O/12

519 54 18
                                    


"Melan, o benim hastam."

Genç kadın masanın hemen önünde ki sandalyeye otururken mırıldandı. Berta geri gelmişti ve kaldığı yerden devam edebilecekti ki bu onun istediği nadir şeylerden biriydi. Fakat bunun her zmaankinden bir tık fazla bir itek olduğunu biliyordu. Sürekli gidip gelen bir hastayı, hatta rahatsızlığını tam olarak çözemediği bir hastayı burada tutmak için alacağı izin zor olacaktı. 

"İrayna artık durumun kontrolden çıktığını biliyorsun degil mi? Melia'nın durumunu basına yansıtmadan zar zor kapatabildim. Çalışanlardan bahsetmiyorum bile, bir kişi diğerine ve diğeri on kişiye birden bu durumu anlatmış! Gabriel gibi birinin daha burada olmasına göz yumamam hastalarımın kafalarının birer kuş gibi kopmasını istemiyorum."

İrayna sırtını sandalyeye yaslarken başını kaşıdı. Gözleri sedyede ki Berta'ya ilişirken böyle bir şeyi yapıp yapmayacağını bile bilmiyordu. Söz vermekle devam edememe arasında gidip geliyordu. Onu başka bir hastaneye gönderebilir ve uğraşmasına gerek kalmazdı fakat haberlere çıkmasa bile durumu kötü olan ya da fazla tatsızlık çıkaran hastalara sadece bir şırınca enjekte edilip ortadan kalktığını adı gibi biliyordu çünkü bu teklif bizzat Melan'a bile gelmişti. Özellikle kimsesi olmayan, ya da ailesinin bile artık istemeyeceği kadar kötü olan kişiliklerde bu ön görülüyordu. Şizofreni hastları, Obsesif tanısı konulan yevahut ağır olan otizm hastalarında...

"İnan bana bunun olmaması için çabalayacağım."

"Çok çabalasan iyi edersin, yoksa buradan sadece cenaze çıkmaz. "

Melan'ın dediklerinin karşısında sadece kafa sallayabilmişti. Kuruyan dudaklarını yalarken yerinden kalkarak kapının önüne ilişti. Arkasına dönecekti ki birer adım sesini duyarken hafifçe tebessüm etti. Berta'nın yavaşça ona uymaya başladığını biliyordu ve bu çok hoşuna gitmişti.

Kapısan çıkarken masada oturan kadına birşey söylememişti. Melan her ne kadar sert konuşsa da bu konuşmanın yumuşayabileceğini biliyordu fakat henüz tam emin değildi. Melia'nın ölümünün üzerinden çok geçmemişti ve bu hastanede derin bir yankı çıkarmıştı.

Her ne kadar Melan bunu gizli tutmaya çalışsa da hastane çalışanlarından bir kaçı durumu öğrenmişti. Söylentilerin büyümemesi ve Melia'nın ölümünün normal bir ölüm olduğunu herkese yansıtıp konuyu kapatabilmişti. Bunda en büyük yararı zavallı kadının kimsesi olmayışıydı.

İrayna odasına çıkarken arkasında kimseyi hissetmiyordu. Arada kafasını arkasına çevirirken sadece Berta'yı görüyordu. Başından beri peşinde olan Ege bambaşka bir yere kaybolmuş gibiydi ki kaybolmasını genç  kadında istiyordu.

Odasına geldiği an kapıyı açtı, içeri girdi ve kapının önünde durarak elini gel dermiş gibi Berta'ya uzattı. Ürkek bakışlarına tebessüm ederek genç adamın elini kendisi tuttu ve onu içeri aldı. Kapıyı kapatırken üzerinde ki önlüğünü çıkarıp genç adamın sedyeye oturmasını izledi.

"Dizlerim hala ağrıyor umarım mutlusundur." Sözlerini bitirirken ellerine masasının üzerinde ki dezerfektanı sıkarak eldivenlerini giydi.

"Benden bu kadar kaçma çabanı anlamıyorum. Sonuçta ben bir doktorum." Sedyede ki adama yaklaşırken devam etti.

"Ve seni iyileştirmek için varım. Bu konu da bana yardımcı olman gerekiyor."

Ona hala boş yönelen bakışlarla kendini bir kaç kez tokatlamak istedi.En azından onun ağzından çıkacak bir cümle bile o kadar değerliydi ki! Onun tepkilerini bile merak ediyordu, en son düz duvara bakmayı annesi zannedilen kişinin öldüğünü görünce vermişti. Şimdi nereye gitmişti, ne yapmıştı hiç bir fikri yoktu.

Olanaksız |Lanet Serisi 1|  #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin