6. duşun ilham veren etkisi

110 15 24
                                    

soonyoung k.

marketten döndüğümüzden beri bir tür işkenceye maruz bırakılıyordum. jihoon duşa girmeden önce şarkının demo versiyonunu açmış, tüm hoparlörleri son sese almıştı. ona göre bu bana yardımcı olacaktı. görünürde sözler için herhangi bir yardımı yoktu ancak koreografi hakkında birkaç fikrim oluşmuştu bile. yine de o kadar sıkılmıştım ki bir an önce banyoyu bana bırakması için dakikaları sayıyordum.

sonunda kapı aralandığında telefonu hemen cebime sıkıştırıp ayaklandım. burada beklediğimi düşünmemişti muhtemelen, beni gördüğünde korkuyla geriledi. içinden sövdüğüne emindim ancak ağzını açtığında "insanlar senin çıplak vücudunu görmek zorunda değiller." diye terslemekle yetindi. bakmayı kesip yandan bir bakış attıktan sonra odasına gitti.

vücudumu görmek için çıldırmayan tek bir insanla bile karşılaşmamıştım ama düşününce lee jihoon insan sayılmazdı. her konuda istisnaydı. bu yüzden çok umursamadım. en azından çalıştım.

"mutlu olmalıydı..."

kendimi izlemeyi yansımamla göz göze gelince kestim. "ne yapıyorum cidden..."

şarkının sesi banyoda hoparlör olduğunu düşünmeme sebep olacak kadar yüksekti. bu işe sağlam yatırım yapmıştı. kulaklarımı tıkayamayacağım için yenilmiş halde hala sıcak olan duş kabinine girip suyu açtım. düşüncelerimi ondan uzak tutmak için elimden geleni yapıyordum. yine de erkek olmak kolay bir şey değildi. eminim kadın olmak da zordu ama hiç kadın olmamıştım bu yüzden zorlukları hakkında sadece empati yapabilirdim. erkek olmanın zorluğu —özellikle gey bir erkek— beni bu dar duş kabininde vurdu. kulak ardı etmeye çalıştığım şarkı suya rağmen net bir şekilde içerideydi ve sanki ilk kez dinliyormuşum gibi anlam kazanıyordu. insan olarak görmeyi reddettiğim jihoon'la ilgili detaylar ise bilinçaltımdan fırlayarak dört bir yanımı sarmışlardı. bunun mantıklı tek açıklaması gey-bir-erkek olmaktı. nefret ettiğiniz birine dahi kalkan bir organa sahipseniz hayata eksiyle başlıyordunuz ve lee jihoon görmeyi kesmek için gün saydığım birisiydi. nefretin de ötesinde, bazen endişe duymak dışında hakkında herhangi iyi bir düşünceye sahip değildim. kişisel hayatına karşı onu küçük görüyor bile olabilirdim. işte, bu yüzden, erkek olmak zordu. gey bir erkek olmak. vücudum için önemli olan tek şey lee jihoon kişisinin erkek olmasıydı. ve muhtemelen bir süredir aşağıdakiyle hiç ilgilenmemiş olmam.

elden ne gelir... sakinleşmek için denediğim her yol alttaki sertliğe destek çıkmışken diğer yolu denemekten başka çarem yoktu. daha sonra kendime kızabilirdim ya da jihoon'u böylece sistemimden atabilirdim. iyi bile olurdu. şimdi bana bu konuda da yardımcı olması için bile isteye onu düşünmekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

"sikeyim böyle işi."

bacaklarım hissizleşiyorken son anda duvardan destek alarak kaymaktan kurtuldum. tüm bedenim kasılıyorken düşüp kafamı kırsam daha mı iyi olurdu acaba diye sızlanıyordum içten içe. saniyeler süren uğultulu rahatlama geride suçluluk duygusu bırakmıştı. nefeslerimi düzene sokabildiğimde doğrulup suyun altına girdim. kapağı açık duş jeline tüm sorumlu oymuş muamelesi yapıyorken zihnim yavaştan açılıyordu. yıllardır otuzbir çekecek duruma düşmemiştim. sürekli birileri olurdu ve uğraşmak zorunda kalmazdım. bu skandal cinsel yaşamımı da altüst etmişti.

havluyu belime sarıp banyodan çıkmadan yüzüme soğuk su çarptım. jihoon ortalarda görünmüyordu. odasına gittiğini hatırladığımda başımı ağrıtmaya başlayan gürültüyü kesmek için stüdyoya adımladım. neden izbe bir yerde yaşadığı anlaşılıyordu. komşusu olsam polislerin kapısından ayrılmasına asla izin vermezdim.

hurry, scandals and couple of the year!Där berättelser lever. Upptäck nu