa kalkıp elimi uzattım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Dans edelim mi?"
"Çağla.."
"Hadiii"
Elini yakalayıp denize doğru çekiştirdim. Gülümseyerek yavaşça sallanmaya başladık.
Gülerek "Bu çok saçma." dedi.
Uzaklaştım, elinden tutup etrafında döndürdüm. Deniz'in dalgası elbisemin aşağı kısımlarını ıslatmıştı. Ayaklarımız suyun içindeydi artık. Gülümsemesi soldu. Gözlerime baktı.
"Herkesten farklısın. Bu sosyeteye ait değilsin."
Başımı sallayarak onayladım. "Sadece işimi yapıyorum. O sosyetenin içinde mutlu olamam. Kendim olmayı seviyorum." dedim.
Yüzüme gelen bir tutam saçımı kulağımın arkasına attı.
"Mutluluğu uzakta arama Burak."
Gözlerini ayırmadan gülümsedi. "Beni mutlu eden şeyleri yavaş yavaş keşfediyorum." dedi.
"Üşümüşsün, gidelim mi?" dedi.
"Evet."

Eve geldiğimde Burcu çoktan uyumuştu apar topar yerinden kaldırdım ve günün özetini geçtim. Uykusundan uyandırdığım için yarım saat mızılandıktan sonra anlattıklarımın şokunu geçirdi. 
"O zaman yarın başarını kutluyoruz itiraz istemiyorum."
"Burcu senin kutlamalarının sonunda ya karakolluk oluyoruz ya da kafayı bulup yine karakolluk oluyoruz."
"Ya hayııır, bu sefer olmayız. Noluuur!"
"Of Burcu of!"
"Canım arkadaşım benim." diyerek üzerime atladı.
"Bir şartım var ama."
Gözlerini kocaman açıp bekledi
"Kıyafetler senden. Nereye gideceğimizi söylemiyorsun sonra uygun giyinmediğimde de kızıyorsun." diyerek dudağımı büzdüm.
"Tamam vallaha ben halledicem."
"İş çıkışı kafeye geliyorum o zaman?"
"Aynenn."

Yeni AsistanWhere stories live. Discover now