14. jihoon'un eşsiz yöntemleri

77 9 9
                                    

soonyoung elektrikle çarpılmış gibi kendini geri çekti. jihoon sıkıca onu tutmuş olmasa merdivenlerden aşağı yuvarlanmış olurdu. "sikeyim!" sonra alçak tonda bir "siktir!" çıktı ağzından.

dengesini yakaladığında ise jihoon onu tutmayı bıraktı. ellerini soonyoung'dan çekip "aptal." diye söylendi ve sanki az önce öpüşen onlar değillermiş gibi bir rahatlıkla kayıt odasına gitti.

birden görev insanı olacağı tutan soonyoung nefes nefese arkasından bakakaldı. kafası açıldığından yaşanılanlara inanmakta güçlük çekiyordu. ona yaklaştığında jihoon'un tersleyip elini ittireceğini ya da kızacağını düşünmüştü. hayır bunu bekliyordu. ancak beklediği her ne ise aralarında kesinlikle jihoon'un onu öpmek için inisiyatif alacağı yoktu. bu durumda kendini geri çekecek gücü hemen bulamamıştı soonyoung.

nefes alış verişini düzene soktuğunda jihoon'un yanına, kayıt odasına gitti ve vakit kaybetmeden içeri geçti.

diğer yanda jihoon ifadesizlik zırhını kuşanmış ve sakin görünüyordu. soonyoung'un aksine gözlerini kaçırmadan ona baktı. "hazır mısın?"

bir dakika kadar bomboş birbirlerine baktılar. ikisinin de aklında şarkıyı bir an önce tamamlamak vardı. bu önlerinde bir çeşit engel gibiydi. ödevi bitirmeden oyun oynamak nasıl vicdan sızlatıyorsa işte bu da öyle bir durumdu. alakaları yok gibiydi ama vardı.

soonyoung kulaklığı taktığında jihoon ona bir bakış atıp önüne döndü ve ilk kısmı başlattı.

"eh?" soonyoung şaşkınca camın ardına baktı.

"demoyu yeniden kaydettim."

"ah." kafasını salladı. odaklanmak için tüm benliğini melodiye ve sözlere verdi ancak bu onu tamamen aksi yönde etkiledi. öncesinde nasıl da jihoon'u bastırıp sömürmek istiyorsa şimdi bu iki hatta üç katıydı.

jihoon durumu fark ettiğinde sırıttı. "sana zihnini boşalt demeyeceğim. neyin varsa şimdi burada göstermen gerekiyor."

soonyoung dehşet ifadesiyle "beni kayıt için mi hazırlıyordun!" diye yükseldi. karşılığında yalnızca bir omuz silkme aldı.

yöntem değiştirmekte bir şey yoktu. sadece jihoon bunu bir kazan-kazana çevirmişti. moda girmekten kaçınan –bundan bihaber olan– soonyoung'u bir şekilde moda sokmuştu. şarkının yapım aşamasında tüm dürtülerini kullanmıştı, kayıt aşamasında neden yapamıyordu? jihoon böyle düşünmüştü ve onu zorlamak tek çözümdü.

nihayetinde durumun farkına varan soonyoung üzerindeki çekingenlik örtüsünü attı ve derin bir nefesten sonra "hazırım." dedi. tekrar kulaklığı taktı.

seungcheol o ikisinin birkaç dakikanın ardından nasıl da profesyonelliğe geçiş yaptıklarını görse gözyaşlarına boğulurdu. karşılıklı fikir alışverişleriyle ilk kısmı bitirdiklerinde –jihoon oldukça katıydı– soonyoung köşedeki açılmamış su şişelerinden birini aldı, yarısına kadar içti.

"çok fazla içme." diye uyardı jihoon.

"arka vokalleri kaldıracak mısın?" bir yudup daha alıp şişeyi köşeye bıraktı.

"yardım çağrıları mı?"

soonyoung kafasıyla onayladı. önceden olsa 'zaten bir halt bilmiyorum' deyip fikirlerini söylemekten çekinirdi ama artık bunu önemsemiyordu. jihoon'un her zaman fikirlerini can kulağıyla dinlediğini fark edeli çok oluyordu.

"evet. demodaki haliyle uyumlu görünüyor. bence kalsın."

jihoon biraz düşündü. ilk kısmı yeni haliyle –kendi arka vokalleri dahilken– dört kere dinledi. "hım, evet, kulağa güzel geliyor."

hurry, scandals and couple of the year!Where stories live. Discover now