19. Bölüm "Görüşme"

16.6K 730 29
                                    


Burak'ın da yatırımcı olmasından inanılmaz rahatsız olmuştum. Burak'la beraber konuşmadan masaya doğru ilerledik. Bizi gören sarışın uzun saçlı güzel kadın gözlüğünü masaya bırakıp ayağa kalkarak bizi karşıladı.
"Hoşgeldin Çağla, daha önce tanışmıştık." diyerek gülümsedi, sandalyeyi işaret ederek.
Burak'a elini uzatarak "Asistanımla görüşmüştünüz. Yanılmıyorsam Burak Baysal."
dedi ateşli bakışlar atarak. Burak Baysal'ı gören hangi kadın etkilenmezdi ki... "Ben Avukat İlayda Bulut. Çağla ile çoktan tanışmışsınız bile."
Burak bana bakıp gülümseyerek "Çoktandır tanışıyoruz. Şirket kurucusunun çağla olduğunu öğrenmek beni bir hayli memnun etti."
İlayda hızlıca tekrar yerine geçip yanına, benim karşıma Burak'ın oturması için eliyle işaret etti. "Buyrun lütfen." dedi gülümseyerek.
Gözlerimi devirip bakışlarımı başka yerlere çevirdim. Bana neydi ki? Tekrar İlaydaya bakarak "Son yatırımcı kim?" diyerek sordum.
Gerilerek çıkarttığı kare çerçeveli büyük gözlüklerini takarak "Çağla son yıllarda yaşadığın olayları biliyorum lakin senin için en büyük yatırımı o yaptığı için..."
Burak İlaydanın Lafını keserek "Kuzey mi?" dedi düz bir sesle.
"E..evet. Ama hemen yargılamayınız..."
"Katiyen olmaz!" diye çıkıştı Burak.
Burak'ın bu fevri hareketine hem şaşırmış hem de sinirlenmiştim.
"Burak bey! Burda son sözü söyleyecek kişinin ben olduğumu düşünüyorum."
"Yatırımcı olduğumu unutmayın Çağla hanım." 'Hanım' kelimesine vurgu yaparak net bir şekilde konuştu.
"Sizin kararınız."
İlayda tekrar devam etti. "Çağla, Kuzey dışında kimse böyle büyük bir mevla teklif etmedi. Israrla yatırımcı olmak istediğini, en ufak sorunları bile halledeceğini söyledi. Tabii yine son karar senin."
Kuzeyle muhattap dahi olmak istemiyordum ama en çok istediğim şeyi, hayallerimi vaat ediyordu bana. Burak'la göz göze geldik, onaylamazca başını salladı. O sırada yanımdaki sandalye çekildi ve Kuzey oturdu. Simsiyah smokini ve parlayan gözleri ile direkt gözlerimin içine bakıyordu. "Merhaba Çağla." dedi. Başımı hafifçe sallayarak karşılık verdim. Başını Burak'a çevirdi. Masadaki gerginlik resmen elle tutulur gibiydi. "Uzun zaman oldu eski dostum.." dedi. Burak buz gibi gözlerini kuzeyden ayırmıyordu. Bu bakışları en son kendi üzerimde hissettiğim zaman nefes alamadığımı hatırlamıştım.
"İlaydaydı öyle değil mi?" dedi.
"Evet." dedi İlayda.
Bir süre İlayda ve Kuzey boş muhabbet etti. Kahvelerimiz geldiğinde iş konuşmaya başlamıştık nihayet...
Burak konuşmaya hiç bir şekilde dahil olmuyordu. Ona yönlendirilen sorulara kısa kısa cevap verip bakışlarını kahvesine çeviriyordu. Bunun aksine kuzeyin keyfine diyecek yoktu...
Bütün detayları konuştuktan sonra daha detaylı düşünmek için iki gün müsade etmeleri için izin istemiştim.
"Anlayışınız için teşekkür ederim." dedim. İlayda notlarını aldıktan sonra eşyalarını eline aldı ve ayağa kalktı. Hepimizle tekrar tokalaşırken"Hepinizle tanışmak benim için bir onur. Kendin için doğru bir karar vereceğini düşünüyorum çağla, ayrıca şirketi kurma fikrin netleşirse markanın avukatı olmak isterim." dedi gülümseyerek. "Hoşçakalın." dedi ve uzaklaştı. Kuzeyin telefonunun çalması ile toplantıya gitmek için yanımızdan kalktı. Burak'la baş başa kalmıştık. Çantamı alıp gitmek için kalktım. Masanın yanından geçip koridora yöneldim. Burak ayağa kalkıp bileğimden yakaladı. "Biraz daha kal." dedi.
"Üzgünüm." dedim. Başını sallayarak nazikçe bileğimi bıraktı. Gözlerimi kaçırarak koşar adımlarla kendimi dışarı attım. Dışarda rüzgar esiyordu. Burnuma kokan hafif nemli toprak kokusu yağmurun müjdeleyicisiydi. Umursamadan yürüdüm. Düşüncelerimi dağıtmak için Kulaklığımı takıp sadece yürüdüm. Yol uzun olduğu için yağmura yakalanmıştım, yakalanacağımı da bilerek yürümeye karar vermiştim zaten...
Her yağmur yağdığında Burak'la son konuşmamız aklıma geliyordu. Sadece bunla kalsa iyiydi. Bütün güzel ve kötü her anılarımız... Bugün gözlerindeki o bakışları tekrar görmüştüm. Sanki biraz da çaresizlik de vardı ek olarak. O bakışlar beni gerçekten çok sarsmıştı. Islak yere oturarak kendimi tutmayaya karar vermiştim. Kimsenin olmadığı yolun kenarında hüngür hüngür ağladım. Biraz sakinleşince yüzümü gökyüzüne kaldırıp bulutlara baktım.
Eve geçince kendimi banyoya atıp güzelce yıkandıktan sonra balkona geçtim. Burcu yanıma gelip sessizce oturdu. Bir süre öylece oturduk.
"Hâla çok seviyorsun." dedi.
Yorgun gözlerimi Burcu'ya çevirdim. "Ne?"
"Burak'ı hâla eskisi kadar çok seviyorsun Çağla. İnkar etsen de öyle. Kendini kandıramazsın."
"Nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri?"
"Seni yıllardır tanıyorum Çağla. Tek kardeşim sensin. Kendimden çok tanıyorum seni. Her hava karardığında ve yağmur yağdığında ağladığını, gök gürüldediğinde korktuğunu, yağmurlu gecelerde uykunun arasında onun adını sayıkladığını biliyorum. Kabuslar görerek uyandığını biliyorum." dedi acı dolu gözlerini çevirerek.
"Nerden biliyorsun?"
"Annen endişelendiği için durumunu fark ettikten sonra nerdeyse her gece konuştuk. Her şeyden haberim var."
Sustum, sessizce dışarıya baktım. Acaba daha bilmediğim neler vardı?
"Sevgim hiç bir şey değiştiremez Burcu. Geçmişi değiştiremez, kabuslarımı değiştiremez, onu her gördüğümde kalbimin sıkışmasını değiştiremez. Ben çok yorgunum, kalbim çok yorgun."
Hiç bir şey demeden dinliyordu. Bugün olanları da anlattığımda sadece dinledi.
"Sence ne yapmalıyım?" dedim.
"Kalbinin sesini dinle Çağla'm."
Geç vakte kadar balkonda oturduktan sonra Burcu yatmam için içeriye götürdü.
"Dinlen biraz.. yarın kafeye gidelim mi?" diye sordu gülümseyerek.
"Olur." dedim hafifçe tebessüm ederek.
Kafamı yastığa koyduğumda Burcu ışığı kapattı, kapıyı da kapatarak içeri geçti.
'Kalbinin sesini dinle' kalbimde o varken ne yapacaktım peki?
Yana doğru dönerek gözlerimi kapattım, kulaklığımı takıp biraz müzik dinledim. Tam uykuya dalacakken yanımda birden bir sıcaklık hissettim, sanki yanımda cayır cayır yanan bir kalorifer vardı. İyice mayışmıştım aniden birinin bana baktığını hissedince gözlerim açtım. Sokak lambasının ışığı yüzüne vuruyordu. Burak bana bakıyordu. Korkuyla yerimden sıçradım. Yatağın içinde köşeye oturdum. Gözlerim yanıyordu, göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Hafifçe fısıldadım "Rüya görüyorsun çağla, yine.. kendine gel."
Karşılık olarak elini uzattı. Gözyaşlarıma uzanarak eliyle sildi. O da yutkunarak fısıldadı "Ağlama."
"Sen gerçek değilsin."
"Rüyada olsan hissedebilir misin beni?"
Burnumu çekerek bol boş baktım. Gerçekti. Kulaklığımı çıkarıp kenara fırlattım. Elini hızla ittim. "Ne istiyorsun? Ne arıyorsun burda? Nası geldin? Yerimi nerden biliyorsun?"
Tek bir kelime söyledi. "Reddet."
Boş gözlerle bakmaya devam ettiğimde konuşmaya devam etti. "Ne istersen yaparım."
Acıyla gülümsedi, arkasını döndü ve balkondan atladı. Yatakta kalakalmıştım. Hızla kalkıp kendimi balkona attım. Yoktu. Gitmişti.
Gözlerimden süzülen göz yaşlarım ve ben odamda baş başa kalmıştık.

Yeni AsistanWhere stories live. Discover now