19

14.1K 1.2K 534
                                    

Selamlarr

Bölüm geç geldi yine farkındayım ama mezuna kaldım, kafam hep o kısımda olduğu için kitabı pek de düşünemedim. Hazır birkaç fikir gelmişken de bölümü yazıp tamamladım.

iyi okumalar...

___

Boş taht salonu, birkaç basamak yukarıda kalan bir taht ve taht'a uzanan kırmızı uzun bir halıyla oldukça sade dururken tek dikkat çeken etken taht'a oturan esmer bedendi. Siyah saçları üzerinde duran gösterişli tacı ile ciddi bakan yeşil gözleri karşısında ki bedenin üzerindeydi. "Gelişmeler neler Namjoon?"

Namjoon elinde tuttuğu kalın eski bir defter ile ilk basamaktan birkaç adım geride dikiliyor, defterine aldığı notları yazdığı sayfayı açıyordu. Birkaç yaprak hışırtısından sonra dolgun dudakları aralanmış, kelimeler dizilmişti. "Kraliçe Kim bağ evine sağ salim vardı ve yerleştirildi. Hizmetinde ona sadık olan birkaç çalışanda onunla beraber gitti. Bağ evi görevlendirilen askerler tarafından korunuyor. Ayrıca halanız için boş bir oda tahsis edildi ve kendisi odaya yerleşti..." birkaç gereksiz bilgi daha vermiş ardından boğazını temizleyerek kralına bakmıştı. Her ne kadar arkadaş olsalar da şu an karşısında ki onun kralı konumundaydı ve krallık işlerinde sınırlar belliydi.

"Jeongguk hekim kontrollerini aksatmıyor öyle değil mi?" dedi derin sesiyle. Tek eliyle tahtın kol yaslama yerinde ritim tutuyordu. Beyaz tenliyi sorarken bile ışıldayan gözleri ona olan aşkını haykırıyordu adeta. Gözlerinin önüne gelen yüzü kalp atışlarının hızlanmasını sağlamıştı bile.

"Hayır, düzenli olarak gidiyor efendim."

"Âlâ." diye mırıldandı Taehyung memnuniyetle. Şayet Jeongguk'un sağlığı onun için oldukça önemliydi.

"Başka bir emriniz var mı?"

"Evet, Jeongguk'u saraya getiren lord kimdi, hatırlıyor musun?" diye sordu esmer tenli düşünceli bir sesle.

Namjoon kaşlarını çattı ve duruşunu dikleştirdi. Gözleri kısılmış ve üzerinde durduğu kırmızı halının şeritlerini incelemişti birkaç saniye. Bu onun düşündüğünü gösteriyordu. Kralın sağ kolu olarak her şeyi bilirdi ve doğal olarak çok şey bilmesinden dolayı bazen düşünme ihtiyacı hissediyordu. Ardından hatırladığını göstererek başını kaldırdı ve "Lord Lee." dedi. "Merakımı mazur görün lakin onu sormanızın nedeni nedir?"

"Hatırlarsan kendisi Jeongguk'u bana verirken onun kendi sarayından dokunulmamış bir cariye olduğunu söylemişti. Jeongguk'u kendi rızasıyla getirdiğini de eklemişti lakin hepsi bir kurmacaymış."

"Nasıl yani?" dedi Namjoon kaşları çatılırken sesinde bariz bir merak vardı.

"Yanisi aslında Jeongguk bir deniz kasabasında yaşıyormuş ve eşkıyalar tarafından kasabası yağmalanıp kaçırılmış. Sonra ise saraya getirilmiş. Bunun arkasında ise Lord Lee var. Benim topraklarımda açıkça görülüyor ki köle ticareti yapıyor. Bundan daha önce nasıl haberimiz olmadı bilmiyorum lakin işlerini oldukça titiz görüyor olmalı. Jeongguk'un bunları anlatmayacağını düşünmesi ise onun bir aptal olduğunu gösterir. Yani bu herifin açığını gösteren belgeleri eline geçirmeni istiyorum. Kanıt olmadan bir şey yapamayız."

Namjoon şaşkınlığını silip ciddi kişiliğine bürünmüş, defterini kaslı göğsüne bastırarak eğilmişti. "Emredersiniz kralım." ardından hızlı adımlar ile taht salonundan ayrılmıştı.

***

Şubatın sonu olmasıyla soğuk hava yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. Karlar çoktan erimiş, baharın gelmeye başlamasıyla göç eden kuşlar tekrar şarkılarını sunmaya başlamıştı. Hafif serin hava dolayısıyla üzerime kalın bir panço geçirmiş, Taehyung ile birlikte çardakta oturup bitki çayı içiyorduk. Üzerinde gösterişli ve kral olduğunu belli eden hanedan mührünün işlendiği kıyafetler ile o kadar güzel görünüyordu ki gözlerimi üzerinden alamıyordum.

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin