15

16.9K 1.5K 1.3K
                                    

Selam;

Sözümü tutup fazla bekletmemeye çalıştım bu yüzden yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 😇

İyi okumalar...

__________

Dışarıda ki sağanak yağmur şiddetini korurken, camlara çarpan hırçın damlaların sesi odada yankılanıyordu.

Yatakta baygın yatan bedenin başında oturan Kraliçe Kim, beyaz tenlinin alnına dökülen kuzgun tutamları hafifçe okşarken ipek mendiliyle arada akan göz yaşlarını siliyordu.

Jeongguk okuduğu yazının ardından yorgun düşen bedenine dayanamayıp bayılmıştı. Bayılmasıyla telaşlanan kraliçe hızlıca hekimlere haber vermiş ve hekimin kontrolü sonucu üzüntü ve yorgunluktan bayıldığı anlaşılmıştı.

Üzücü haberin hızla yayılması sonucu saraya karamsar bir hava çökmüştü. Kral ve prensi kaybetmek herkesi üzerken aynı zamanda da bir telaşa sokmuştu. Çünkü tahta çıkacak biri yoktu. Tüm umutlar Jeongguk'un karnında ki bebeğiydi.

***
"Teşekkür ederim." Jeongguk yastığını düzelten Namjoon'a halsiz haliyle mırıldanmış ve ona çorba içirmeye çalışan Seokjin'in zoruyla birkaç kaşık almıştı. Lakin her kaşıkta midesi bulanıyor ve kendini zor tutuyordu.

"Hyung, daha fazla zorlama lütfen yoksa kusacağım."

Seokjin'in cevap vermesine fırsat vermeyen Hoseok ise hemen lafa atlamıştı. "Jeongguk yemen gerekiyor. Dünden beri bir şey yemedin. Kendini düşünmüyorsan, karnında ki sabiyi düşün lütfen."

"Midem almıyor." Demişti tuttuğu gözyaşlarını dökerken "O yokken boğazımdan yemek geçmiyor hyung. Bana söz verdi, dönecek."

Namjoon sıkıntıyla iç çekmişti. "Bizzat gidip gördüm hanı. Yangından arta küller kalmış. Kim yaptıysa bilerek yaptığı belli. Tesadüf değil, kral ve prensin dinlenmek için durduğu hanın yanması."

Jeongguk duyduklarıyla daha fazla göz yaşı dökerken Seokjin, Namjoon'a attığı bakış ile onu susturmuş ve ağlayan bedenin saçlarını okşamıştı.

"Gözümle görmeden inanmam. Görmek istiyorum." Jeongguk'un ani çıkışına karşılık odada bir sessizlik oluşmuş ve Hoseok, Jeongguk'un elini sıkmıştı. "Jeongguk kafayı mı yedin? Oraya gidip ne yapacaksın? Hem tehlikeli, saraydan çıkamazsın."

Jeongguk kafasını Hoseok'un omzuna yaslayıp ağlarken güçlü kalmaya çalışıyordu. Kendi için bile olmasa, bebeğin için güçlü olmalıydı.

Aradan geçen saatlerin ardından ise sarayı bir kargaşa ele almıştı. Kim Wang Yo saraya teşrif etmiş ve herkesi taht salonuna çağırmıştı. Toplanan devlet adamları ve soylu aileler neler olduğunu merakla beklerken salonun kapısı açılmış içeriye gülümseyerek giren Wang Yo topluluğun önüne geçmişti. Tahta ait merdivenleri yavaşça çıkarken fısıltılar yükseliyor, Kraliçe Kim çatık kaşlarla tahta ilerleyen genci izliyordu.

Jeongguk ise huzursuzdu. Düşündüğü şeyin gerçekleşmemesi için içinden dualar ediyordu.

Sonunda tam tahtın önünde duran Wang Yo, kalabalıkta bir göz gezdirmiş ve boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine toplamıştı.
"Saygıdeğer lordlarım, buraya neden çıktığımı ve sizi topladığımı merak ediyorsunuzdur. Biliyorsunuz ki üzücü yaşanan olay ile kralımız ve veliaht olan prensimizi kaybettik. Ruhları şad olsun. Taht biliyorsunuz ki boş kalmamalı. Bu yüzden Kim soyundan gelerek ve aynı kanı taşıdığım için şu an tahta çıkabilecek tek kişi ben bulunmaktayım."

Prince | TaekookWhere stories live. Discover now