5

26.7K 1.9K 934
                                    

Elimden geldiğince yazdım :)

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın bebeklerim :')

İyi okumalar <3

________

|Yeni bir arkadaş.

Çoğu kişinin rüyalarını süsleyen beyaz atlı bir prensi vardır. Kişi kendi ütopyasında kendi prensini oluşturur ve onunla ilgili hayaller kurardı. Hayallerinin prensi ya gerçekten bir hayaldi ya da gerçek hayatta olan biriydi. Benim hayallerimi süsleyen kişi ise Kim Taehyung'du. Bazırlarının aksine hayallerimin prensi gerçekten bir prensti ve bana aitti. Hayatıma girdiği ilk andan beri hayallerimi süsleyen yegane kişiydi. 

Ondan hoşlandığımı Hoseok'a söylediğimde şaşırmamıştı. Aksine yanıma oturmuş ve omzumu sıvazlayarak "Biliyorum." demişti. "Ona baktığında, gözlerinde oluşan parıltılardan belli oluyor." Ondan hoşlandığımı bu kadar belli ettiğimin farkında değildim. Hoseok bile anlamışsa Prens Taehyung'un anlamamış olması şaşırtıcı olurdu. 

Şu an ise yatağımda tek başıma uzanırken sıkıldığımı hissediyordum. Hoseok işleri dolayısıyla gitmişti ve Taehyung antreman yapıyor olmalıydı. Sıkıntılı bir nefes vererek yatağımda yan dönmüş ve kolumu başımın altında kırarak, bir nevi yastık görevi görmesini sağlamıştım. Soğuk olduğu için odanın balkon kapısı kapalıydı ve artık bu bunaltıcı oda beni boğmaya başlamıştı. Bu odadan çıkmama gibi bir zorunluluğum yoktu. Bu yüzden yavaşça yataktan kalkmış ve adımlarım kapıyı bularak dışarı çıkmıştım. 

Üzerimde rahat giyinmek istediğim için bol, elbise tarzı bir şey vardı. Kıyafetin kemer görevini gören ipini belimde sıkılaştırmış ve yerlere değen eteğinin yürüdükçe çıkardığı sesleri önemsemeyerek, merdivenlerden aşağı inmiştim. Kendi katımda kimse yoktu, lakin bu katta birçok kişi vardı. Kimisi -yerden yüksekte olan kısımda bulunan- yer masalarının etrafında oturuyor, kimisi ise köşede ayakta durup birbirleriyle sohbet ediyordu. Bakışlarım etrafı turlarken, dudaklarımı ısırarak boş bir masanın kenarında bulunan mindere oturmuş, dirseğimi masaya yaslayarak, yanağımı da avucuma yaslamıştım. Masanın üzerinde bulunan küçük lokumlardan birini ağzıma atmış etrafa bakıyordum. Kimsenin dikkatinin üzerimde olmaması beni rahatlatıyordu. 

Sessizce etrafıma bakarken karşıma biri oturmuş, bakışlarımın odağı olmuştu. Gülümseyen yüzü ve uzattığı eli ile bana bakarken "Merhaba" demişti. Dudaklarımı hafif büzerek, kaldırdığım kaşlarım ile gülümseyen yüzüne bakarken, uzattığı elini tutmuş ve gülümsemesine karşılık vermiştim. "Yeni olduğun için yabancılık çekiyor olmalısın. Bu yüzden arkadaş olmak istedim. Adım Dong Hyun, senin ismin?" neşeli bir şekilde adımı sorması ile "Jeongguk." demiştim "Adım Jeongguk. Memnun oldum." 

"Oh sen şu prens ile işi pişiren kişisin demek." muzip parıltılar taşıyan gözleriyle kurduğu cümlenin ardından, kaşlarını indirip kaldırmış ve utanmama neden olmuştu. Kızaran yanaklarım ile bakışlarımı kaçırmış ve boğazımı temizlemiştim. "Sen nereden biliyorsun?" ağzımdan çıkan kısık mırıltıyı duymayacağını sansam da duymuş ve "Herkes bunu konuşuyor." demişti. "Sonuçta prens ilk kez biriyle birlikte oldu. Dedikodusunu yapmazlarsa rahat edemezlerdi." 

Bakışları etrafında gezerken sıkılmışlıkla bir nefes vermişti. Bana bakmazken onu süzme ihtiyacı hissetmiştim. Kumral saçları düz bir şekilde kaşlarını kapatıyordu. Gözleri açık kahveydi ve teni ise esmerdi. Kısaca benim tamamen zıttım gibiydi. Çünkü ben onun aksine beyaz bir tene, siyah kıvırcık saçlara ve mavi gözlere sahiptim. Sonunda bana dönen bakışları ile "Bahçeye çıkalım mı?" demişti. "Burası çok sıkıcı. Hem hava almış oluruz." dudaklarımı büzmüştüm "Hava soğuk değil mi?"

Prince | TaekookWhere stories live. Discover now