IV. || geç gelen zafer gülümsemesi

2.5K 270 213
                                    

[GEÇMİŞ]

Hür irademiz dışında geldiğimiz bu hayata devam etmek zorunda mıydık? Hayatımızın iplerinin elimizde olduğunu söylerler, bu iple ya bir salıncak kuracağız ya da kendimizi asacağız, değil mi? Kuralları kim belirler peki? Tanrı mı yoksa onun yarattıklar mı?

Kafasında onlarca soru vardı. Benliğini arama yolculuğunda neden her seferinde bu kadar yorgun hissettiğini bilmiyordu, tek bildiği kendini bulamıyor oluşuydu. Elindeki bira dolu şişeyi kafasına dikti. Birazdan gireceği toplantı umurunda değildi, aslına bakılırsa ne umurundaydı ki Kim Taehyung'un?

"Gitme vakti."

Yakın arkadaşı onu dürtüp, rahatsız ettiğinde omzunu silkip ayaklandı ve bir bira daha almak için dikkat çekici barmenin kahkahalarını dağıttığı bara adımladı. Barmen bir erkeğe oranla çok güzeldi, bir kır bahçesindeki koparılmaya kıyılamayan bir çiçek kadar güzeldi.

Yanıp sönen ışıkların eşliğinde sürtünerek dans eden bedenleri aşıp bara ulaştı. Renkli saçlı barmenin tiz kahkahası yüksek sesli müziğe rağmen duyuluyordu. Yüksek bar taburelerinden birine oturup barmenin dikkatini çekti.

"Ne istersiniz?"

Tezgahtaki bardakları kurularken konuşmuş, Kim Taehyung'un yüzüne bile bakmamıştı. Dişlerini sıktı, konuşulurken yüzüne bakılmamasından nefret ederdi. Karşı taraftan cevap gelmeyince barmen renkli saçları arasından karşısındakine baktı ve gülümsedi.

"Ne istersiniz dedim ama duymadınız sanırım?"

Taehyung dik bakışlarının eşliğinde samimiyetsizce gülümsedi.

"Müşterilerinin yüzüne bakman gerektiği öğretilmedi mi sana?"

Barmen neye uğradığını anlamamıştı, böyle bir cevap beklemiyordu. Kuruladığı bardağı sertçe tezgaha bıraktı ve iki elini tezgaha dayayıp duruşunu dikleştirdi. Saçları dağılmış, terleyen bir kaç tutam alnına yapışmıştı. Güzel gülümsemesi yerini ciddiyete bırakmıştı şimdi.

Yanıp sönen ışıklara rağmen esmer olduğu anlaşılan adama dikti gözlerini.

"Ne. İstersiniz?"

Her bir kelimeyi bastırarak söylediğinde karşısındaki adam bu kez ufak bir kahkaha attı. Barmen sinirlenip elindeki havluyu rastgele bir yere fırlattı ve barın kalabalığını umursamadan arka tarafta yemek yiyen arkadaşının yanına gitti.

"Molaya çıkıyorum."

Arkadaşı yakındı.

"Yapma ama! Bekle de yemeğimi bitireyim bari."

Barmen umursamayıp büyük tahta kapıyı açtı ve binanın arka tarafına çıktı, hala sinirliydi. Bardan küfürler duyulmaya başladığında barmenin arkadaşı hızla ayağa kalkıp önlüğünü beline bağladı.

"Sikeyim seni Jimin."

[GÜNÜMÜZ]

"Tekme atayım mı?"

"Saçmalama Yoongi. Çocuğu uyandırmaya çalışıyoruz, öldürmeye değil."

Jimin zar zor açtığı gözleriyle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Neredeydi? Kimdi bu insanlar ve neden onu uyandırmaya çalışıyorlardı? Yattığı rahatsız yerden doğruldu ve uykulu gözlerle karşısında dikilen biri kısa diğeri uzun boylu iki adamı süzdü.

Bilinci bir puzzle gibi tamamlandığında her şeyi hatırlamıştı. SeokJin eğilerek ranzanın alt katında yatan Jimin'in ayak ucuna oturdu, yüzünde yine güven veren gülümsemesi vardı.

IDYLLIC pt. 1  || vmin Where stories live. Discover now