elli sekiz

93.3K 5.6K 3.1K
                                    

Medya: Nil ve Soner💕

🌈

"İyi misin oğlum?"

"İyiyim Nilüfer teyzem, sen nasılsın?"

Avuç içlerimi beyaz şortumun üzerine silip odamdan çıktım. Annemle Soner'in kapıdaki konuşmalarını hala duyabiliyordum. Onlara doğru adımlarken ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Avuç içlerim terleyip duruyordu. Hava fazla mı sıcaktı? Ya da onu göreceğimi bilmek bana ateş basmasına mı neden olmuştu? Bugün pazar günüydü ve biz ilk defa dışarıda buluşup bir şeyler yapacaktık onunla. İlk defa dışarıya çıkan bir bebek kadar heyecanlıydım şu an. Yaptığım itirafın üzerinden bir gün geçmişti ve ben hala kendime gelebilmiş değildim. O günden beri yazışıyorduk ama farkındaydım eskisi kadar rahat olamıyorduk. Zar zor futbol muhabbetinden kelimeleri bir araya getirip buluşma ayarlayabilmiştik. Sahi basketbol maçı yapacaktık biz değil mi? Ya heyecandan yenilirsem?

Maç yapacak olmamıza rağmen her zamanki rahat kombinlerimden birini yapmamıştım. Altıma beyaz kot şortumu, üzerime büzgülü yakaya sahip sarı bluzumu giymiştim. Biraz kendime özenmek istemiştim bugün. Çanta almamıştım yanıma. Bir miktar parayı şortumun cebine sıkıştırmış, telefonumu arka cebime yerleştirmiştim. Çanta almamam gibi üstüme de hiçbir şey almamıştım. Aslında sonbahardaydık fakat benim kalbim ilkbaharı yaşıyordu. Hava benim için hala güllük gülistanlık gibiydi. Üşümüyordum ki. Aksine sıcaklıyordum sürekli.

Kapıya ulaştığımda sohbetlerini netçe duyar olmuştum. Annemle Soner kendi aralarında gülerek sohbet ediyorlardı. En son duyduğum annemin onu aramazsa kızacağından söz etmesi, Soner'in ise her gün halini hatrını mutlaka arayıp soracağını söylemesiydi. Ah Soner annemi seven kekim... Varlığımı belli ettiğimde çabucak annemle vedalaşıp evden çıktık. Çıkmadan önce çıplak ayaklarıma beyaz sandaletlerimi geçirmiştim. Yüksek tabanlı sporlarımla rahat edemeyeceğimi biliyordum. O yüzden onları es geçmiştim. Yan yana okulun oradaki açık sahaya yürümeye başladık. Sessizdik. Ancak bu sessizliğimiz çok uzun sürmemişti.

Soner'in bakışları ayaklarımdayken yüzünde oluşan ufak tebessümü yakaladım. "Sandalet giymişsin."

Bakışlarımı ayaklarıma indirdim ve ayak parmaklarımı oynatırken  "Evet?" dedim sorar tonda.

"Okulda giydiğin sporlarından daha güzeller. Böyle olunca gerçek boyun ortaya çıkmış, hoşuma gitti."

Omuz silktim gülümseyerek. "Boyumu sorun etmiyorum artık. Sporlarımı atmayı bile düşünebilirim."

"O ayakkabılarının çıkardığı sesten yanıma gelenin ya da yanımdan geçenin sen olduğunu anlıyordum," dedi bilmediğim bir şeyi daha zihnime kazıyarak. Demek başı ağrıdığı gün beni ayak sesimden tanımıştı. Hemen sonrasında omuz silkti. "Ama atacaksan seve seve sana yardımcı olurum."

Elimi omzuna yaslayıp parmak ucumda yükseldim. Boyuna yetişecektim aklımca. Yetişemedim tabii. "Ama sen çok uzunsun," dedim keyifsizce. "Aramızda kaç santim vardır?"

Ona uzanırken farkında değildim ama yüzüm, yüzüne çok yakındı. Bu yakınlığımızı fırsat bilip anında dudaklarını uzattı ve alnıma dokundurdu. Ben onun öpücüğüyle tökezleyip geri çekilirken onun dudaklarında muzip bir gülümseme asılı kalmıştı bile. "Tam olarak aramızda 25 santim var. Sanırım şu saatten sonra en sevdiğim sayı bu olacak, 25."

Ben hala alnımdaki dudaklarının sıcaklığını hissettiğimden yorumsuz kalmıştım.

Yolun geri kalanında ikimiz de konuşmadık. Bu iyiydi. Kalbimi dizginleyebilmiştim o süre zarfında. Sonunda basketbol sahasına vardığımızda vakit kaybetmeden içeri girdik. İçeride basketbol oynayan birkaç çocuk vardı. Ben tam mutsuzca gidelim diyecekken Soner'in çocuklara selamlaştığını gördüm. Karşımızdaki üç çocuğu da tanıyordu. Hepsiyle dostça selamlaştıktan sonra çocukların topunu alıp onları kibarca kovdu. Çocuklar ikimize bakıp imayla güldükten sonra gitmişlerdi resmen. İyi çocuklara benziyorlardı aslında öyle kötü kötü bakmamışlardı yani. Liseli olduklarını düşünmüyordum çünkü heybetli vücutlarıyla bizden büyük gösteriyorlardı.

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Where stories live. Discover now