kırk dört

93.5K 6.1K 5.7K
                                    

Medya: Ilgaz

🌈

Hastaneye kısa sürede varmıştım. Hava kararmıştı artık. Okuldan bir şekilde karnelerimizi alıp dağılalı çok olmuştu. Çatıdaki olayı biz hariç kimse bilmiyordu. Bu akşam Berfu'nun iyi olduğunu görüp rahat bir uyku çekmek istemiştim. Burada olma sebebim buydu. Ah tabii bir de Ilgaz'ın meşhur kostüm çıkaramama macerası vardı.

Onu görmek amacıyla hastanenin bahçesine bakındım. Çünkü orada olacağını söylemişti ama hastanenin girişinin karşısındaki bankta oturan tek kişi vardı. O da Soner'di. Sakince yanına ilerledim, varlığımı çoktan fark edip başını kaldırmıştı benden yana. Gülümsemeye çabaladım. "Selam."

Yeniden önüne döndü. "Selam."

Sesi dümdüzdü. Çok durgundu. Bugünkü halini hatırladım... İliklerime kadar hissettiğim korkusunu... Başımı iki yana salladım. Geçip gitmişti. O anı düşünmek istemiyordum. Yanına oturmadan, "Ilgaz'ı gördün mü?" diye sordum. "Burada olacağını söylemişti ama..."

"Üstünü değiştirmeye gitti," dedi sakince. Başıyla hastaneyi gösterdi. "Berfu'nun kaldığı kattaki lavaboda."

"Anladım," dedim elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeyerek. Geriye doğru bir adım attım. "Ben içeri giriyorum geliyor musun?"

Başını iki yana salladı. Bedeninde hareket eden tek organıydı. Ellerini birbirine dolamış, dizlerinin üzerine bırakmıştı. Üzerinde beyaz basic tişörtü altında siyah kotu vardı. Akşam olduğu için rüzgar şiddetini arttırmıştı. Her estiğinde dalgalı siyah saçlarını hareketlendiriyor, alnına çarpmasını sağlıyordu. Üşümüyor muydu? Titremediğine göre üşümüyordu. Oturduğu yerde öylece karşıya hastanenin kapısına bakıyordu. Benimle konuşurken yüzüme bakmamıştı bile.

Onu daha fazla zorlamayarak geri çekildim. "Görüşürüz."

Cevap vermedi. Cevap almayı da beklemedim zaten.

Seri adımlarla hastaneye girip öğrendiğim kata doğru çıkmaya başladım. Ilgaz'ın lavaboda olmasına sinirlenmiştim. Salak madem çıkartabiliyordu kostümü, beni neden çağırmıştı?

Ona bakmayı sonraya bırakarak Berfu'nun odasına ilerledim. Kapının hemen önünde duvara yaslanmış Çağlar bekliyordu. Onu görür görmez aklıma Ilgaz gelmişti. İkisi... Umarım kendileri için en doğru kararı verirlerdi. Çağlar salağına sempati duyacağımı hiç düşünmezdim ama istenmeyen ot gibi sağımda solumda bitip duruyordu. Mecburdum sanırım ona iyi davranmaya.

"Selam," diyerek varlığımı belli ettim. Yaslandığı duvardan ayrılıp bana baktı. Onunla konuştuğum için şaşkındı. "Selam?"

"Berfu içeride mi?"

Umarım ailesi yoktur. Çağlar sanki iç sesimi duymuş gibi başını salladı. "İçeride, yanında Cem var. Ailesi doktorun yanında. Yüsra'da az önce çıktı. Kardeşine bakacakmış, senin onun yerine geleceğini söylemişti."

"Evet, sağ ol."

Konuşmamızın burada sonlandığına karar vererek kapıyı tıklattım ve aldığım onayla içeri girdim. Kapıyı tıklatmıştım çünkü onları uygunsuz bir pozisyonda bulup şoka girmek istememiştim.

Şaka şaka.

Ben kibar bir kızım, o yüzden tıklatmıştım.

İçeri girdiğimde Berfu'yu yatakta yatarken Cem'i baş ucundaki koltukta oturup elini tutarken buldum. Benim girişimle ikisinin başı da bana döndü. Sakince ilerleyip yanlarına vardım ve yatağın Cem'in olmadığı taraftaki ucuna oturdum. Berfu'nun yüzü hala soluktu ama gözlerine bir canlılık gelmişti. Donuk bakmıyordu artık. "Nasılsın?" diye sordum tüm samimiyetimle.

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Where stories live. Discover now