17. Bölüm "KARŞILAŞMA"

16.4K 787 110
                                    

2 Yıl Sonra

Ellerimdeki valiz ve çantaları kapının kenarına bırakıp zilden elimi çekmeden ısrarla bastım. Uzun zamandır sesini özlediğim Burcu içerden bağırıp, kendi kendine yakınarak kapıyı açtı. Kapı açılır açılmaz tehdit etmek için salladığı parmağı ile karşılaşmıştım. Burcu gözlerime baktığında donup kalmıştı. Konuşmadan duramayan Burcu susmuş bana bakıyordu sadece.
"Hoş geldin yok mu?" diye kollarımı açtım. Burcu hala salak salak yüzüme bakıyordu. Kendine geldiği an boynuna atlayıverdi.
"KIZIM NERDEN ÇIKTIN SEN?! OF NASIL ÖZLEMİŞİM!"
"Boğulacağım sakin ol." diye gülerken sarılmasına karşılık verdim. "Yeni evin de yakıyor!" dedim lüks daireyi işaret ederek.
Valizleri odaya koyup kendimi koltuğa attım. Burcu elinde kahvelerle ve bir tabak kurabiye ile geldi.
"Sen seversin." dedi tabağı uzatırken. Kurabiyeleri bir yandan mideye indirirken bir yandan da konuşuyorduk.
"Hangi rüzgar attı seni 2 yıl sonra buraya?" dedi. "Geleceğini hiç düşünmüyordum."
"Açıkcası iş için geldim desem doğru olur."
"İş için mi?"
"Evet öyle. Yarın görüşmeye gideceğim."
"Anlamadım. Ne görüşmesi bu?"
"Ortaklık." dedim kararlıca başımı sallarken. "Kendi şirketimi kuruyorum Burcu. Tıpkı senin gibi." dedim göz kırparak. Son 2 yıl içinde mimarlığa tekrar dönme kararı aldıktan sonra eski arkadaş grubu ile büyük bir şirket kurmuşlardı ve gerçekten çok başarılılardı.
"Kızım ne diyorsun?! Bu Harika bir haber! Hadi bunu kutlayalım!"
Gülerek "Hiç değişmemişsin Burcu." dedim. "Çok isterdim ama üzgüm, Meltem'i de görmek istiyorum."
"Doğru ya, şu olaylardan sonra hiç görüşemediniz değil mi?"
Evet! İhanetle ve dolandırıcılıkla suçlanıp aylarca uğraştıktan sonra masum olduğumu kanıtlandığım olaylar!
"Evet." Dedim göz devirerek.
Bir anda yerinden kalkarak "O zaman birlikte Meltem'in yanına gidiyoruz ve onu da alıp akşam eğlenmeye gidiyoruz." dedi.
Gülümsedim işte bu Harika bir fikirdi!

Kıyafetlerimi dolaba yerleştirip kulüp için uygun elbiselerimi yatağa yığdım. Simsiyah özel tasarım bir elbise seçip stilettolarımı da giydim. Kırmızı mat bir ruj sürüp burcunun yanına geçtim.
"Oha! Sen böyle giyinmezdin." dedi merakla bakarak.
"Biraz değişiklik herkese iyi gelebilir." dedim gülerek.
Burcunun arabasını Valeye verdik, şirketin önünde dikiliyorduk. Aylar sonra FABURA'nın önündeydim. Hiç değişmemişti, hala aynı duruyordu. Bu uzun süre içinde çok yıpranmıştım. Kuzey'in yaptığı şey yüzünden insanlar tarafından dışlanmıştım, dostlarım bana sırtını dönmüştü -meltem hariç herkes- şirkette bir gölge gibi dolaşıyordum. Sadece sabahtan akşama kadar oturuyordum.
Burak yüzüme bakmamıştı, evine gelmemem için hizmetli tutmuştu. Ayrılmamıştık ama ortada bir ilişki de kalmamıştı. Beni gördüğü yerde başını eğip başka bir yöne ilerliyordu. Her konuşmaya çalıştığımda iş dışında konuşup konuşmayacağımı sorup, iş dışında olduğunu söylediğimde işim var diyerek uzaklaşıyordu. Gururuma yedirip susmamıştım tabii ki. Aylarca uğraşıp kargo şirketine ulaşıp gelen kargonun göndericisini bulmaya çalışmıştım ve bulmuştum da. Kargo göndericisi bilgilerini zar zor alıp, kamera kayıtları ile birlikte bir zarfın içine koyup Burak'ın şoförüne rica edip evine, masanın üzerine bırakmasını rica etmiştim. Ricadan çok yalan söyleyip, çizim diye kandırmıştım ama yapacak bir şey yoktu. Tabii adamdan sonra özür dilemiştim. Suçum olmadığını Burak anladığı zaman da istifamı verip arkama bile bakmadan çekip gitmiştim. Kuzey mi? İhale berabere bitmişti şirket bölünmemişti, her şey kaldığı yerden devam etmişti. Burak ve ben dışında her şey...
Bu dönemin bana kazandırdığı tek şey annemdi. Annemle tekrar görüşmeye başlamıştık.
Topuklu ayakkabılarım adımlarıma eşlik ederek tıkırdıyordu.
"Hoş geldiniz nasıl yardımcı olabiliriz?" dedi ilk defa gördüğüm sekreter.
"Biz bir arkadaşımızı ziyarete gelmiştik."
Sekreter bize kata kadar eşlik etti. Meltem'in odasına girdiğimizde kız beni görünce şaşkınlık ve sevinçten ağlamıştı. Biraz sohbet ettikten sonra akşam için planımızı anlatmıştık.
"Kızlar mesainin bitmesine bir saat var daha. İsterseniz burda misafir edeyim sizi sonra hep birlikte geçeriz nereye gideceksek?"
"Bana uyar." dedi burcu başını sallayarak.
"Çağla?"
"Bilemiyorum."
Meltem bakışlarımdan anlayarak "Burak toplantıda diye biliyorum çağla endişelenme karşılaşmazsınız."
Uzun bir süredir ismini ağzıma almamıştım. "O.. Bu..Burak, Benden sonra ne yaptı?"
"Kız arkadaşı yok bildiğim kadarıyla eğer bunu merak ediyorsan."
"Ha..hayır merak ettiğim bu değildi." Elimi boşver derce salladım. Onunla ilgili bir şey duymamak en iyisiydi sanırım.
"Jün hala burda mı?"
"Ah, evet! Üst katta çalışıyor o. Odası var onun da artık."
Yerimden kalkarak "Ben ona da merhaba demek istiyorum." dedim.
Burcu "Bende bir lavaboya gideyim." dedi.
Meltem benimle asansöre binerek üst kata geldi daha sonra evrak ve dosyalar için geri dönmek zorunda kaldı.
Bu odaların hepsi birbiri ile aynıydı üzerlerinde de sadece numara yazıyordu 300 bişi demişti Meltem. 301 miydi? Yok yok 303'dü. Evet 303!
Oda numaralarına bakarak nihayet bulmuştum. Kapıyı tıklatarak içeri girdim, kimse yoktu. Saate baktım, birazdan gidecektik. Artık başka zaman görürdüm Cüneyt'i yapacak bir şey yoktu. Dışarı çıktım ve kapıyı kapattım. Koridordan sağa dönerken çok hızlı bir şekilde biriyle çarpıştık.
"Önüne baksana! Eziyordun beni! Buldozer mübarek insan bir sağına soluna bakar hayvan mısın acaba?!" diye bağırırken gözlerim bal rengi gözlerle buluştu.

Yeni AsistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin