13. Bölüm "TELAŞ"

20.3K 889 27
                                    

Sabah erkenden kalkıp güzel bir duş almıştım. Islak saçlarımı kurutup tost şeklini verdim, üzerimi giyinmek için valizimi açtım. Burcuyla beraber çok önceden beğenerek erkek reyonundan aldığımız büyük beden bir tişörtü çıkarıp altına da siyah bir şort giyip terliklerimi giydim. Şort tişörtün uzunluğundan görünmüyordu. Tişörtü göbeğimin üzerinde bağlayıp aynaya baktım, evet şimdi olmuştu. Perdeleri açıp Meltem'in gözüne gözüne güneş ışığının vurmasını sağladım.
Uykulu bir sesle yastığı yüzüne bastırdı "Kör oldum!"
"Kalk hadi kahvaltıyı kaçıracağız!"
Yemeği duyar duymaz yerinden fırladı. "YEMEK!"
"Evett!" diyerek güldüm.
Üzerini bir yandan banyoda değiştirirken bir yandan da bana laf atıyordu. "Ee nasıldı gecen?"
"Normal?"
"Burak'ı kapının önünde gördüm." dedi imalı imalı.
"Meltem geç kalıyoruz." diyerek konuyu kapatmaya çalıştım.
"Anlaşıldıııı!" dedi sinsi sinsi gülerek.
Banyodan çıkıp yanıma geldiğinde gülmemek için kastığı yüzüne baktım. Kıyafetlerini yerleştirip bir elini beline koyarak bana baktı. Bekledi, bekledi.. Daha fazla dayanamayarak bir anda ağzımdan kaçırdım. "Beni öptü!"
Meltem elini ağzına kapatarak çığlık attı "NE?!"
Elimi ağzındaki elinin üzerine bastırdım. "ŞŞŞ BAĞIRMA! BİRİ DUYACAK!"
"Siz.. yani ikiniz...NE?!"
"Aramızda öyle adı olan bir şey yok olan sadece bu kadarcık."
"Kızım daha ne olsun?! Zaten bakışlarından belliydi!"
"Hı?"
"Sana bakışları işte.." dedi kıvranarak.
"Of Meltem!"
Birbirimizle didişe didişe odadan çıkıp restorana girdik. Gözüm Burak'ı aramıştı ama ortalarda görünmüyordu. Tabağımızı alıp jün ve Ceren'in olduğu, dışarıya açılan sahilin olduğu yere geçip oturduk.
"Günaydın Ceren hanım."
"Günaydın Çağla."
Bir yandan kahvaltımızı yaparken bir yandan da iş konuşuyorduk.
"Burak bey çok güzel çizimler bekliyor ikinizden de. En çok da ikinizden yüzünü kara çıkarmazsınız umarım." dedi bilmiş bilmiş.
Jün saçını geri atarak ukala ukala "Çağla'yla biz mükemmel bir ikiliyiz, çizimlerimiz de bizim gibi mükemmel olacak." dedi. Uzattığı yumruğuna gümrüğümü vurarak güldüm.
Ceren göz devirerek elindeki kahvesini alıp masadan kalktı. "Afiyet olsun. Geç kalmayın iş beklemez." dedi. Ne kadar işkolik bir kadındı böyle. Oturduğumuz yerlerden kalkıp çizim yapacağımız yerlere geçtik.
"Jün! Git şemsiye bul gel kafamız ızgara olmasın." diyerek jün'e şemsiyelerin olduğu yeri işaret etti. Bizde Meltem'le çizim için gerekli eşyaları plaj masasının üzerine koyup kendi masamızı hazırladık.
"Meltem ben çizim için eşyalarımı almayı unuttum hızlıca alıp geliyorum."
Odaya koşup eşyalarımı alıp tekrar sahile geçtim. Masamıza geldiğimde kızların hepsinin baktığı yere baktım. Aras Jetski ile dolaşıyordu resmini çekip Burcu'ya atmak için telefonumu çıkardım. Burcuyla uğraşma sırası bendeydi. Kamerayı kaldırdığım an kızların asıl baktığı figürü görür görmez telefonu istem dışı indirdim. Burak denizden çıkmış sahile doğru yürüyordu.
"Oha.."
Meltem çeneme vurarak "Ağzını kapat." dedi.
O an kendime gelerek Meltem'e bi tane patlattım. "Ne alaka ya!"
Burak yerdeki havluyu alıp omzuna koydu ve çalışma masalarının, bizim olduğumuz tarafa doğru yürüdü. Hemen önümden geçerken bana kısa bir anlığına bakıp çapkın bir gülümseme ile kendi masasına ilerledi. Ne yapacaktım ya ben? Hah, evet kataloglar! Gözümü kırpıştırarak masayla ilgilenmeye geri döndüm. Ceren topuklu plaj terlikleri ile ellerini birbirine vurarak insanları yönlendirmeye başlamıştı bile. Leopar desenli güneş gözlüklerini çıkarıp Jün'e bağırmayı da ihmal etmemişti tabi ki.
"Katalogları düzenleyin, en az iki yıl önceki çizilen bütün çizimlere bakın! Benzer bir şey olsun istemiyorum! Fabura fark yaratır unutmayın!! Bu defile çok önemli arkadaşlar, bir çok yatırımcı şu an bizden tarafta eğer omları kaybedersek bir çok ihaleyi de kaybetmiş olacağız. Hataya yer yok!" Bakışlarını Meltem'e çevirdi "Meltem müşterilere, defileye gelenlerin, katılanların isimlerini her şeyini tek tek istiyorum." dedi.
O sırada öykü cadısı plaja giriş yaptı. Üzerindeki şahane plaj elbisesi ile gerçekten çok güzel görünüyordu. Kendi üzerime bakarak göz devirdim. Cilveli bir şekilde gidip Burak'ın dibine oturdu, elindeki içkiyi uzattı. Burak bir şeyler söyleyip gülerek içkiyi alıp yudumladı. Aman ne güzel!
"Çağla! Hey, kime diyorum ben?!"
Kafamı sallayarak Jün'e baktım. "Dalmışım.. ne demiştin?"
Baktığım yere bakıp "Baya baya uzaklara dalmışsın hemde." dedi sonra durup kahkahalar atarak "Oğlum o senin yengen yengen!" diyerek Aşk-ı Memnu'nun repliğini taklit etti. "Hadi görev bizi bekler!" diyerek gaza getirmeye çalıştım. Cüneyt saçını toplayarak eski çizimleri açtı. Tasarımlar tam anlamıyla.. mükemmeldi.
"İşimiz cidden çok zor." dedi.
Kabarık saçlarımı kalemle toplayarak elime yeni bir kalem aldım. "Biz de daha zorunu yaparız o zaman." dedim.
Saatlerce çizim yapmaya çalıştık ama dikkatimi bir türlü kağıda veremiyordum. Öykünün o cırtlak sinir bozucu kahkahası sinirlerimi bozuyordu. Sinirlenerek ayağa kalktım.
"Ben içeri gidiyorum orda devam edeceğim."
Dağılmış saçlarını yana atarak "Bir şey mi oldu?" dedi Meltem.
"Dikkatim dağılıyor biraz.."
"Tamam biz burdayız."
Eşyalarımı alıp arkamı dönüp gittim. Restoranın arka bahçesindeki ağacın gölgesine oturdum. Burası sessiz ve çok güzeldi. Bir süre çizim yaptım yorulunca kenara koyup gözlerimi kapattım.
"Güzel çizim."
Tanımadığım sese doğru dönüp baktım. Uzun boylu sarışın adam yanıma oturdu. "Oturmamda sakınca yoktur umarım?"
"Hayır, yok."
"Bakabilir miyim?" derken çizimime uzandı. Başımı sallayarak onayladım.
"Çok yeteneklisiniz."
"Çağla." diyerek gülümsedim.
"Memnun oldum Çağla. Kuzey ben.."
Telefonum çaldığında mahçupça gülümseyerek bakışlarımı mavi gözlerinden ayırdım.

