15. soonyoung'u kandırmak bir çocuğu kandırmaya eş değer

72 8 8
                                    

soonyoung k.

masanın ağzına sıçmıştık ve buna rağmen jihoon orada çalışabiliyordu.

"şarkı porno kanallarına mı verilecek?"

"yeniden kaydetmemiz gereken yerler var." dedi sorumu görmezden gelerek. öyle olmadığını ise benden tarafa bakıp sırıttığında anladım, 'yorum yok' diyordu bakışları.

birkaç nefes sesi ve inilti daha duyuldu. dün bazı şeyler kayda alınmıştı –tamamen kazayla– ve jihoon bunları heba etmek istemiyordu anlaşılan.

kulaklarımın ısındığını hissettim. rahat tavrım bozulmaya başlıyorken "hiç utanmıyor musun sen ya?" diye söylendim.

bana bir küçümsemeyle baktı. "yaparken utanıyor muydun?"

"aynı şey değil!"

omuz silkip önüne döndü. "buna anıyı yaşatmak denir."

ağzım açık kaldı. sonra aptal bir gülüş yerleşti suratıma. uyandığımda ve onu yanımda göremediğimde deli gibi endişelenmiş, yine aramıza duvar öreceğini düşünmüştüm. ne olursa olsun kendime engel olmam gerektiğiyle ilgili içim içimi yiyordu ancak onu burada bu halde bulduğumda her şey uçmuştu. yine de sağlam bir zeminde değildik. şu an için eşelemeye gerek de yoktu. onun rahatlığından güç bulup "duş alacağım." dedim. sonra bunu biraz utanç verici buldum. eğer öyle sırıtmasa utanmazdım.

"sadece duş alacağım. beş dakikaya çıkıyorum."

"keyfine bak." eliyle gitmemi işaret etti.

gözlerimi devirip adımlarımı banyoya çevirdim. gerçekten de sadece duş almayı düşünüyordum ama aklıma pislik bulaştırmıştı. bu kabinle münasebetim jihoon'la olandan eskiydi ve bana bazı hisler veriyordu. tüm ilham burada geldiğinden şarkının o kadar da masum olamayacağı barizdi. jihoon vaziyeti çok iyi anlamış, bu yönde düzenlemeler yapmıştı. bir an zihnim açıldı. siktir. yani en başından beri farkında mıydı? benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamıştı! tüm o bükme muhabbetini düşününce tekrar yerin dibine girdim.

aptal.

choi seungcheol olmasa evimde sinirle kendimi yiyecek, bir şeyler yapmayı reddedecektim. jihoon ne yapmıştı? yalnız kalmamı söylerken yüzeye çıkmamı istemişti muhtemelen. maruz kalma ve diğer şeyler hakkında doğruyu söylüyordu. yine de beni kendime getiren sadece yalnızlık değildi. durdum. ama o ne yapmıştı? önceki akşam hiç kendi gibi değildi. ben gittikten sonra her şey yolunda mıydı?

duştan çıktığımda, üzerimi giyinirken ve aşağı inmiş kahve demliyorken bunları düşünüyordum. gözüm bitmemiş gevrek kasesine çarptığında sıkıntıyla yukarı doğru baktım. ne yaşamıştı burada...

bununla ilgili konuşursam kaçacağı kesindi. tepkileri beklenmedikti, tüm o cinsellik onda utanma yaratmıyordu ve kaçınmıyordu ancak 'her şey yolunda mıydı, ben yokken?' diye sorsam eminim suratıma buzdan bir bakış atardı.

yenilgiyle iç çektikten sonra internette alerjisiyle ilgili biraz araştırma yapıp yiyebileceği şeyler buldum. gevrek harici midesine sokabileceği herhangi bir şeyler. bunu da fazla bulabilirdi ama alayla sıyrılacağım cümleler oluşturdum kafamda. aç ayı oynamaz açık ara en yaratıcısıydı. fikrimce.

onu zorla aşağı indirdiğimde –kayıt almaya başlamamız konusunda ısrarcıydı– aç ayının oynamayacağını söylemiş ve iğrenç bir bakış kazanmıştım.

tabureye oturuyorken yargılayıcı bakışlarını sürdürdü. "ayı olduğun konusunda haklı olabilirsin." dedi kahvesine uzanıyorken.

hurry, scandals and couple of the year!Where stories live. Discover now