14. Bölüm "HAYAT ARKADAŞI?"

19.3K 831 41
                                    

Saat epey geç olmuştu. İnsanlar işlerini bırakıp dinlenme fasılında geçmişti bile. Kimileri otel odalarına çekilmiş kimileri de eğlence peşindeydi. Aras tam bir eğlence adamıydı gerçekten. İşten bunalıp denize giderken yanında insanları da işlerinin başından kaldırıp götürmüştü, Öykü bile bunalıp peşinden gitmişti. Cüneyt ve benim dışımdaki herkes eğlenmeye, kafasını dağıtmaya gitmişti; bir de o vardı. Çizimimi alıp hiç bir şey söylemeden yanına oturdum. Kaşlarını çatmış bir şekilde çizimiyle uğraşıyordu. Geldiğimi bile fark etmemiş olabilirdi. Elimi çeneme koyup yaptığı çizimi izledim. Çok güzel çiziyordu. Narin, zarif ve ince hareketlerle kalem kağıdın üzerinde dans ediyordu. Elindeki kalemi alırken hafifçe elim eline değdiğinde varlığımı nihayet fark etmişti. Dalgın dalgın gözüme baktı. Kalemi masaya bırakıp bana bakan gözlerine baktım. Buz gibi gözleri ve hissiz bir şekilde "Çağla O ihaleyi kazanamazsam.."
"Kötü düşünme. Hem sen çok başarılı bir tasarımcısın Burak, bunu herkes biliyor."
Hiç bir şey söylemeden kalemi eline almaya yeltenip tekrar vazgeçti.
"Sen neden onlarla eğlenmiyorsun?" diye meraklı ama boş gözlerle sordu.
"Seni böyle görünce pek eğlenmek içimden gelmedi açıkcası hem.. ben yüzme bilmiyorum." diyerek omuz silktim.
Başını sallayarak arkasına yaslandı. Elindeki alkolü son damlasına kadar içip yere attı. Yerlere bir şeyler atacak kadar düşüncesiz bir adam değildi ama şu an ne yaptığının farkında mı acaba? diye kendime sormuştum.
"Tek sorun şirket değil değil mi?"
Çenesini kasıldı. Evet, başka bir şey vardı. Dişlerini gıcırdattı, ayağa kalkıp sahile doğru yürüme başladı. Suyun kumsala vurduğu yere kadar yürüyüp ellerini ceplerine koydu. Yanına gitmek için Ayağa kalktım ama kalktığım gibi geri oturdum. Öykü Burak'ı görür görmez hemen dibinde bitti. Koluna yapışıp peşinden sürükledi. Burak da hiç itiraz etmeden tebessüm ederek onun peşine takılmıştı. Onlar giderken öykü sinsi sinsi bakıp aşağılayıcı bir şekilde gülümsemeyi de unutmamıştı tabi ki!Bu adamın sorunu neydi? Bir öyle bir böyle davranıyordu! Dedikleri ile yaptıkları birbirine uymuyordu. Yeterdi bu kadar ama! Günlerdir uslu kız gibi davranmaktan da sıkılmıştım zaten. Salak olan sensin çağla aranızda hiç bir şey yok! Ne bu şimdi bir de kıskanıyor musun yani?! Yok daha neler..

"Arkadaşlar o çizim olmuş mu sizce? Cenk koleksiyon dosyaladı nerde? Bahar topuk olmamış!"
Burak bir yandan çizim yaparken bir yandan da herkesle ilgilenmeye çalışıyor bazen de azarlıyordu.
"Ceren! Müşterilerle ilgilendin mi?"
"Evet Burak!"
"Yarına kadar çizimler bitecek! Anlaşıldı mı millet?!"
"Evet Burak bey!"
"Çağla?"
"Efendim Burak bey?"
"Kahve getirir misin lütfen?"
"Tabi.."
Yerimden kalkıp bir filtre kahve alıp masaya geri döndüm. Gözlerini gözlerimden ayırmadan elimden kahveyi alırken elime dokunup geri çekti. Gözlerimi kırpıştırarak gözlerimi kaçırdım. Akşama kadar çizimler, dosyalar ve bir sürü işle uğraşmıştık. Herkes odalarına çekilmeye başlayınca bende yerimden kalktım.
"İyi geceler."
Burak başını kaldırıp baktı. "Bende seninle geleyim.." dedi. Çizimleri Ceren'e bırakıp peşime takıldı. Sessiz, loş yolda yürürken
"Bugün yanımda olmasaydın hiç bir şey yapamazdım belki de. Teşekkür ederim." dedi minnet dolu bir sesle. Önüme geçip kollarımdan tutarak durdurdu. "Çağla?"
"Evet?"
"Aramızda hiç bir şey yokken seni öpmem yanlıştı özür dilerim bunun için senden. İstediğini yapabilirsin bundan sonra böyle bir şey yaşanmayacak seni temin ederim."
Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Bu adam gerçekten anlatıldığı gibi psikopattı! Kullanılmış hissediyordum resmen!
"Haklısın, aramızdaki ilişki patron ve çalışan olarak kalmalı."
Onaylayarak başını salladı. "İyi geceler Çağla."
"Size de."
Arkamı dönüp hızla odama yürüdüm, kapıyı sertçe çarptım. Üzerimi çıkarıp buz gibi suyun altına girdim. Artık yeterdi bu kadar. Bir an çalışanı gibi davranırken bir anda beni seviyormuş gibi davranamazdı. Bunu bana yapmaya hakkı yoktu. Üzerime beyaz kısa pijamamı geçirip yatağıma girdim. Elime kitabımı alıp son ses şarkıyı da açarak kulaklarıma zulm etmiştim. Kitabı açar açmaz karşıma çıkan cümle; Aşk; içi ateş dışı buz, girer yanarsın, çıkar donarsın, düşte gör, ateş mi yakar seni, sen mi ateşi yakarsın.
Kitabı hışımla kapatıp kenara fırlattım. Yerimden kalkıp kapının önüne geçtim, derin bir nefes alıp kapıyı açarak dışarı çıktım. Ne istediğimi biliyor muydum? Bu sefer evet!Ayaklarımın götürdüğü yere Burak'ın odasına yürüdüm. Kapıya vurdum. Açılmadı, tekrar vurdum ve yine açılmadı. Tam yumruğumla vuracakken kapıyı Burak yarı çıplak bir şekilde açtı. Meraklı ve kuşkulu donuk gözleriyle bana bakıyordu.
"Çağla? Bir şey mi oldu??"
Konuşmadan sadece gözlerine bakıyordum. Tekrar konuşmaya yeltendiğinde uzanarak dudağımı dudaklarına serçe bastırdım. Bir eli belimdeyken diğerini boynuma koyarak kendine yasladı. Hafifçe çekildim "Ben seninle sadece iş arkadaşı olmak istemiyorum." derken dudaklarım hala dudaklarına değiyordu. Gözlerini açıp baktı. Çapkınca sırıtırken "Hayat arkadaşım olur musun?" dedi.

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
Herkese merhaba😇 Bölüm biraz geç geldi herkesten özür diliyorum 🙏🏻
Elimden geldiğince en güzel şekilde yazmaya, planlamaya çalışıyorum ve bu da biraz vakit alabiliyor bazen, anlayışınız için teşekkür ederim 😊
Umarım bölümü beğenirsiniz, şu an her şey olumlu gidiyor gibi sizce de öyle değil mi?😅 Bakalım karakterlerimizin başına neler gelecek...
Yorum ve oy vermeyi unutmayalııım
❤️❤️❤️

Yeni AsistanWhere stories live. Discover now