Jün arıyor..
"Efendim jün?"
"Nerdesin sen?"
"Arka taraftayım? Ne oldu?"
"Yardım lazım gel buraya." Dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

"Benim gitmem gerekiyor, izninizle.." diyerek ayağa kalktım.
"Seninle çizim yapmak isterim, tekrar görüşür müyüz?"
"Siz de mi çiziyorsunuz?"
"Defileye hazırlanıyoruz desem daha doğru olur.." dedi mahçupça gülerek.
"Biz.. bizde öyle." dedim meraklı gözlerimi yüzüne çevirerek.
Şaşırarak "Siz kim?" dedi.
"Fabura."
"Ah! Tahmin etmeliydim.. senin gibi bir yeteneği kaçırsalardı şaşırırdım. Eğer bir gün başka bir yerde çalışmayı düşünürsen seve seve seni bekleyeceğimi bilmeni istiyorum."
"Bu bir iş teklifi mi?"
"Neden olmasın?"
"Şu anlık öyle bir şey düşünmüyorum teklifiniz için teşekkürler, size başarılar dilerim hiç şansınız yok." dedim gülümseyerek.
Kuzey'in gözlerime bakan gözlerinden bakışlarımı çevirip yürümeye başladım. Arkamdan seslendiğinde yürümeye devam ettim.
"Bence seninle tekrar görüşeceğiz Çağla." dedi.

Koşarak masaya eşyalarımı koydum.
Meltem gözlerini dikmiş bana bakıyordu. "Ne bu şiddet bu celal?"
"Geliyorum hemen." diyerek Burak'a bakındım. Hala oturduğu yerde öyküyle gülüşüyordu. Koşarak yanlarına gittim. Aras "Çağla ne bu hal? Soluklan biraz, gel otur" diyerek Burak'ın yanından kalkıp oturmam için yer açtı.
Nefes nefese "Gerek yok, teşekkür ederim." derken ellerimi dizime koydum.
"Kuzey diye birini tanıyor musunuz?" diyerek direkt konuya giriş yaptım bir yandan nefes almaya çalışırken.
Aras Burak'a bakarak "Bizim sarı çiçek mi?"
"Tanıdığım bir kaç tane kuzey var çağla. Tasvir eder misin?" Burak dizindeki kolunu çekerek dikleşti.
"Sarışın, mavi gözlü, 1.90 boylarında sanırsam.."
Sözümü keserek "Kuzey Tekin. Sen nerden tanıyorsun o herifi?" derken kaşlarını çatarak bana bakıyordu.
"Yanıma geldi.."
Ayağa kalkarak üstten bana baktı "Yanına geldi?" dedi gözlerini bölerterek.
"E..evet çizimlerime baktı."
Ellerini ensesine koyup bakışlarını başka yöne çevirdi hafifçe küfretti. Aras yerinden kalkarak
"Bu adam yıllar sonra nerden çıktı bir anda yine?!"
Öykü bacak bacak üstüne atarken "Bütün uğursuzluklar peş peşe geliyor işte ne yaparsın.."
O sarı saçlarından tutup yerlerde sürüklemesini bilirdim de neyse...
"Çizim yapıyordum yanıma geldi ve çizimlerime baktı defileden bahsetti.."
Aras kükreyerek "DEFİLE Mİ?!" dedi.
Burak başını aşağı yukarı salladı, sakin bir sesle "Defileye katılıp ihaleyi almak istiyor. Şirkete çökecek.." Gözlerini kapatıp başını ellerinin arasına koydu.
Öykü nihayet laf sokmayı bırakıp konuya atlamıştı. "En son şirketin %32'sine çöktüğünde 2 yıl uğraştık. O son defileyi kazanmasaydık %50'sini alacaktı. Hala %1'lik kısım onda, değil mi?"
Burak sanki duymamış gibi düşünceli düşünceli "O defileyi almazsak şirketin yarısı gidecek.." dedi.
Aras; "%1'lik kısımı sadece onun, %50'sini nasıl alabilir?"
Burak hepimize tek tek bakarak "Defilenin ne kadar önemli olduğunu şimdi anladınız mı? Bu bir tür kumar oyunu gibi. Çok riskli. O herifin tekrar oyuna gireceğini bilmiyorduk." dedi.
"Ama artık biliyoruz." diyerek omuz silktim "Ayrıca iyi birine benziyor?" diye merakla baktım.
"Yalan ve sahtekarlık yaparak şirkete çöken bir adam ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi biri Çağlacığım." diyerek gülümsedi Aras.
Burak tişörtünü giyip yüzüme bile bakmadan "Çağla Cerenlerin oraya gel benimle, çizimlere başlıyoruz. Aras bütçeyle ilgilen.."
Bir yandan yürürken bir yandan da herkesin ilgilendiği işlere bakıp yüzeysel şeyler söylüyordu. Durum göründüğünden çok daha ciddiydi anlaşılan. Burak'ın gözlerinde belli etmemeye çalıştığı korku ve endişe her şeyi apaçık belli ediyordu.
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Herkese iyi geceler😄 umarım bölümü beğenmişsinizdir... Her yaptığınız yorum ve oylar beni motive ediyor, destek olan herkese çok teşekkür ederim.
Yorum ve oy vermeyi unutmayalım lütfen😊
Kitap hakkında yorum, düşünce ve önerilerinizi bekliyorum😇...

Yeni AsistanWhere stories live. Discover now