on sekiz

110K 6K 2.4K
                                    

Medya: Yüsra

🌈

Öğlen teneffüsüne girmemizi fırsat bilip boşalan sınıfta en arkaya sıraya geçmiş, sırtımı duvara yaslamıştım. Kulaklıkla şarkı dinliyordum gözlerim kapalı. Şu an bana yemek yemekten daha iyi gelecek bir aktiviteydi bu. Normalde olsa başlattığım gösterinin hakkını verir, kantine inip Cem’e boy gösterisi yapardım ama… Artık yapmak istemiyordum. Baştaki gibi keyif vermiyordu oyunumuz, aksine her Ilgaz’la el ele tutuşup yanlarından geçtiğimizde kendimi kötü hissediyordum. Bu hisleri bastırmanın, duymamanın en iyi yolu da yüksek sesle müzik dinlemekti.

Her şeyi boş verip kulaklarımda çınlayan sese odaklandığım sırada o sesi kesen biri oldu. Sağ kulağımdaki kulaklığı çekmişti biri. Kim olduğunu görmek için anında yumduğum gözlerimi açtığımda karşımda Ilgaz'ı görmek yumruk yaptığım elimi gevşetmeme neden olmuştu.

Çünkü Ilgaz, müziğimi kestiğinde yumruklamayacağım kişiler listesine girmişti.

Baya önemli bir listeydi orası.

“Seni küçük rockçı yumurta,” diyerek kulaklığımı komple çekip aldı benden. Hemen sonrasında sıranın üstünde duran telefonumdan şarkıyı kapattı. “Bu davulcular göstermelik sevgilinden daha önemli galiba. Neden kantine gelmiyorsun?”

Omuz silktim. “Canım istemiyor Ilgaz. Ne bir şey yiyecek halim ne de milletin bakışlarını kaldıracak gücüm var.”

Tam o sırada bana ihanet eden karnım guruldamıştı.

Ilgaz iki eliyle karnımı gösterip, “Anlaşılan miden seninle aynı fikirde değil,” dedi. “Yemek istiyor belli, hadi gel doyuralım şunu. Yumurtaların yanında mı? Kantinciyi ayartıp omlet yaptırabiliriz.”

İyi olurdu ama… “Bu zamana yumurta mı kalır Ilgaz? Eve götürene kadar 5 tanesi pert olmuştu zaten, kalanını da yedim.”

“Afiyet olsun Niloş,” dedikten sonra düşünürcesine sıranın üstünde parmaklarını tıkırdattı sırasıyla. “O zaman yine tosta kaldık. Kalk, kantine iniyoruz.”

“Gerçekten gelmek istemiyorum, sen git. Benim yüzümden aç kalma.”

Beni umursamadan parmağıyla yeleğimi işaret etti. “Yeleğinin şurasına ne bulaşmış senin.”

Gösterdiği yeri görmek adına başımı eğip yeleğimin karın kısmına baktım. Tam o sırada Ilgaz işaret parmağıyla burnuma vurup, “Kandırdım,” demişti. Başımı kaldırıp ona kötü kötü baktığımda gülüp ayaklandı. “Hadi hadi bu bakışlarını biraz da diğerlerine at. Kantine iniyoruz, yemek yiyeceğiz. Yüsra bizi bekliyor.”

Pes etmeyeceğini anladığımda telefonumu ve kulaklığımı çantama atıp ona ayak uydurdum. Beraber sınıftan çıktığımızda havadan sudan konuşmak için sohbet başlatmıştım. “Yüsra yalnız bekliyor çünkü Soner yok… Neden gelmedi bugün biliyor musun?”

“Ne o boğazına yapışmak istediğin arkadaşımı merak mı ettin?”

Göz devirdim sorusuna. “Hayır tabii ki. Öylesine sordum, zihnimi başka şeylerle meşgul etmek için.”

“Biliyordum ki,” deyip benden omuzuna tokat yedikten sonra devam etti. “Bir işim var dedi ama ne işi olduğunu söylemedi. Belki öğleden sonra gelir okula.”

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt