20

13.4K 1.2K 1.1K
                                    

selamlar selamlarrr

ve

iyi okumalar jkthjkthjkthjkthjkth

_____

Martın sonu olmasıyla birlikte çiçek açan kiraz ağaçlarının birine sırtımı yaslamış, güzel havanın keyfini çıkarıyordum. Elimde saray kütüphanesinde görüp ilgimi çeken fantastik bir kitap vardı. Ara sıra kitabın sayfalarına düşen kiraz çiçeklerinin taç yapraklarını elimle itip çimenlere düşmesini sağlarken oldukça huzur doluydum. Erken bir şekilde çok minik belirginleşen karnımı hafif hafif okşarken duyduğum adım sesleriyle başımı kaldırdım.

"Majesteleri." dedi önümde eğilip saygısını gösteren beden. Elinde ise bir tabak tutuyordu. "Donghyun?" dedim şaşkınca çünkü uzun zamandır ortalarda göremiyordum onu ve bu şekilde karşıma çıkması beni haliyle şaşırtmıştı. Kitabın kapağını kapayarak çimenlerin üzerine koydum ve elimle yanımı pat patladım. "Gelsene yanıma, ne zamandır sohbet edemiyoruz."

Tereddütle bana bakıyordu. "Ama-" diyerek itiraz edecek olunca gülümsedim. "Ben hala aynı Jeongguk'um. Eskisi gibi davran lütfen." tebessüm ederek yanıma kuruldu. Elinde tuttuğu tabağı ise bana uzattı. "Size- yani sana meyve tabağı hazırlattım." dedi tabaktaki meyveleri gösterirken. Özenle dilimlenmiş çeşitli meyvelere bakarken ağzım sulandı. Yeşil eriği dudaklarım arasına alıp çiğnerken "Eee," dedim "nasılsın?"

Tabağı dizine yasladı. Kendisi de dilimlenmiş elmadan bir tane alıp omuz silkti. "İyiyim, daha yeni döndüm aslında. Kraliçe Kim'in gideceği ev için ondan önce gitmiştik. O gelene kadar orada durup evin işleriyle ilgilendik. Dönünce saraya geri gelecektim ama hizmetçi açığı olduğu için biraz daha orada kaldım. Şimdi de geri döndüm işte." dedi açıklayarak. "Peki sen nasılsın? Gebelik yoruyor mu?"

"Ben iyiyim, saraya Taehyung'un halası baktığı için ben de genelde burada kitap okuyorum. Taehyung boşluk buldukça yanıma geliyor zaten." dedim bir meyve daha yerken. "Hem sen burayı bana ilk gösterdiğinde ağaçların çiçek açtığı zaman çok güzel bir ortam olduğundan bahsetmiştin. Dediğin kadar varmış, tüm günümü burada geçiriyorum resmen." dedim kiraz ağaçlarıyla kaplı etrafı gösterirken.

Heyecanla kafasını salladı. "Evet! Hatta kirazlar olgunlaşıp büyüyünce onlardan toplayıp sana vereceğim. Tatları çok güzel oluyor." şimdiden hayalimde canlanan kıpkırmızı olgunlaşmış kirazlar ile dudaklarımı yalayıp yutkundum. "Şimdiden canım çekti."

"Jeongguk?" sesini duymamla kalp atışlarımı hızlandıran bedene çevirdim bakışlarımı. Ellerini arkasında bağlamış, her zamanki asil duruşuyla bana bakıyordu. Donghyun hızla doğrulup saygıyla eğilirken Taehyung ona bakmadan "Sen çekilebilirsin." dedi. Donghyun yanımızdan uzaklaşırken oturduğum yerden ayaklanıp üzerimi silkeledim. Yana eğilen tacımı düzeltirken bana odaklı parlak bakışlardan gözlerimi ayıramıyordum. "Benden başkasıyla oturup meyve mi yiyorsun?" dedi tek kaşını kaldırarak. Sesinde bariz belli olan kıskançlık ile dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi durdurdum.

"Hayır, o sadece uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımdı. Sohbet ediyorduk sadece." dedim birkaç adımla kolları arasına girerken. Kolları belime sarılmış, solukları saçlarımı uçurmuştu. Biraz böyle durduk. Lakin karnıma vuran acı ve kasımlarımda hissettiğim sıcaklık ile nefesim kesildi. Bacaklarım titremeye, soluklarım hızlanmaya başlayınca gözlerim yaşardı. Ellerim karnımı sardı ve Taehyung endişeyle yere yığılacak bedenimi kucakladı. "Jeongguk! Güzelim kendine gel! Ne oldu sana böyle?!" telaşlı sesiyle saraya koştururken girişe yakın olan hekimin odasına gidip içeriye girdi kucağındaki bedenimle.  

Prince | TaekookWhere stories live. Discover now