XXIII. || hoşçakal tutsaklık (3K özel bölüm)

1.8K 238 299
                                    


Neredeyse her bölüm yorum yapıp oy veren sevgili jimtopia 'ya adanmış bir bölümdür...

"Kesin bir terslik çıkacak."

Bu gün kaçıncı defa kurduğunu bilediği cümleyi tekrar kurdu Jimin. Beklenen gün nihayet gelip çatmış, özgürlüğe saatler kalmıştı. Diğer hiç kimseden ses çıkmıyordu, herkes düşüncelere dalmış kendi içlerinde hesaplaşmalara gömülmüştü.

SeokJin hep oturduğu camın kenarına oturmuş; altı metrelik duvarlarla çevirili avluya bakıyordu. Buraya geleli dört yıl on ay ve yirmi yedi gün olmuştu. Korkuyordu. Kaçmaktan veya yakalanmaktan değil, dışarıya adapte olamamaktan korkuyordu. Bir ayda nelerin değişebileceğini biliyordu, dört yılda neler değişmezdi ki?

Ayaklanıp avluya, Yoongi'nin yanına çıktı. Yoongi'nin de ondan farkı olduğu söylenemezdi. Daimi sigarası parmaklarının arasındayken gözlerini daldırmış sadece düşünüyordu. Dışarıyı, ağaçları ve toprağı... Ayaklarının bir toprağa basmayışının dört yıl on ay ve yirmi yedinci günüydü.

"Biraz neşelenin, bu akşam bir tarih yazacağız!"

Hoseok ellerini çırparak ve ciyaklayarak avluya girdi. Her zamanki gibi neşeliydi. Endişesini böyle gizleyebiliyordu ancak. Heyecanlıydı da ama endişesi ağır basıyordu. Buraya Odin denen o lanet heriften kurtulmak adına girmişti. Bir gece eczanenin camını patlatmış ve polisler gelene kadar beklemişti. Amacına ulaşmış olmak onu burada mutlu etse bile şimdi bu kaçma planı endişelerini nüksettirmişti. Çünkü biliyordu; dışarıya çıktığı bilinir bilinmez Odin onun peşine düşecekti.

"Bırak da endişe ve stresimizin içinde boğulalım Hope. Git enerjini başkalarına bulaştır."

"Tabiki de hayır. Neden mutlu değilsiniz anlamıyorum."

Yoongi gözlerini devirdi.

"Stresliyiz çünkü?"

"Çok sıkıcısınız."

Hoseok yüzünü asıp avludan çıktı. Son günlerde sesi soluğu çıkmayan Namjoon'a sataşmaktı amacı.

Namjoon üst katta ranzaların arasında yere oturmuş, sırtını duvara yaslamıştı. Herkes kadar onun da stresi hat safhada olsa bile mutluydu. Mutluydu çünkü küçük kızı bu duvarların ardında onu bekliyordu. Kızını kucağına aldığı ilk anı hatırladığında belli belirsiz bir gülümseme yerleşti dudaklarına.

"Bu senin küçük kızın Joon, ismini sen koy."

Mi-Cha bunları söylemiş ve ardından Bee'yi Namjoon'un kucağına bırakıp gözlerini açmamak üzere yummuştu. O an ki telaşını anımsadı. Kucağında küçük bir bebekle ameliyathanede öylece dikilip kalmıştı. Teslimatlara çıkış saatini kızının uyku saatine göre ayarlar ve koşa koşa geri dönerdi görevlerden. Bıraktığında küçük bir bebek olan kızı şimdilerde koşup yürüyor, konuşuyor ve sorguluyordu.

"Zaman," dedi kendi kendine "Çok acımasız."

***

Taehyung uzanıp üst raftan bir bardak aldı. Kahve içmek için doğru zaman olduğunu düşünüyordu. Herkesin aksine o oldukça rahat ve heyecansızdı. Hislerinin olmadığından yakınan arkadaşı Lola'ya hak verilecek türden bir tepkisizlikti onunkisi. Soygunlara giderken bile heyecanlanmaz son derece sıradan bir şey yapıyormuş gibi davranırdı.

"Burada son saatlerimizi geçiriyoruz ve sen bunu kahve içerek değerlendiriyorsun öyle mi?"

Jimin gelip tezgaha yaslanmıştı. Taehyung omuz silkti.

IDYLLIC pt. 1  || vmin Where stories live. Discover now