24

12.1K 1K 504
                                    

Selam, erken geldim bu sefer bu yüzden sizi hiç tutmayayım...

İyi okumalar...

___

Saray mutfağına giden koridorda ilerleyen kralla birlikte hizmetliler ve muhafızlar saygıyla eğiliyor, kralın burada ne işi olduğunu merak ediyorlardı. Çünkü kralın mutfağa gelmesi her zaman olan bir şey değildi.

Mutfaktan içeri girince saygıyla eğilen bedenlerde göz gezdiren Taehyung, aradığı kişiyi bulmasıyla "Seokjin." Diye seslendi. Adını duymasıyla doğrulan beden merakla kralına bakarken "Buyurun majesteleri, bir isteğiniz mi vardı?" Diye sordu.

"Evet, ejder meyvesini nereden bulabiliriz?" Dedi Taehyung ellerini arkasında birbirine kavuşturarak. Şayet böyle bir bilgiyi ancak mutfakla haşır neşir olan birinin bilme olasılığı yüksekti.

Seokjin düşünür gibi bir ses çıkardı. "Bildiğim kadarıyla bu meyve sadece Min Hanedanlığı'nın topraklarında yetişiyor efendim. Sakıncası yoksa sorma nedeniniz nedir?"

Taehyung meyvenin burada yetişmemesinden ötürü sıkıntılı bir nefes verdi. "Jeongguk onu aşeriyor. Buralarda bulma şansımız yok mu?"

"Bildiğim kadarıyla pahalı bir meyve olduğu için halk arasında satışı pek yok. Zaten sınırlı yetişiyor, sadece Min Hanedanlığında bulabilirsiniz." Kral omuz silkerek "Ne yapalım biz de oraya gideriz." Dedi kendi kendine. Ardından mutfaktan çıkıp geldiği yolu dönmek üzere gitti.

Onun gidişiyle tekrar eski gürültüsüne dönen mutfakta çalışanlar kralın eşi için ne kadar ilgili olduğundan bahsediyorlardı.

"Aşkları çok güzel, onları kıskanıyorum." Dedi içlerinden biri.

"Ben de öyle kral eşi için her şeyi göze alıyor. Daha geçen cariyeleri saraydan yolladı siz de gördünüz."

"Evet, evet bu olaya çok şaşırdım. Daha önce böyle bir şeyi ne duydum ne de gördüm."

"Dönün işinize!" Diye bağırdı Seokjin elindeki kepçeyi sallayarak. "Dedikodu yeri değil burası. Gürültü yaparsanız yine çıkarırım sizi mutfaktan her işi kendim görürüm ona göre."

Herkes baş aşçının uyarmasıyla işine dönünce mutfakta sadece yemeklerin sesi duyuldu.

***

Kapıdan içeri giren Taehyung'a bakarken yatağın ucunda oturan bedenimin önüne gelerek diz çöktü. Elleri ellerimi kavrarken "Var mıymış?" Diye sordum meyveyi kastederek. Büzdüğüm dudağıma bir bakış atıp kafasını iki yana salladı.

"Yokmuş, zaten olmasını da beklemiyordum açıkçası. Min Hanedanlığında varmış ama oraya birini gönderip geri gelmesini beklemek uzun süreceği için de biz gitsek nasıl olur diye düşündüm. Sen istersin öyle değil mi? Hem Jimin'i de özlemişsindir. Gitmişken birkaç gün kalıp kısa bir tatil yapmış oluruz."
Dedi gülümseyerek. Bakışları yüzümün her ayrıntısında gezerken alt dudağımı ısırdım. Krallığı birkaç günlüğüne bırakıp bir meyve için başka bir hanedanlığa gitmeyi teklif ediyordu. Bu halleri onun ne kadar düşünceli olduğunu tekrar yüzüme vururken "Peki ya senin işlerin yok mu? Boşlamak olmaz ki." Dedim.

"Namjoon idare eder. Benden daha deneyimli bu konuda, sen orasını dert etme. O zaman hazırlanalım akşama yola çıkarız." Dedi dizlerini patpatlayıp derin bir nefes verip ayaklanırken. "Sen şimdi hiç yerinden kalkmıyorsun. Kıyafetleri ben hazırlarım." Dedi dolaba yöneldiği vakit. İtiraz etmeme bile izin vermeyip kıyafetleri dikkatle yatağın üzerine çıkarırken kendi kendine kısaca etrafa bakıp "Bohça neredeydi acaba?" Diyordu. "Ah! Hatırladım." Dolabın en altından bohçayı çıkarıp kıyafetleri içine dizmeye başladı.

Prince | TaekookWhere stories live. Discover now