otuz beşinci bölüm

3.7K 413 278
                                    

Bir hastane bankında Hoseok, yüzüne taktığı maske ile Obur'la ilgilenmekteydi.

Taehyung ile beraber Jimin'in evinin önüne vardıklarında Jimin bir köşede acıdan inlemekteydi çünkü karın boşluğuna ağır bir darbe almıştı. Yoongi ile kavga etmekte olan adam ise Taehyung'u fark eder etmez kaçmıştı. Yoongi, adamın peşinden gitmek istediyse de Jimin'i bırakamıyordu ama sonra Taehyung ile gözleri buluşunca Hoseok ile beraber adamın peşinden gittiler ve çok geçmeden onu yakalamışlardı. Taehyung'un çağırdığı polisler de çok geçmeden gelince hepsi birlikte karakola gittiler. Bu arada, apartmanın önündeki gürültüyü duyan, gözü kavgaya denk gelen komşular ise oldukları yerde kavgayı nasıl hiçbir şey yapmadan izlediyseler polisin gelişini ve dört gencin suçlu ile birlikte polis arabalarıyla birlikte uzaklaşmasını da öyle izlemişlerdi. Yazık.

Gençlerin ifadeleri alınmış, Jimin'in telefonu kontrol edildikten sonra Jimin'in adını asla öğrenemediği adam içeri atılmıştı. Gerçi Jimin'e sorsanız değil adamın adını öğrenmek, onun o çirkin yüzünü bile hafızasından silip atmak istiyordu. (Polis ifade almadan önce hastanede muayene olmaları daha doğru ama böyle yazmışım, kusuruma bakmayalım.)

Şimdi, hemşire onun yüzündeki yaralar ile ilgilenirken hiçbir yere bakamıyordu. Ne hemen yanında oturan ve pişmanlığı yüzünden içi içini yiyen arkadaşının yüzüne ne de karşı yatakta oturan ve Jimin tarafından büyük bir hayal kırıklığına uğrayan Yoongi'ye bir kez bile gözleri değmemişti. En az onlar kadar pişman ve en az onlar kadar üzgündü. Suçluluk duygusu sarı saçlarından ayaklarına kadar tüm vücudundaydı. Başını kaldırmaya zaten hiç cesareti yoktu. Taehyung, Jimin'in sabahki mesajı sakladığını hâlâ bilmiyordu. Bu yüzden arkadaşı aradığında ona ulaşamadığı için kendini suçlu buluyordu. Jimin düşündü; ya Taehyung öğrenirse? Ne kadar çok sinirleneceğine ve Jimin'in etrafındaki kimseyi umursamadan onu azarlayacağına emindi. Ama emin olamadığı şeyler de vardı. Taehyung ne olursa olsun sonsuza kadar Jimin'in yanında kalır mıydı? Hep onun arkadaşı olur muydu? İster istemez hayatında bir Tae olmadığını düşündü ve bu canını yaktı. Canı o kadar yandı ki yanağına hemen bir yaş düştü. Hemşire bunu görünce Jimin'in yüzünden elini çekti. "Çok mu acıdı?" Jimin kendine edilen bu sözü başıyla reddetti ama içinden haykırıyordu: Çok acıdı. Hem de o kadar çok acıdı ki nefes bile aldırmıyor!

Omzuna düşen başa baktı. Sonra duydu. Taehyung yüzünü omzuna saklamış, sessiz kalmaya çalışarak ağlıyordu. Biliyordu ki biricik Jiminie'sinin canı çok yanıyordu ve o her zaman yanında olacağını söylemesine rağmen olamamıştı. İşte bunu düşünerek kahroluyordu. Normalde ağlamak onun için sorun değildi ama şu an utanıyordu. İyi bir arkadaş olamadığı için utanç içindeydi.

Jimin, hemşire yüzüne pansuman yaparken Taehyung'un saçlarına buseler kondurdu ve eliyle onları okşadı. Sorun değil, demek istiyordu. Onun kötü hissetmesini istemiyordu. Ve kendine kızıyordu. Biraz önceki düşüncelerinden dolayı dünyada en çok kızdığı kişi kendisiydi. Taehyung onu bırakmazdı. Jimin git dese de gitmezdi. Jimin bunu biliyordu ama bir kere boşluğuna gelmiş ve şüpheye düşmüştü. Omzu Taehyung'un yaşları ile ıslanırken artık Jimin bir daha dünyasına o şüpheyi sokmamaya kararlıydı.

"Geçmiş olsun." Hemşirenin sesi ile birlikte Jimin başını kaldırıp teşekkür etti. Taehyung hâlâ omzunda sakinleşmeyi bekliyordu. Hemşire giderken bir diğer korkusuyla göz göze geldi. Artık o gözler ona sıcacık hissettirmiyordu ama barındırdığı duyguları da çözemiyordu. Acı mı vardı? Hüzün, pişmanlık, kırgınlık, kızgınlık, hayal kırıklığı? Hangisiydi? Hiçbiri mi yoksa her biri mi? Yoongi şu an Jimin'in gözlerine bakarken ne hissediyordu? Her ne hissederse hissetsin yanında hâlâ sevgisini bulunduruyor muydu? Yoksa çoktan vaz mı geçmişti?

öyle güzelsin işte | yoonmin ✓ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt